Bu haftaki yazımda sizlere Karpaz bölgesinden bahsetmek istedim. Bilindiği üzere Karpaz dendiğinde hemen aklımıza gelen şeyler doğallık, bitki örtüsünün zenginliği, sahil şeridi, altın kumsal, yabani eşekler, tavşanlar, orkideler, zambaklar… Bu sıralama say say bitmez. Peki ya o bölgede yaşayan insanlar? Onları ne zaman aklımıza getireceğiz? Yukarıda sıralananlar arasında ilk sıraya bölge insanını ne zaman koymayı bileceğiz? Bunu hiç düşündük mü? Doğayı, çevreyi düşünmek ve korumak tabii ki de her insanın temel görevidir. Peki ya insanı korumak? İnsana değer vermek kimin görevi? Bunu ne zaman samimiyetle tartışacağız?
Sizlerle, neredeyse her Karpazlı öğrencinin yaşadığı bir olayı paylaşmak istiyorum. Ortaokulun 1. ve 2. sınıfını Karpaz bölgesinde okumuştum. Beni en çok üzen durumlardan birisi İngilizce öğretmeni eksiğimizin oluşuydu. Yabancı dil eğitimi almayı çok istiyorduk. Fakat şartlar ortadaydı. Orta 3’e geçtiğimde babamın tayini Lefkoşa’ya çıkmıştı. Bir anda kendimizi Lefkoşa’da bulduk. Bu sebeple okul da değiştirmek zorunda kalmıştım. Ailemle kaydımızı Bayraktar Ortaokuluna yaptık. Kayıt yaparken sorumlu öğretmen bana ne sordu dersiniz? “Seçmeli dil olarak Almancayı mı, Fransızcayı mı tercih edersiniz?” dedi. Hatta yakında Yunanca da olacakmış. O an hissettiğim duyguyu kimsenin hissetmesini istemedim. Kalbimin bir tarafı aşırı derecede mutluyken, diğer tarafını hüzün kaplamıştı. Hâlbuki eski okulum da devlet okulu olmasına rağmen neden eğitimde fırsat eşitliği yoktu? Oradaki öğrencilerin suçu neydi? Devletimiz neden bu adaletsizliği görmüyordu? En ufak bir özlük hakkına ortalığı ayağa kaldıran sendikalarımız, İskele-Karpazlı çocuklarımız için neden bu kadar sessizdi?
Fırsat eşitliğinin olmayışı sadece eğitimde mi? Tabii ki değil. Geçtiğimiz yıllarda yaşanan Karpaz’daki olayı unuttuk mu? Karpazlı bir işletmeci, doğayla uyumlu küçük ahşap bungalovları turistlere kiralıyor, işletmeci yıllarca devlete işletmenin vergisini veriyor, daha sonra “kaçak yapı” diye mahkeme yıkım kararı çıkartıyor.[1] Sırf insanlar bungalovları yıkılmadan, uygun yere taşısın diye durumu idare eden bölge kaymakamı Kemal Yılmaz, yıkım kararını geciktirdiği gerekçesi ile tutuklanıyor. Üstüne işletmecilere cezaların, tutuklamaların ardı kesilmiyor.[2]
Hukuka saygımız sonsuz ama adalet herkese uygulandığında bir anlam taşır. İnsan düşünmeden edemiyor… Bu ülkede daha geçenlerde Lefkoşa’da açılışı yapılan, dere yatağının üstüne inşa edilen pandemi hastanesinin “kaçak” olduğunu Şehir Plancıları Odası Başkanı Merter Refikoğlu duyurmadı mı? Ülkenin baştan aşağıya her yeri kaçakken, Karpazlı insanların ahşaptan yaptığı bungalovlar mı milletin derdi oldu? Hadi kaçak olan pandemi hastanesini yıkın bakalım yıkabiliyorsanız. Ya da denizlerin içini beton dolduran otelleri yıkın hadi. Ya da Yeniboğaziçi’ne sit alanına yapılan kaçak okulu yıkın. Adalet herkese işlemeli değil mi?[3]
Peki ya sağlıkta Karpaz nerede? Sağlık ocağı var. Doktor yok. Küçük müdahaleler dışında ciddi bir ameliyata bakabilecek ekip ve ekipman yok. En yakın devlet hastanesi 1 saati aşkın bir mesafede Mağusa’da. Ciddi bir hastalık geçirenler, Mağusa’ya varana kadar yaşamlarına veda ediyor. Bölgeye ciddi anlamda donanımlı bir hastanenin ihtiyaç olduğu apaçık ortada.
Peki ya yollarımız? Ona hiç girmeyelim isterseniz. Eğitim ve sağlık başta olmak üzere neden İskele-Karpaz ötekileştirici yönde bir muameleye tabi tutuluyor gerçekten hiç düşündük mü? Kırsalda yaşayan tarım, hayvancılık, balıkçılıkla geçimini sürdüren insanlarımızın bu ülkeye kendilerini gerçek anlamda ait hissetmeleri için ne kadar çaba sarf edildi? Karpaz bölgesine bir kere de denizi, doğası ya da eşeklerle fotoğraf çekmek için değil de gerçekten halkı tanımak, anlamak için geldiğiniz gün, İskele-Karpaz insanının ne kadar samimi, fedakar, çalışkan ve fırsat eşitliğinden yoksun olduğunu göreceksiniz! Sadece biraz empati.
Kaynakça
[1] Alan, D. (2016). “Karpaz’da bungalov isyanı büyüyor”. Havadis.
[2] Bahadi, N. (2019). “İskele eski kaymakamı 2 ay hapse mahkum edildi, mahkeme karıştı”. Kıbrıs Postası.
[3] Site editörleri. (2020). “‘Dere yatağında, otoparksız, kaçak pandemi hastanesi'”. North Cyprus UK.
Kapaktaki görsel için tıklayınız.
Gün ola harman ola kardeşim…