Bardağın Dolu Kısmından Notlar: Sosyal Medya, Fırsat Eşitliği ve Gençlik

2021’de ne değişir bilmem ama herhâlde yaygın şekilde görülen ve eski zamanlara duyulan hasretle yapılan nostaljik muhabbetler muhtemelen değişmeyecektir. Bu tarz bir ritüel esnasında, teknolojinin, sosyal medyanın ve daha birçok modern zaman nimetlerinin aslında ne kadar kötü olduğu ve eskinin ne kadar güzel olduğundan bahsedilir. Teknolojik gelişmelerin yarattığı bolluk hayatın birçok niteliklerini alıp götürse de aslında bu niteliği ve kaliteyi yeniden üretmek de bizim elimizde olan bir şey. Sosyal medya mecraları, içerik kaliteli de olsa kalitesiz de olsa aslında bizim rağbet gösterdiğimiz içerikleri daha fazla öne çıkarıyor. Dolayısıyla yaygın bir biçimde hissettiğimiz ve gördüğümüz kalitesiz ve niteliksiz içerikler, sosyal medyanın varoluşundan dolayı değil sosyal medyayı kalitesiz bir biçimde kullanmamızdan kaynaklanıyordur. Aslında bakış açımızı biraz değiştirirsek, sosyal medyanın küçük işletmeler ve küçük sivil toplum örgütleri için yarattığı pozitif etkiyi görebiliriz. Elbette bu sadece içerik sunucuları için değil, bu platformları kullananlar için de pozitif bir etkidir.

 

Mesela tek televizyon kanallı dönemleri düşünün. Hatta tek radyo kanalı olan zamanlara kadar da geriye gidebiliriz. Tek bir merkezin kontrolünde olan bilgi akışı sayesinde halkın algısı ve tepkileri çok daha rahat idare edilebiliyordu. Daha sonra 1990’lı yıllarda özel televizyon kanallarına da izin verildi ancak televizyon kurmak masraflı bir iş olduğu için bu alan sermaye ve güç sahibi kişilerin inisiyatifine kalıyordu. Yani patronun çıkarlarına dokunan bir haber pek tabii yayınlanmayabilirdi. Ancak 2010’lu yıllara geldiğimiz zaman akıllı telefonlar ve sosyal medyanın yaygınlaşması ile birlikte bağımsız habercilik çok daha mümkün ve yapılabilir bir hâl aldı. Genellikle YouTube ve Twitter mecralarında yer alan bağımsız haber platformları ve butik belgesel yapımcıları daha önce eşi benzeri görülmemiş bir şekilde çeşitli içeriklerle halka özgür haber ve bilgi sunuyorlar. Bu alanın önde gelen temsilcilerinden Cüneyt Özdemir, geçtiğimiz günlerde yayımlanan programında anlattıklarıyla aslında bu yeni dönemin avantajlarının bağımsız yayıncılığa hiç olmadığı kadar fırsat verdiğini anlattı. Teknolojinin bu kadar gelişmesiyle yayıncılık maliyetlerinin ciddi anlamda düştüğünden bahseden Cüneyt Özdemir, YouTube kanalına ilk başladığı zaman sadece bir telefonla yayın yaptığını ancak klasik televizyon yayıncılığında geniş ekipler, stüdyolar ve kameralar gerektiğini söyleyerek aslında bağımsız gazetecilik yapmanın hiç olmadığı kadar kolaylaştığını anlattı.

 

Yukarıda kısaca bahsettiğim maliyet meselesi, küçük işletmeler ve sivil toplum örgütleri için de geçerli bir faktör. Eskiden yeni bir yer açtığınız zaman veya bazı ürünler ürettiğiniz zaman müşteriye ulaşmak hiç de kolay değildi. Muhtemelen, bir gazeteye ilan vermeniz veya bir televizyon kanalına reklam çektirtmeniz gerekiyordu. Bir diğer opsiyon ise radyo reklamlarıydı ancak bunların hepsi oldukça maliyetli seçenekler. Sosyal medya öncesinde müşterilere ulaşmanın bir diğer yolu ise, broşür bastırıp dağıtmaktı ancak bu da oldukça masraflı bir seçenek. Şimdi ise bir Instagram sayfası, telefonla çekilen birkaç fotoğraf ve sayfanızı hikâyesinde paylaşacak birkaç arkadaşla adım attığınız pazarlama dünyası, sizlere sayısız büyüme fırsatı veriyor. Kaliteli ve düzenli içerik sunup, etkileşimi arttırdığınız oranda müşterileriniz de artabiliyor. Tüm bunların eskiye göre çok daha az maliyetli olması ise tarihin hiçbir döneminde görülmemiş bir boyutta fırsat eşitliği sağlıyor.

 

Son zamanlarda bir sayfa açıp ürettiği bir el işini, tasarımı, kıyafeti veya pastayı satmaya çalışan birçok kişi ile karşılaşıyorum. Bunlara ek olarak, küçük üreticileri bir araya getiren ve daha çok kitleye ulaşmalarını sağlayan el işi ve tasarım pazarları da oldukça revaçta.

 

Öte yandan, maalesef devlet kurumları tüm bu bireysel hareketlenmeleri yararlı bir enerjiye dönüştürecek kabiliyetten yoksun bir vaziyette. Ülkemizde, gençlerin kendilerini geliştirebilecekleri, sosyalleşebilecekleri ve potansiyellerini hayata geçirebilecekleri alanlar oldukça kısıtlı. Bu alanların eksikliğini hisseden bir grup genç olarak geçtiğimiz günlerde Mağusa Gençlik Birliği adında bir dernek kurduk. Farklı taban ve çevrelerden gençliği bir araya getiren, ortak sorunlar ile alakalı bir tartışma, aytışma ortamı yaratan, gençlerin sosyal ve kültürel gelişimlerine katkıda bulunacak faaliyetler düzenleyen ve daha birçok konuda farkındalık ve gelişim yaratan bir kurum olmak isteyen Mağusa Gençlik Birliği ilk genel kurulunu 9 Ocak 2021 cumartesi günü yaparak faaliyetlerine başlıyor.

 

2021 senesi, hiç şüphesiz ki birçok belirsizlik ile gelmiş olsa dahi ben olumlu ve değişim yaratılabilecek konulara bakmayı tercih ettiğim bir yazı yazmaya çalıştım. Değişim ve ilerleme ancak ve ancak üzerimize düşeni yerine getirmek, fırsatları değerlendirebilmekle gerçekleşir. Bunların hepsini gerçekleştirmek için ise birlik olmak gerekir. Ne de olsa akıl akıldan üstündür.

 

2021 senesinde kendinize ve ülkeye bir iyilik yapmak istiyorsanız, daha çok küçük işletmeyi destekleyin. Çünkü onların buna ihtiyacı var.

 


 

Kapaktaki görsel için tıklayınız.

 

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir