1981 seçimleri sonrası UBP çoğunluğu kaybetmiş, elçiliğin etkin müdahalesi ile muhaliflerin hükûmet kurması engellenmiş, iki sene boyunca muhalefetten istifa ettirilenler ile azınlık hükûmetleri sürdürülmüş, 1983’te bir gecede 1981 iradesi yok olmuş ve havadan 30 vekilin yaratıldığı bir “Kurucu Meclis” oluşturulmuştu. 1983’te UBP’nin içi çok karışıktı, tıpkı 2021 gibi. 1983’te de yeni kazanımlardan ve tanınmadan bahsediliyordu, tıpkı 2021 gibi. 1983’e kadar elde edilen kazanımlar bir gecede gitti. 2021 bundan farklı olacak mı?
Başbakan Yardımcısı tarafından açıkça dillendirildiği gibi “Kıbrıs Türk Devleti” veya bir başka isimdeki “yeni” bir devletin ilanı, hele bir de KTFD ve KKTC ilanlarındaki gibi bir “Kurucu Meclis” ile birleşirse tıpkı 1983’te Federe Devleti’nin meşru meclisine yapılan darbe gibi bugünkü halk iradesine ve meclis aritmetiğine kelimenin tam anlamıyla yeniden bir darbe yapılması anlamına gelecektir. Meclisin dengesinin masa başı bir dizayn ile değiştirilmesi içten bile değildir. Korku filmi gibi ama biz bunları daha önce yaşadık…
Bugün nisap dahi sağlayamayan iktidar, seçimle elde edemeyeceği çoğunluktan bir gecede anayasa yapacak çoğunluğa geçerse ne olacak düşündük mü? Takdir edersiniz ki kendi ülkesindeki milyonların iradesini önemsemeyen Türkiye rejimi için beslemesi olarak gördüğü birkaç yüz bin kişinin demokratik hakları pek bir önem teşkil etmeyecektir. Cumhurbaşkanı seçimi ve parti kurultaylarını geçip hangi okulun müdürünün kim olacağına, hatta bazı köylerin muhtarlık seçimlerine bile karışmakta hak gören bu akıl için böyle bir fırsat, sanıyorum kaçırılmayacak cinstendir.
19 Temmuz sabahı gün ayarken, gün batımında ne olabileceği konusunda bu sefer hiçbirimizin fikri yok. “İktidar” olduğunu sanan emir kulu azınlık hükûmeti dahi muhtemelen gelecek “müjdeden” habersiz olarak meclis koltuklarına oturacak, sıra arkadaşları olmadan.
Bu ahval ve şerait içerisinde zatıalileri kurultaylarında, parti içi sıralamalarında ve tercihlerde kendilerini öne çıkarmak adına hangi AK Partili şahıs ile kucak kucağa fotoğraf çekersem işime yarar düşüncesine kapılmış şekilde muhtemelen T.C. Cumhurbaşkanı tarafından yapılacak konuşmayı dahi dinleme zahmetinde bulunmayacak, belki bir baskın oylamada yanındaki vekilin dirsek teması ile el kaldıracak ve bundan başka hiçbir halta yaramayacak olsa da görevini tamamlamış olmanın gururu ile ödülünü bekleyecektir.
Bugün ülke siyasetinde eğitimi, tarımı, ekonomiyi, yolları düzeltecek politika üretmek gibi bir ihtiyaç kalmamıştır. Bu hususta bir tartışma da zaten ortada bulunmamaktadır. Bunun yerinde “ben Türkiye’nin daha çok adamıyım” tezini kanıtlamak adına dövünüp duran zavallıların ve kendisine daha çok rant sağlayacağına inandığı için bu zavallıların yanlarında bulunan şakşakçılarının elinde oyuncaktan öte vasfı olmayan bir toplum hâline geldik.
Kendi memleketimizdeki kararları kendimizin alması zaten artık bir hayal olduğundan gelenlerin paşa gönüllerinin bizlere neyi reva gördüğünü korku ile bekliyoruz bu sabah. Kendi iktidarının devamından başka hiçbir ajandası olmayan, Türkiye halkının dahi çıkarlarını korumayıp her gün kendi halkını fakirleştirenlerden bugün bizim çıkarlarımıza olduğunu iddia edecekleri bir “müjde” bekliyoruz.
Bu arada da ömrünün en güzel yıllarına yolsuzluğun ve hukuksuzluğun dik âlâları patlarken, bu toplumun gençleri bu toprakları terk etmeye devam ediyor. Kalanlar da geleceğini AK Parti Gençlik Kolları Başkanı ile Atatürk Stadyumu’nda maç yaparken içi sızlamayacak olanlara bırakmış bir köşede olanları izliyor. Bugün din tüccarlarının ülkeye sirayet etmesine yardım ve yataklık yapanlar yarın iktidar değiştiğinde bize Atatürkçülük nutukları atarken biz bugün yaptıklarını sanmıyorum ki unutacağız.
Bu toprakların idaresini ve bu toplumun iradesini kendi çıkarları için başkalarına teslim edenler şimdi bize en haşin konuşmaları yapıp, kendilerinin en milliyetçi olduğunu iddia edecekler. Ailelerini, evlerini, geleceklerini defalarca kaybetmiş biz Kıbrıslı Türkler ise itaat etmediğimiz için “vatan haini” olacak, “besleme” olacak, “satılmış” olacak. Dört koldan bize hakaret etmeye, aşağılamaya, tehditler savurmaya devam edebilirsiniz ama gerçekleri değiştiremezsiniz.
Aysın bakalım gün, görelim neler doğacak.
Kimse şüphe etmesin, battığında bu memleket gene bizim kalacak.