Bir İlhakımız Eksikti!

Bu haftaki yazımda, ülkemizde son zamanlarda birtakım insanlar tarafından dillendirilmeye başlanan ilhak konusunu ele almak istedim. Öncelikle ilhak etmek kelime anlamı olarak ne demektir, buradan konuya başlayalım.

 

Türk Dil Kurumuna göre ilhak etmek, “Ekleme ve katma ile bağlama ya da bir devletin başka bir devlete ait toprakları zorla ele geçirme noktasında, bunu idari eylem ve uluslararası kavram ile gerçekleştirilmesi…” olarak tanımlanabilir.[1]

 

Vikipedi’deki tanıma göre ise ilhak etmek, “Bir devletin topraklarının başka bir devlet tarafından zorla alınmasına ilişkin idari eylem ve uluslararası hukuk kavramıdır. Genellikle yasa dışı bir eylem olarak kabul edilen ilhak, tek taraflı bir eylem olduğu için toprakların antlaşmalar yolu ile devredilmesi veya satılmasından farklıdır ve genellikle bir bölgenin askeri işgalinden sonra gerçekleşir. İlhakın meşrutiyeti, diğer ülkeler ve hükûmetler arası kuruluşlar tarafından genel kabul görüp görmediğine bağlıdır.” şeklinde açıklanmıştır.[2]

 

Yaşanmış bazı ilhak etme olaylarına örnek vermek gerekirse, Avusturya’nın Almanya tarafından ilhakı, 12 Mart 1938’de Hitler’in Almanya’yı genişletme çabalarının ilk adımı olmuştu. Bu olay 2. Dünya Savaşı’nı tetikleyen başlıca sebeplerden birisiydi. Yakın tarihimizde yaşanmış olan başka bir örnek ise Kırım’ın Rusya tarafından ilhakıdır. Ukrayna’ya bağlı bir yarımada olan Kırım’ın, 18 Mart 2014’te Rusya tarafından ilhak edilmiştir. O tarihten beri Rusya’ya göre yarımadada Kırım Cumhuriyeti ve Sivastopol federal şehri olmak üzere kendisine bağlı iki federal birim bulunmaktadır. Bu federal birimler 2016’ya kadar Kırım Federal Bölgesi’ni oluştururken günümüzde Güney Federal Bölgesi’nin parçasıdır. 2014 Doğu Ukrayna protestolarının bir sonucu olan ilhaktan önce, 2014 Ukrayna devriminin sonrasında Rusya’nın Kırım’a askerî müdahalesi gerçekleşmişti.[3]

 

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Batı Şeria’nın Ürdün sınırındaki Ürdün Vadisi, Ölü Deniz yakınları ve Yahudi yerleşim yerlerinin de bulunduğu bölgelerini kapsayan yaklaşık yüzde 30’luk bölümünü ilhak etme planını daha geçtiğimiz yıl açıklamıştı. Dünyanın birçok yerinde ilhak etme çalışmalarının hız kesmeden yaşanmaya devam edeceğini hep birlikte maalesef görmekteyiz.[4]

 

Peki şimdi gelelim ülkemizdeki gündeme. Zaman zaman Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti için bu ilhak söylemi neden dillendiriyor? Kim dillendiriyor?

 

Paris Bosphorus Enstitüsü Başkanı ve bir dönem TÜSİAD Avrupa Temsilciliği ve TÜSİAD Genel Sekreterliği de yapmış olan Dr. Bahadır Kaleağası, Euronews Türkçe’ye yaptığı değerlendirmesinde seçimlere doğru KKTC’nin Türkiye tarafından ilhakının söz konusu olacağını ifade ediyor. Bunun öngörü mü yoksa kulis bilgisi mi olduğu yönündeki soruya da “Analiz-kulis karışık, bunu Rumlar da biliyor.” yanıtını veren Kaleağası, “Seçim kazanmanın yegâne aracı olarak bu kart kaldı.” ifadelerini kullandı.[5]

 

Öte yandan, Ulusal Birlik Partisi (UBP) Merkez Yönetim Kurulu Üyesi, Bayrak Radyo Televizyon Kurumu (BRTK) Yönetim Kurulu Başkanı Özer Kanlı geçtiğimiz hafta katıldığı bir yayında “Türkiye ve KKTC için en doğru seçenek KKTC’nin yaşaması, ekonomik olarak kalkınmasıdır. Ama ben Özer Kanlı olarak diyorum ki, eğer federasyon diye Ruma yama bir eyaletcik olacaksak, yani Rum ve AB bizi ilhak edecekse, Türkiye’ye bağlanmayı tercih etmeliyiz.” şeklinde konuştu.[6]

 

Geçtiğimiz yıllarda T.C. Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Yiğit Bulut’un; “KKTC Türkiye’nin denizaşırı bir vilayetidir. Bir plakası olur, bir valisi olur. Orada bir Cumhurbaşkanı, orada bir Başbakan, orada bir Meclis var ve bunun masraflarını Türkiye ödüyor sonuçta.” şeklindeki skandal açıklamalarını da bu toplum hâlâ unutmuş değildir.[7]

 

Ülkemizde pandeminin yaşattığı ekonomik kriz ve işsizlik en üst seviyelere ulaşmışken, insanların alım gücü dibe vurmuşken, geçim kaygısı baş göstermişken, birilerinin çıkıp da ilhak olmak gibi korkunç konuları konuşuyor, düşünüyor, gündeme getiriyor olması ne üzücü! Zaten ülke gençliği göç etmeyi birinci gündem maddesi hâline getirmişken, memleketinden umudunu kesmek üzereyken, bu şekilde konularla, bu toplumun kendi neslinin gelecek kaygısını, demokrasiye olan inancını yok etmeye katkı koyduğunuzun farkında değil misiniz?

 

Kıbrıs Türkü, ne İngiliz’e, ne Rum’a, ne de herhangi başka bir devlete yama, ilhak olabilecek bir toplum değildir. Kendi varoluş savaşını yıllarca vermiş ve hâlâ da vermekte olan bu toplum, Anavatan Türkiye’ye derin saygı, minnet ve sevgi beslemektedir. Ancak bu şekilde yapılan söylemler, Kıbrıs Türk toplumunun Anavatan’la olan gönül bağlarına da zarar verici niteliktedir. Her nereye, kime olursa olsun, ilhak konusunu gibi yersiz, korkunç konuların yerine, Akdeniz’in ortasında ikiye bölünmüş olan bu küçük adada, kalıcı, makul ve adil olan bir anlaşmanın yapılması için tüm herkesin elini taşın altına koyup, ciddi ve samimi olarak bir çaba ortaya koyması gerekmektedir. Mustafa Kemal Atatürk’ün “yurtta sulh, cihanda sulh” prensibinin daima korunması ve yaşatılması temennisi ile.

 


 

Kaynakça

[1] https://www.hurriyet.com.tr/gundem/ilhak-ne-demek-ilhak-etmek-nedir-ilhak-tdk-kelime-anlami-41521182

[2]https://tr.wikipedia.org/wiki/%C4%B0lhak#:~:text=%C4%B0lhak%20etme%2C%20bir%20devletin%20topraklar%C4%B1n%C4%B1n,eylem%20ve%20uluslararas%C4%B1%20hukuk%20kavram%C4%B1d%C4%B1r.

[3]https://tr.wikipedia.org/wiki/Rusya%27n%C4%B1n_K%C4%B1r%C4%B1m%27%C4%B1_ilhak%C4%B1

[4]https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-53049883

[5]https://www.havadiskibris.com/kaleagasi-secimlere-dogru-turkiye-kktcyi-ilhak-edecek/

[6]https://gazeddakibris.com/ubp-ilhaki-acikca-dillendirmeye-basladi/?fbclid=IwAR1uZmw_P4nDblaa4JjnjmQoaYaf4EBmPqGvCaXwkppyAww2IEY99yw27RY

[7]https://www.kibrispostasi.com/c36-TURKIYE/n218974-yigit-bulut-kktc-turkiyenin-denizasiri-bir-vilayetidir

 

Kapak görseli için tıklayınız.

 

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir