Başbakan da Bir Bakan mıdır?

Cumhurbaşkanı Sözcüsü Berna Çelik Doğruyol bu göreve geldikten hemen sonra yaptığı ilk açıklama ile Ersin Tatar’ın Başbakanlık görevinden ayrılırken yerine bir vekil bırakmaması meselesine değindi. Aslen bir hukukçu olan Sayın Çelik Doğruyol’un açıklamasına ise tepkiler çok kısa süre içerisinde geldi. Yüksek Mahkeme Eski Başkanı Şafak Öneri’den, Ana Muhalefet Lideri Tufan Erhürman’a kadar birçok hukukçu açıklamanın içeriğine ilişkin önemli eleştirilerde bulundu.

 

Sanıyorum hukuki bir savunmadan ziyade Sayın Tatar’ın yaptığı ciddiyetsiz davranış sonucunda oluşan hataya bir kılıf uydurma maksadı ile yapılan açıklamada hukuken ciddi hatalar bulunmaktadır. İki paragraf hâlinde yapılan açıklamanın içeriğinde önemli olarak nitelendireceğim ve burada değineceğim üç ciddi hata bulunmaktadır.

 

Bunlardan ilki, zaten tüm açıklamalarda değinilen kamu hukukunun özel hukukla açıklanmaya çalışılmasıdır. Her hukuk birinci sınıf öğrencisinin de söyleyebileceği gibi ilkesel olarak bir kamu hukuku meselesi, bir özel hukuk prensibi ile açıklanamaz. Bu bağlamda vekâletin yağılıp yapılamayacağı ile ilgili uzun uzadıya yaptığım bir değerlendirme olduğundan konu üstünde fazla durmadan özetlemek isterim. Sayın Çelik Doğruyol’un atıfta bulunduğu ve hangi maddeye dahi istinat ettiğini belirtmediği yasa ile kamu hukuku prensiplerini açıklamak mümkün olmamakla beraber aslin ortadan kalkması durumu tüzel kişiliği olan devlet makamları için söz konusu olamaz. Anayasa’da kendisinin de verdiği örnekler gibi birçok mevkide görüldüğü üzere kamu hukukunda birçok makamın boşalması üzerine yerine verkâleten birileri görev yapabilmektedir.

 

İkinci olarak ısrarla Sayın Tatar’ın doğrusunu kabul etmekten kaçındığı ve farklı şekilde telaffuz ettiği “Cumhurbaşkanlığı makamına geldikten sonra” vekâlet vermesinin mümkün olmadığı meselesi, Sayın Çelik Doğruyol’un açıklamasında devam etmektedir. Cumhurbaşkanı olarak seçildikten sonra yerlerine vekâleten birilerini bırakmayı başaran İkinci Cumhurbaşkanı Talat ve Üçüncü Cumhurbaşkanı Eroğlu örneklerinde görüleceği üzere, Sayın Tatar Cumhurbaşkanı makamına oturmadan hemen önce istifasını görevdeki cumhurbaşkanına sunup aynı yazı içerisinde bu noktada kimin kendisine vekâlet edeceğini belirtmesi gerekirdi. Böylece görevdeki cumhurbaşkanı olarak da Sayın Akıncı aynı yazı içerisinde istifayı kabul edip, ilgili bakana vekâlet vermek suretiyle durumu çözebilirdi. Sayın Tatar’ın iddiasının aksine bu durum kendisinin Başbakanlık görevi bitmediğinden, Başbakan olarak “asil yetkisi” bitmemiş olacaktı.

 

Üçüncü ve bu yazının da ana konusu olan hata ise Başbakan’ın da aslında bir bakan olduğu prensibinin kaçırılmasıdır. Anayasa’nın 108’inci maddesine atıf yapılmak suretiyle “bir Bakan’ın başka bir Bakan’a geçici olarak vekillik etme durumunun açıkça düzenlendiğini” belirten Sayın Çelik Doğruyol, bunun Başbakan’ı kapsamadığını iddia etmektedir. Hâlbuki Başbakan, primus inter pares (yani eşitler arasında birinci) prensibinden hareketle diğer bakanlarla eşit ancak çeşitli yetkiler bakımından sadece öncü durumda bulunmaktadır. Birçok yasada Başbakan’a “ilgili bakan” olarak atıfta bulunulur. Başbakan örneğin Spor Dairesi (Kuruluş, Görev Ve Çalışma Esasları) Yasası uyarınca “Spor işleriyle görevli Bakan” titrini de taşır. Başbakanlık görevine vekâlet de diğer bakanlar gibi 108’inci madde prensipleri ile ilerler. Başbakan, yurt dışına çıktığında veya başka durumlarla görevini yapamadığında diğer bakanlar gibi 108’inci madde kapsamında vekâlet bırakılır. Bakanlar Kurulu kararlarında tüm bakanlarla oyu eşittir. En basiti tüm bakanlarla aynı maaşı alır.

 

Başbakan da bir bakan olduğu için diğer bakanlara 108’inci madde kapsamında vekillik edebilir. Bunun en son örneği olarak İrsen Küçük’ün 7 Eylül 2012 tarihinde Kemal Dürüst’ü görevden almasının ardından Milli Eğitim, Gençlik ve Spor Bakanlığı görevine 10 Eylül 2012 tarihine kadar vekâlet etmesi gösterilebilir. Olağanüstü bir uzunlukta gerçekleşen bir diğer örnek de dönemin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Hasan Murat’ın göreve atandıktan hemen sonra istifa etmesinin ardından dönemin Başbakanı Mustafa Çağatay’ın 14 Aralık 1978 ile 31 Temmuz 1980 tarihleri arasında bir buçuk seneyi aşkın bir süre ile bu bakanlığa vekâlet etmesidir. Yeni bir örnek olarak kısmen benzer bir kamu hukuku sisteminden gelen Yunanistan’da dönemin Başbakanı Aleksis Çipras, istifa eden Dışişleri Bakanı Nikos Koçyas’ın yerine 20 Ekim 2018 tarihinden 15 Şubat 2019 tarihine kadar vekâlet etmiştir.

 

Başbakan eğer bir bakan olmasaydı, gündelik olarak uzun yıllardır her yurt dışına çıktığında yerine vekâlet verilen Başbakanlık 108’inci madde kapsamına girmeyecek ve defalarca kez boş kalmış olacaktı. Aynı şekilde ilgili yasalarda spordan ya da gençlikten sorumlu olarak addedilen bakanlığın ne olduğu muğlak olacak ve yıllardır bu dairelerde yapılmış işlemler geçersiz olacaktır.

 

Başbakanlık da diğerleri gibi bir bakanlıktır, bunun aksi idare hukukunca ve Anayasal prensiplerde ciddi boşluklar oluşturacağından ciddiye alınamaz. Siyasi hesaplarla yapılan bir hukuki hatayı örtmek için bir kamu görevlisinin kamu hukukunu yanlış yorumlamak suretiyle esnetmelerde bulunmaya çalışması doğru bir davranış değildir ve devlet insanlığı ciddiyetiyle bağdaşmaz. Bu bağlamda yapılan açıklamalara daha fazla ihtiyat gösterilmesi, kişilerin ve kurumların ciddiye alınabilmesi için de büyük önem arz etmektedir.

 

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir