Dax Cowart Vakası ve Hasta Hakları: Özerklik ve Paternalizm

Dax Cowart vakasının hasta hakları tarihinde önemli bir yeri vardır. Bu vaka, hekimler ve biyoetik alanında uzman bireyler arasında aylar, hatta yıllarca tartışılmış ve Amerika’da gündemi epeyi bir süre meşgul etmiş bir vakadır. Hastaya yaklaşımın paternalizme mi özerkliğe mi bağlı olması gerektiği en küçük detayına kadar münazara edilmiş ve görüşler birer birer sınanmıştır.

 

Paternalizm babacıl yaklaşımdır. Toplumun gözünde ideal bir babanın yapacağı gibi, hastanın isteği bu yönde olsa veya olmasa da hastanın kendi çıkarları ve faydası adına hareket etmeye hasta hakları alanında paternalizm denir. Bir çeşit evladı koruma mekanizması gibidir. “Hasta için en iyisi.” düşünce yapısı alınan kararları şekillendirir. Özerkliğe bağlı hastaya yaklaşım ise hastanın tamamen kendi isteği doğrultusunda hareket etmeyi amaçlar. “Hasta için en iyisi.” değil, “Hasta ne isterse o.” düşünce yapısı savunulur. Şu anki birçok hasta hakları yasalarının omurgasını ise özerklik oluşturur.

 

Aslında paternalizm de kendi içinde tezatlık yaratmaktadır. Lakin hasta için en iyisinin ne olacağı bireyden bireye değişen bir olgudur. Buna rağmen bir doktorun gözünden hasta için en iyisi çoğu zaman hastanın yaşamak için bir şansı varsa onu yaşatmak için uğraşmaktır. Bu görüşleri hipokrat yemininden tutun hekim olmanın ilkelerine ve disiplinine kadar birçok şey etkiler.

 

Dax’ın Hikâyesi

Dax 1973’te hayatının zirvesinde 25 yaşında bir adamdır. Daha önce okulunun futbol takımında kaptanlık, askerî pilotluk, rodeo sürücülüğü yapmış oldukça hevesli bir ticari pilottur. Bir gün babasıyla birlikte gittiği ormanlık bir alanda, üzerinde propan gazı sızdıran bir borunun olduğu bir köprüye park etmeleri sonucu yangın ortaya çıkar. Bu yangın Dax’ın vücudunun yanmasına ve babasının ölmesine sebep olur. Bunun üzerine kaza alanına ilk varan çiftçiye Dax’ın ilk sözleri “Bana silah ver. Görmüyor musun ölüyüm. Her hâlükârda öleceğim.” şeklindedir. Bu düşünceyi Dax tüm tedavi süreci boyunca savunur. Beden yüzey alanının %65’i 3. derece yanık olan Dax’ın iyileşme süreci oldukça uzun ve acılı bir süreçtir. Vücudundaki tek sorun sadece yanıklar değildir, kör de olmuştur. Tedavisinin 6 ayı hastanede, 8 ayı rehabilitasyon tesisinde toplam 14 ay sürer. Annesi tedavisinin devam etmesini istese de karar verebilme kapasitesi olduğunda bile tedaviyi reddeden Dax’ın sesini doktorlar duymamazlıktan gelmiştir.[1] Bu vakada aslında dönemin doktorlarının hastaya paternalist bir davranışla yanaştığını gözlemliyoruz.

 

Peki doğru olan neydi? Doktorlar nasıl hareket etmeliydi?

İlk önce bir doğrunun var olmadığını veyahut seneler içerisinde değişken, dinamik bir kavram olduğunu hatırlatmak isterim. Benim düşüncelerim son yılların bana öğrettiği doğruluk kavramıyla şekillenmiş olduğunu belirtirim.

 

Bir doktor hasta birini tedavi edip yaşatma gücüne sahipken, bu gücü kullanmayı geri çevirebilir mi? Hastayı ölüme terk etmek ve hastayı öldürmek aynı şey değil midir? İyileştirebilmek için senelerce okumuş ve çalışmışken hasta istediği sürece onu öldürmek (ötanazi) veya onu ölüme terk etmek bir doktorun işinin bir parçası olabilir mi?

 

Tıp eğitimim boyunca hep bir kişinin hayatını kurtarabilecek, onu iyileştirebilecek, hayat kalitesini yükseltebilecek bir birey olma hayali ile kendime motivasyon edindim. Tıpkı lisede üniversitelere yolladığım kişisel beyanımda da bahsettiğim gibi, “sihirli bir asa” bulundurabilmenin fikri beni oldukça hırslandırdı. Fakat bu sihirli asayı bir gün kullanabileceğimde özne ben olmayacağım, özne hasta olacak. Sihirli asa benim iç huzurumu sağlamakla değil, hastanın huzurunu sağlamakla yükümlüdür. Asa sadece hastaya hizmet eder.

 

Günümüzdeki birçok farklı hasta hakları yasalarına göre eğer bir hasta üzerinde herhangi bir operasyon gerçekleştirilecek veya tedavi uygulanacak ise ilk önce bilgilendirilmiş onam formu ile hastanın rızası alınmalıdır. Fakat hastanın onam formunu onaylayabilmesi veya reddedebilmesi için karar verebilecek kapasitede olması gerekir. Örneğin bilinci yerinde olmayan, ruh sağlığından yoksun bir hasta veya bir bunama hastası onam formunu doldurabilecek kapasitede değildir. Tabii muallakta olan vakalar için kanıya psikiyatrik muayeneler sonucunda varılır. Hastanın karar verme kapasitesinin olmadığı durumlarda ise en yakın akraba hasta hakkında karar vermekle yükümlüdür. Bu olayda hastanın en yakını olan annesi ise tedavinin devam etmesi yönünde karar vermiştir. Bu nedenle ilk zamanlarda tedaviye başlamakta kendimce bir yanlış görmemekteyim. Yanlışlar, hasta psikiyatrik muayenelerden geçip “Karar verme yetisi vardır.” sonucuna varıldıktan sonra hâlâ ölmek istemesine rağmen bu dileğin görmezden gelinmesiyle başlar.

 

Bu olanlar Dax’a istemese dahi bir yaşama sebebi verir. Kazadan sonra kör olmasına ve ellerini kullanamamasına rağmen hukuk okuyup avukat olur. Daha sonra ise evlenir ve San Diego’da bir çiftlikte yaşar. Hayatı boyunca sürekli öğretmenlik ve hatiplik yapıp, aynı zamanda birçok ülkede hasta hakları hakkında konferanslar verir. Tedavi sürecinde çekilen videolardan ve röportajlardan oluşan “Dax Vakası” (Dax Case) belgeseli 1984’te yayınlanarak hikâyesini tüm dünyaya yayar.

 

Belki de huzurlu ve sükûnet içinde fakat sıradan bir hayat geçirecekken kaza, Dax’a savaşlar ve amaçlarla dolu, dünyada hasta otonomisini tekrardan sınanmasını sağlayan bir hayat verir. Dax’ın en son savaşı lösemi ve karaciğer kanseriyleydi. Fakat maalesef Dax bu savaşı 28 Nisan 2019’da kaybederek hayata gözlerini yumdu.[2]

 

Hayatta herkesin bir görevi var mıdır, herkes bir göreve hizmet için mi dünyaya gelmiştir bilemem. Fakat Dax’ın hayatının bir göreve mükemmel bir şekilde hizmet ettiğini söyleyebilirim. 2021’de bile Dax Cowart vakası hâlâ etik derslerinde görülmekte ve genç doktor adayları tarafından incelenmektedir. Birçok hayata dokunup görüşlerin olgunlaşmasını sağlayan Dax’a bana da kattıkları adına teşekkür ederim.

 


 

Referanslar

  1. Gerrek, M. L. (2018). Getting Past Dax. AMA Journal of Ethics
  2. Slotnik, D. E. Dax Cowart. (2019). Who Suffered for Patients’ Rights, Dies at 71. The New York Times.

 

Kapak fotoğrafı için tıklayınız.

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir