Bağışıklık Sistemi, Enflamasyon ve Kanser Hücreleri

Kanser Hücrelerinin Ayırt Edici Özellikleri

Kanser hücrelerininin ayırt edici özellikleri “The Hallmarks of Cancer” (“Kanserin Alametleri”) diye tabir edilen bir başlık altına toplanmış ve 2011 yılında bu liste 10 genel özelliğe kadar uzatılmıştır.[1] Şekil 1’de listenin tamamını görebilirsiniz. Birçok klinik kanser bilimci ve araştırmacı tarafından kabul gören bu listeyi kabul etmeyenler de var. Kabul etmeyenlerin öne sunduğu noktalar ise şunları içermektedir: 2011 yılına kadar yapılan çalışmaları bir grup bilim insanı bir araya gelip başlıklar altına toplamaya çalışmış olsa da bu başlıkların “kime göre, neye göre” belirlendiği sorulabilir, kanser hücrelerinin karakteristik özellikleri 10 başlık altına toplanamayacak kadar komplike bir sistemken ve hâlen sebebi bilinmeyen özellikleri de varken belirlenmiş 10 özelliğe “The Hallmarks of Cancer” demenin ne kadar doğru olduğu tartışılabilir.

 

Tüm bunlar olup biterken bir gerçek var ki, bu görsel peşinizi hiç bırakmıyor ve herhangi bir seminerde veya derste ve hatta bir afişte bile görmenin mümkün olduğu bir popülariteye sahip. Bilim dünyasında fazlasıyla yer etmiş bir kavram diyebiliriz. Benim şahsi fikrim ise, kanseri yeni öğrenmeye başlayan kişilere veya alandan bağımsız olarak kanser hakkında bilgi vermek istediğiniz kişilere sunulabilecek, kısaca kanser hücrelerinin temelini anlatmak için kullanılabilecek yararlı bir yayım ve figür olabileceği yönünde. Tabii ki bu alanda bir araştırmaya başlanılacağı zaman bu figürdeki özellikler baz alınarak dizayn ona göre yapılıp araştırma başlatılırsa bu belirli bir yanlılığa neden olur, gerçekçi bir durum ortaya çıkarmaz. Ufkunuz bu listenin ötesinde bir genişlikte tutulmalıdır. Her bir özelliğin daha detaylı tanımı için eski yazıma bir göz atabilirsiniz. Bu yazıda bu detayları geçip kanser oluşumu ile bağışıklık sistemi arasındaki ilişkiyi anlatmaya çalışacağım. Şekil 1’de görüldüğü gibi çok genel 2 başlık açmak mümkün, fakat bu yazı sadece birinci başlığı detaylı ele alacak:

1) Enflamasyonu teşvik etmek (Promoting Inflammation)

2) Bağışıklık sistemi saldırılarından kaçmak (Avoiding immune destruction)

 

Şekil 1: Kanser hücrelerinin genel karakteristik özellikleri.

 

Enflamasyon

Vücudumuzda herhangi bir doku bir mikroorganizmadan ya da fiziksel sebeplerden bir zarar gördüğünde (elinizi kesmek ile örneklendirilebilir), vücudun verdiği ilk tepki enflamasyondur. İlk olarak kanı durdurmak ve kan kaybını önlemek için pıhtılaşma işlemi başlar, daha sonra bunu hâlihazırda bölgede bulunan doğuştan gelen bağışıklık sistemi hücrelerinin devreye girmesi, mikroplara saldırma ve damarların genişlemesine sebep vererek diğer bağışıklık hücrelerinin de bölgeye ulaşmasını kolaylaştırma aşamaları takip eder. Patojen veya dışarıdan gelen bir mikroorganizma varsa temizlenmeye çalışılır. Bu bölgede kızarıklık ve şişme oluşur. Zarar gören hücreler işlev kaybına uğrar. Bütün bu enflamasyon aşamaları vücuda giren mikroorganizma türüne, hangi organın dokusunda olduğuna (her zaman bölge deri olmak zorunda değildir) ve mikroorganizmanın patojen (hastalığa yol açma potansiyeline sahip) olup olmamasına göre değişim göstermektedir. Lökositler (akyuvarlar) bu ön bağışıklık sistemini düzenleyip daha detaylı ve soruna göre özelleştirilmiş bağışıklık sistemi olarak bilinen edinilmiş bağışıklık sisteminin de başlaması için bilgi taşıyan beyaz kan hücreleridir.[2]

 

Enflamasyondaki kusurlar

Enflamasyon kusursuz bir sistem değildir. Bu sebeple yukarıda bahsettiğim işlemler sırasında dokular zarar görür. Patojenler ile savaşan bazı bağışıklık hücreleri vücuda zararlı toksinler salgılar. Dolayısıyla, beyaz kan hücreleri enflamasyonu başlatıp sorundan kurtulmak, daha sonra zarar gören hücreler için onarma sistemini devreye sokmak ve de hormonal dengeleri eski hâline getirip bağışıklık hücresi yığılımını durdurmak, ayrıca damarların normal hâle dönmesini sağlamak gibi birçok şeyi kusursuz yapmak zorundalar. Bu işlemlerden biri aksayıp herhangi bir bağışıklık hücre türü (patron görevi gören lökositler veya lökositlerin kontrol ettiği diğer bağışıklık sistemi askerleri olarak düşünebilirsiniz) mutasyona uğrayıp normal görevini yapmadığı durumda patolojik sorunlar ortaya çıkabiliyor.

 

Enflamasyon bölgesinde tümör oluşumu

Burada bahsedeceğim kanser hücreleri bağışıklık sistemini yenen virüslerden ortaya çıkmak zorunda değil, viral bağlantılı olmayan kanser hücreleri de bağışıklık sistemi tarafından yabancı hücre olarak algılanıp saldırıya uğrar. Enflamasyonun bu komplike yapısı kusursuz çalışmayı engeller ve kanser hücreleri bu karışıklığı fırsat bilip sistemi kendi yaşamalarına fırsat sunacak şekilde değiştirir. Enflamasyon sırasında mikropları öldürmek için bağışıklık hücreleri tarafından salınan kimyasallar toksik olduğundan sürekli ortamda bulunmaları mutasyonları arttırır. Ne kadar çok mutasyon tetikleyici varsa, kanser hücreleri oluşumu da tetiklenir. Ortamda bulunan kanser hücreleri mutasyonlarla hızlıca evrilerek yenilmez hâle gelen türlerinin oluşması da sağlanır. Ayrıca enflamasyon sürekli bir şekilde devam ederse bölgeye ulaşan kan yetersiz kalır ve oksijensiz bir ortam oluşur. Oksijensiz bir ortamda mutasyonların onarılması yavaşlar. Kanser hücreleri enflamasyonu daha da arttıran kimyasallar üretmeye başlarlar. Şekil 1’de görülen bir diğer karakteristik özellik ise damar oluşumunu artırmak (“inducing angiogenesis”).[2] Önceki yazımda da bulabileceğiniz üzere yeterli besin ve oksijen sağlamak ve metastaz yapabilmek için çok faydalı bir özellik. Durmayan enflamasyon sayesinde mutasyona uğramış hücreler damar oluşumunu hızlı bir şekilde başlatır. Özet olarak enflamasyon oluşan bölge kanser hücrelerinin tümör oluşturmasını ve metastaz yapmasını tetikleyen çok uygun bir ortam hazırlar. Yararlı şeyler de dâhil, her şeyin fazlası zarar cümlesini buraya da yazmakta fayda var. Bu gereğinden fazla enflamasyon ise, kronik hastalıklar veya obezite gibi sebeplerle ortaya çıkabilir.[3]

 

Fakat, kanserin oluşması için enflamasyonun her zaman önceden başlaması gerekmemektedir. Yazıda bahsettiğim enflamasyon kaynaklı muazzam bir mikro çevre kanser hücrelerinin vazgeçilmezidir. Bu nedenle bölgede kanser oluşumu başladığı anda enflamasyon tetiklenir.

 

İlk aşamalar

Enflamasyonun kanser hücreleri tarafından daha da tetiklenmeye başlaması ya da kanser oluşumuyla enflamasyonun başlatılması kanserin ilk evreleri olarak kabul görülebilir. Daha ileri evrelerde bağışıklık sistemi ile daha güçlü ve daha şekillenmiş bir ilişki içerisine girerler, bu da yazının ilk başında bahsettiğim ikinci ana başlığa girer. Birinci ana başlığa, yani enflamasyona sadık kalma amacıyla, mikro çevreye dikkat çekmek isterim. Bir önceki paragrafta bahsettiğim gibi tümörün etrafındaki bu mikro çevre kanserin diğer evrelere taşınması için çok önemlidir ve vücuttaki tüm mutasyonlar direkt olarak kanser hücreleri üzerinde etki yapmaz, bazı mutasyonlar bu mikro çevreyi tümörün yararına çevirmek için mikro çevreye katkı sağlayacak hücreleri ve mekanizmaları mutasyona uğratır. Konumuzla bağlantılı bir örnek verecek olursak, bu enflamasyon ortamını destekleyen sinyaller salgılayacak hücrelerin sayısını çoğaltmak veya bu hücreleri kontrol eden mekanizmayı engelleyen sistemi mutasyona uğratmak da tümörün bulunduğu mikro çevreye katkı yapar. Tümörün karakteristik özellikleri hepsi birbirini destekleyen yollara sebep olur, tıpkı enflamasyonun daha ileri evrelerde ikinci aşama olarak belirttiğim bağışıklık sisteminden kaçışı desteklemesi ve ekstra kılcal damar oluşumunu tetiklemesi gibi.[2]

 


 

Referanslar

[1] Hanahan, D., & Weinberg, R. A. (2011). Hallmarks of cancer: the next generation. cell, 144(5), 646-674.

[2] Coussens, L. M., & Werb, Z. (2002). Inflammation and cancer. Nature, 420(6917), 860-867.

[3] Greten, F. R., & Grivennikov, S. I. (2019). Inflammation and cancer: triggers, mechanisms, and consequences. Immunity, 51(1), 27-41.

 

Kapak görseli için tıklayınız.

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir