Bugün 8 Mart. Dünya “Emekçi” Kadınlar Günü. Birçoğumuz bugünün anlam ve önemini bugüne kadar farklı organizasyonlarda dinlemiş, belgesel veya film olarak izlemişizdir. Ancak bugünkü yazımda ben 8 Mart gününün hikâyesini değil de, hak mücadelesi olarak anılan bu günde, esas anlamda kadınların siyasette yaşadığı temsil sorununu etkileyen faktörlere ve bir o kadar önemli genel cinsiyet eşitsizliğine değinmek istiyorum.
Ağırlıklı olarak kadınların siyasette yaşadığı temsil sorununun kaynak olan faktörleri farklı başlıklar altında değerlendirebiliriz. Bunlardan ilkinin sosyoekonomik nedenler olduğu söylenebilir. Sosyoekonomik faktörler; genel sosyal hayatın ve ekonomik durumun yarattığı olgular olmakla beraber, kadınların siyasete katılım noktasında etkili olan en temel kaynak olarak görülebilir. Bu faktörlerden en önemlisi eğitim seviyesidir. Bunun nedeni alınan eğitimin kadınları hem sosyal alanda daha fazla görünür kılması, hem de doğrudan doğruya ekonomik bağımsızlığını eline almasına katkı sağlamasıdır. Bu nedenle, eğitim seviyesi yükseldikçe kadının siyasete etkin katılımının artacağı ve bunun verdiği etkiyle siyasette temsilinin doğru oranda ilerleyeceği söylenebilir. Bunun yanı sıra, diğer bir sosyal etken ise bir ülkenin kadın hareketinin genişliği ve gücüdür. Kadın hareketlerinin yoğunluğu ve aktiflik derecesi kadınlara erişimde, özellikle hâlihazırda sosyal alanda görünür olmayan kadınlara ulaşımda oldukça önemli bir rol oynamaktadır. Ekonomik alana bakılacak olursa, ülke ekonomisinin gelişmişlik seviyesinin etkili olduğunu gözlemleyebiliriz. Ekonomik kalkınmanın doğrudan doğruya cinsiyet eşitliği getirmeyeceği açık olsa da ekonomik sorunlar azaldıkça ülke gündeminin sosyal ve politik sorunlara odaklanacağı ve bunların en önemlisi olan siyasetteki cinsiyet eşitsizliği üzerine adımlar atılacağı söylenebilir.
İkinci olarak ele alacağımız konu ise kültürel faktörlerdir. Genel olarak kültür, özellikle de siyasi kültür siyasete katılımı önemli oranda etkilemektedir. Kültürün kadınların siyasete katılımında oynadığı role bakacak olursak, geleneksel olarak ataerkil olan toplumlarda bu değerlerin kadınlar için bir engel yaratabilir. Ancak bunun yanı sıra liberal değerlerin benimsendiği ve ataerkil algıların olabildiğince zayıflatıldığı toplumlarda kadının siyasete katılımının bir sorun olarak görülmeyeceği ve bunun da katılımı arttırmada önemli bir değişken olduğu söylenebilir. Kadının siyasete katılımını etkileyen diğer bir önemli kültürel olgu ise dindir. Genelleme yapmaktan çekinerek belirtmem gerekirse, tek tanrılı dinlerin neredeyse birçoğunun kadınlara geleneksel roller biçmesinden ötürü, dinî değerlerin merkezde olduğu toplumlarda kadınların görevinin siyasette olmak yerine bu geleneksel rolleri yerine getirmek olduğu algısı güçlü olacaktır. Fakat bir toplum sekülerleştikçe ve din sosyal hayatın kontrolünü elinden kaybettikçe, kadınların rol algılarında değişimler gözlenecek ve bu da siyasete katılıma olumlu olarak yansıyacaktır.
Kadınların siyasete katılımında rol oynayan değineceğimiz son faktör ise siyasetin ta kendisidir. Burada iki farklı etkenden bahsedebiliriz. Bunların birincisi, siyasi parti örgütlerinin kadınlara olan tutumudur. İdeolojik ibrenin soluna yakın olan partilerin merkez teşkilatlarında ve bunun yanı sıra aday göstermede var olan cinsiyet eşitsizliğinin giderilmesine daha çok özen gösterdikleri söylenebilir. İkinci etken ise seçim sistemidir. Kadınların temsilinin, tek sandalyeli seçim bölgeleri uygulayan sistemlerde, çok sandalyeli seçim bölgeleri uygulanan sistemlere nazaran daha fazla olduğu gözlemlenebilir. Ayrıca ülkemizde de uygulanan, listelerin parti merkezleri yerine parti üyeleri tarafından belirlenmesi ve seçmenlerin partiler arasında farklı bireylere oy verme hakkının da bulunması kadınların siyasete olan katılımının artmasına katkı sağlayacaktır.
Cinsiyet eşitsizliği, siyasette yaşanan temsil sorunlarının en başında gelmektedir. Kadınların yanı sıra, lezbiyen, gey, biseksüel ve transseksüel gibi farklı cinsel yönelimlere sahip bireyler de siyasette temsil sorunu yaşamakta, hatta neredeyse hiç temsil edilmemekte ve edememektedirler. Yukarıda değinilen faktörlerin neredeyse hepsi bu bireylerin siyasete olan katılımını da doğrudan etkilemektedir.
Ortada bir eşitsizlik, bir cinsiyet eşitsizliği ve bunun getirdiği siyasete katılım ve temsil sorunu bulunmaktadır. Bu soruna çözümler üretmek kaçınılmaz, hatta mecburidir. Bu nedenle, bu soruna yol açabilecek veya sürmesine katkı sağlayacak faktörleri tespit etmek ve anlamak çözüm üretmenin birinci etabı olmalıdır. Aksi takdirde neye karşı mücadele ettiğimizi bilmezsek, mücadeleyi kazanamayız.