Demokrasi ve İrade Ne Oldu?

2021 yılının başı itibarı ile siyasi olarak oldukça kaotik bir dönemden geçtiğimizi söylemek hiç de güç değildir. Ne iktidar partileri ne de muhalefet partileri kendi içlerinde ya da dışlarında bir güç gösterememekte, seçimlerden kurultaylara her tarafta dönen şaibeler ile demokrasiye ve hukukun üstünlüğüne karşı olan inanç azalmaktadır.

 

“Devlet” denilen oluşuma karşı olan inanç konusunda zaten çok ama çok geride olan toplum giderek demokrasiye karşı duyduğu inancını da kaybetmektedir. “Boykot” söyleminin arkasında birleşen ve aynı söylemleri taşımasa da sandığa yansımayan oy ister istemez halkın iradesinin sandığa yansımamış olmasını ispatlar niteliktedir.

 

Tüm bunlar seçim dönemi ve hemen sonrasında ağzından köpükler saçılırcasına haykıran ve “müdahaleye” karşı duran siyasetçilerimizin aslında bir nevi ekmeğini çıkaracağı taştır. O çok cazip gelen, İngilizce tabiri ile “up for grabs” olarak görülen boykotçu oya sahip çıkmak için süregelen yarış görülmeye değerdir. O yarışın uğruna yapılan birbirinden sert açıklamalar ile eylemlerde öne çıkmak için atılan taklalar hepimizin gözü önündedir. Tüm bunlar yaşanırken aslında hepimiz o sahnenin en önünde biletlerini almış seyircilerden farksız değildik.

 

Tüm bu arkadaşlar demokrasiye müdahale olduğunu açık açık beyan etti etmesine ama iki hafta sonra bu müdahale neden unutuldu? Seçimler bitti, İnönü’ye yüründü, sert açıklamalar yapıldı, kılıçlar çekildi… Sonra da kılıçlar yerine konuldu, bir anda hiçbir şey olmamış gibi hayatlarımıza devam ettik ve kimse bir daha konusunu açmadı demokrasi ve iradenin.

 

Şimdi “Müdahale edilecekse ben niye sandığa gidip oyumu vereyim? Oyuma sahip çıksaydınız!” diyecek olanlara karşı söylenecek sözü olur mu bu siyasilerin? Seçimi kaybederken var olan müdahale, bir sonraki seçime hazırlanılırken bir gecede yok olmadığına göre ne oldu bu müdahaleye? Çıkıp bir kere Dereboyu’nu ışıklardan başlayıp yürümekle olsaydı bu işler, şimdiye neler neler başarılırdı…

 

Gelecek seçimin planlaması yapılırken el ovuşturularak bakılan önceki sonuçlarda gözden kaçacak olan detay, artık demokrasiye müdahale olduğunu hep birlikte kabul ettiğiniz yüzlerce sandığa gitmeyen seçmen olacak. Oyuna sahip çıkmadığınız, müdahale karşısında yeterli sesi çıkaramadığınız bu seçmeni sandığa götürmek için sunacak neyiniz var ki?

 

Sandığa halkın gerçek iradesini yansıtmak isteniyorsa, önce önceki iradeye geç olmadan sahip çıkmak gerekir. İki açıklama yapıp bir kere İnönü Meydanı’na yürümek suretiyle unuttuğunuz müdahale hâlen birçok seçmeni etkilemekte ve sandıktan uzakta tutmaktadır. O seçmen aktive edilmeden ve geri kazanılmadan bir başka seçimde sağlıklı bir sonuç elde etmek hayalden öte bir şey değildir.

 

Usulsüzlükleri, şiddeti, tehditleri ve daha birçok şeyi hep birlikte bilirken oturup seyirci olmak açılan yaraları kapatmayacak, aksine daha da devam ettirecektir. O nedenle demokrasi ve iradeye sahip çıkılması gerektiğinin hatırlanması ve çok geç olmadan adımlar atılması bir sonraki seçimlerin sağlığı açısından büyük önem taşımaktadır.

 


 

Fotoğraf için tıklayınız.

Bir yorum

  1. Bu tarz söylemler yapısı itibariyle kendi başına ayakta duramayacak kadar romantiktir. Bundan dolayıdır ki aslında temelsiz olan bu söylemler saman alevi gibi parlar ve söner. Gerçek çok açık ortada durmaktadır. Yok saymak orada değilmiş gibi davranmak gözardı etmek gerçeği yok etmez. Bu sürecin düzelmesi için öncelikle “müdahale” oldu söylemi düzeltilmeye muhtaçtır. Çünkü iradesi yok sayılan kesimin sesi az çıkıyor diye çok çıkan karşıt görüş tarafında meşruluğunu kaybetmesi söz konusu olamaz. Hâlâ daha toplumun büyük bir kesimini oluşturan görüşlere karşı yapılan yozlaştırma çabaları ya da sistemin dışında tutma çabaları devam etmektedir. Bu zeminde hangi ortak payda bizi birleştirebilecektir? O yüzden ilk tavsiyem demokrasiye inanmak olacaktır. Ortada sorun gözüken ne varsa sorunu söyleyerek çözüme kavuşmaz, çözüme inandırarak veya en azından çözüm sunarak plan göstererek kavuşur. Durum herkes nezdinde karşıt görüş için Ziya Paşa’nın da dediği gibi “İdrâk-i maâlî bu küçük akla gerekmez. Zira bu terazi o kadar sıkleti çekmez.”.

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir