Ne Ekersen Onu Biçersin

Geçen hafta Amerikan demokrasisini derinden yaralayan bir olay oldu. 6 Aralık Çarşamba günü Trump destekçileri, Senato ve Temsilciler Meclisi ortak oturum yaparken, ABD Kongre binasını işgal etti ve demokrasinin işleyişine doğrudan bir müdahalede bulundu. Bu kalabalığı kışkırtan, başkanlık seçiminin adil olduğunu kabul etmeyen ve hile yapıldığını iddia eden Trump’tan başkası değildi.

 

Aşırı sağcı ve bağnaz kalabalık Kongre binasına doğru ilerlerken alınan önlemlerin yetersizliği ilk göze çarpan şeylerden biriydi. Günler önce sağ-faşist sosyal medya gruplarından Kongre ayaklanmasının planının yapılması, ama istihbaratın bu girişimleri görmezden gelmesi, “the establishment” (müesses nizam) denilen statükocuların bu magandalığa göz yummalarının ilk işaretiydi.[1] Ayrıca Pentagon’un Vaşington (Washington, D.C.) muhafızlarına ayaklananlara karşı aktif bir müdahalede bulunulmasının gerekmediğini söylemesi ve Ulusal Muhafızları göndermede gecikmesi ayaklanmanın daha da kötüye gitmesine neden oldu.[2]

 

Ancak çok geriye gitmeden daha 2020 yılının ortalarında gerçekleşen “Black Lives Matter” (Siyahi Hayatlar Önemlidir) hareketinde daha farklı görüntüler vardı. Polis siyahi eylemcilere orantısız güç uygularken, neden Amerikan demokrasisinin sembolü olarak addedilen Kongre’yi işgal eden faşist çetelere karşı bir önlem alınmadı veya alınmak istenmedi? Mesela Uluslararası Af Örgütünün raporuna göre Black Lives Matter hareketinde yer alan 125 protestocuya polis tarafından orantısız şiddet uygulandı ve şiddetin boyutu, fiziksel şiddetten kimyasal tahriş edicilere kadar değişkenlik gösterdi.[3] Ayrıca Trump’a karşı çıkıp ordunun protestoculara müdahale etmemesini öne süren Savunma Bakanı Mark Esper protestolardan iki ay sonra görevden alındı.[4] Bunun dışında, faşist isyancıların Kongre’ye rahat bir şekilde girip polisle selfie bile çekmesi,[5] iki senaryo arasındaki büyük uçurumu gösterir.

 

İşin en ilginç kısmı ise, yüzyıllardır dünyaya demokrasiyi sözde öğretmeye çalışan ve demokrasinin korunması/yeniden tahsis edilmesi kisvesi altında işgal ettiği yerleri sömüren ABD’nin tüm dünyanın gözü önünde rezil olmasıdır.

 

Özellikle Soğuk Savaş yıllarında ve daha sonrasında, fabrikatörlerin, patronların ve muhafazakârların çıkarlarını savunmak ve komünizmin yayılmasını önlemek için Truman Doktrini ile başlayan süreç günümüze kadar ABD’nin diğer ülkeleri işgal etmesiyle devam etmektedir. Bu işgal süreci sadece askeri anlamda değil ekonomik anlamda da bir asimilasyondur. Truman Doktrini’nin amaçlarını gerçekleştirmede kullanılan Marshall Planı yardımları İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra ekonomik buhranda olan Türkiye dâhil birçok Avrupa ülkesine verildi. Ancak yardım alan ülkelerin harcamaları Washington’un istekleri çerçevesinde gerçekleşti ve bu mali yardımı almak için Amerikan ürünlerini alınması ve ABD ile ticaret yapılması zorunlu kılındı.

 

Askerî operasyonlar ise bazen ABD askerinin doğrudan katılımıyla bazen da iç savaş olan ülkelerde bir tarafa gizlice maddi ve askerî yardım yapılmasıyla oldu. Gizli operasyonlar inkâr edilmekten ziyade “demokrasi için” yapıldı diye meşru kılınmaya çalışılsa da, esas hedef Amerikan hükûmetine yakın olan tarafın yönetimi ele geçirmesini sağlamaktı, yani ABD’nin niyeti demokrasi değil tam aksine demokrasi ve insan haklarına saygısı olmayan ama ABD ile iyi ilişkileri olan rejimler yaratmaktı. Mesela, Şili’de demokratik seçimlerle başa gelen sosyalist lider Allende, CIA destekli bir askerî darbeyle indirildi ve yerine gelen General Pinochet anayasayı hiçe sayarak bir askeri diktatörlük kurdu. Şili dışında, Nikaragua’da halk destekli bir ayaklanmayla, ABD yanlısı Somoza ailesinin oligarşisini bitiren Sandinista Kurtuluş Cephesi’nin iktidar olmasından sonra, Reagan’ın anti-komünist Contras isimli örgüte destek vermesi yine ABD’nin hakiki niyetinin demokrasi değil rejim değişikliği olduğunu gösterdi. Yakın zamanlardaki müdahaleleri saymaya zaten gerek yok, Irak’tan Suriye’ye bizzat ABD ordusunun müdahalelerinden sonra bu ülkeler demokrasiyi bırakın, ne refah ne de barış görebildi.

 

ABD’de ırkçılık sistemiktir ve istihbarattan, bakanlıklara, ordudan polise kadar birçok devlet kurumunda bu ırkçılık yerleşmiştir. Köleliğin kaldırılmasından beri neredeyse 150 yıl geçmesine rağmen, ABD’de ırkçılık vardır ve ırkçılığın kökünün kazınması en az bir yüzyıl daha alacaktır, dolayısıyla etnik azınlıkların yaşamlarının birçok alanında ırkçılığa uğraması olasıdır. Bunun en basit örneği barışçıl protestolar yapan siyahilere (yağmacılardan bahsetmiyorum) polisin orantısız şiddet uygulaması ama Kongre binasına faşistlerin elini kollunu sallayarak girmesi ve güvenlik güçlerinin buna göz yummasıdır. İkinci olarak, ABD’nin demokrasiyi tahsis etmek kisvesi altında işgal ettiği ülkelerde amaç aslında ABD yanlısı bir rejim değişikliğini gerçekleştirmektir. ABD’nin yıllarca sağ kesimin çıkarlarını korumak için diğer ülkelere yaptığı meşru olmayan eylemlerini, bu sefer çıkarlarını korudukları sağ kesim kendi ülkelerinde yaptı, ne demişler “ne ekersen onu biçersin”.

 


 

Referanslar

[1] London E. (2021). “Details emerge of high-level state involvement in Wednesday’s coup attempt”. World Socialist Web Site. https://www.wsws.org/en/articles/2021/01/09/plot-j09.html

[2] Sonne P. et al (2021). “Pentagon placed limits on D.C. Guard ahead of pro-Trump protests due to narrow mission”. The Washington Post. https://www.washingtonpost.com/national-security/trump-protests-washington-guard-military/2021/01/07/c5299b56-510e-11eb-b2e8-3339e73d9da2_story.html

[3] Site editörleri (2020). “USA: Law enforcement violated Black Lives Matter protesters’ human rights, documents acts of police violence and excessive Force”. Amnesty International. https://www.amnesty.org/en/latest/news/2020/08/usa-law-enforcement-violated-black-lives-matter-protesters-human-rights/

[4] Site editörleri (2020). “Trump, Savunma Bakanı Esper’i görevden aldı”. BBC Türkçe. https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-54881250

[5] Site editörleri (2021). “7 soruda, ABD’deki Kongre baskını | Neler yaşandı? Kim, ne dedi? Şimdi ne olacak?”. Evrensel.net. https://www.evrensel.net/haber/423030/7-soruda-abddeki-kongre-baskini-neler-yasandi-kim-ne-dedi-simdi-ne-olacak

 

Kapak fotoğrafi için tıklayınız.

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir