Kanser Fonlarının Size Tahmin Ettiğinizden Çok İhtiyacı Var

Ekim ayı “meme kanseri” farkındalık ve bilinçlendirme ayı olarak belirlenmiş ve bu sene de gözlemlediğim kadarıyla ülkemizde de çeşitli aktiviteler düzenlenmeye hazırlanılıyor. Sadece “meme kanseri” veya “erken teşhis” değil de genel olarak kanser ve hayatlarını geri kazanmayı bekleyen milyonlarca insandan söz etme mecburiyeti hissediyorum. Senelik sigara ve alkole harcanan parayı, kanser bağışında kullanarak hem kendinizin yaşam tarzına dayalı kanser olma riskinizi azaltıp hem de kanser fonlarına destek olmuş olabilirsiniz. Maddi durumunuz yoksa bile ayda 1₺ yani yılda 12₺ katkıda bulunup damlaya damlaya göl olur akımına katılabilirsiniz. Maddi durumu çok iyi olan kesime de seslenip yardım yapıyor olsanız bile, aldığınız dünyaca ünlü marka alışverişleri durdurup, gereksiz lüks yaşama harcadığınız miktarı da kanser için ayırabilirsiniz, hem böylece sürdürülebilir üretime destek verebilir ve yerel turizmi destekleyebilirsiniz. Evet, senede vereceğiniz 12₺ bile çok büyük yardımlarda bulunuyor olmasına rağmen kendi aşırı harcamalarınıza ayırdığınız paraya bile ihtiyaç var.

 

Kanser tek bir çeşit değil; bir hastalıklar zinciri. Psikolojik destek için ayrı paraya ihtiyaç var, ilaç geliştirmek için ayrı paraya, ilaç üretmek için yine ayrı. Kendine en uygun tedaviyi maddi veya politik anlaşma eksikliklerinden dolayı ülkeye getirtilemediği için birçok hasta alternatif tedaviler denemek zorunda kalıyor. İlaçlar çok pahalı, cihazlar çok pahalı. En uygun tedavi uygulansa bile hasta bu tedaviye yanıt veremeyebiliyor ve başka tedavi uygulanması gerekebiliyor. Yeniden başka ilaç, başka masraflar. Kanser ilaçları 100, 200, 300 liralık fiyatlar değil. Kemoterapi bazı tümör tiplerine göre tedavi yöntemi olarak uygulanabiliyor. Kemoterapi vücudu ciddi anlamda sarsan bir süreç, beraberinde organlara cerrahi müdahale gerektirebiliyor. Cerrahi operasyonlar başka riskler beraberinde getiriyor. Bunların her biri için ayrı masraflar gerekiyor. Yine bitmiyor, tümörler yok edilemeyebiliyor, yeniden cerrahi müdahaleler başka ilaçlarla kemoterapi değişimleri veya bazen işlevini yitiren organlar ya da dokular için organ nakli, doku nakli gibi, çorap söküğü gibi gelen operasyonlar. Para olduğu sürece bunlar devam edebilir. Para olduğu sürece akabilir bu döngü.

 

Ne yazık ki yeterli denilecek bir miktar da yok. Fonların hiç bitmemesi gerekir. Kanserin tam tedavisi henüz yok çünkü. Denemeye devam edilebilinmesi için fonun artarak devam edilmesi lazım. İyileşen ve 3-5 sene sonra tekrarlama yaşayan, kemoterapiye yanıt alamayan, kemoterapinin başında yanıt alıp daha sonra yanıt alamamaya başlayan kanser hastaları var. Bunun sebebi kanser hücrelerinin ilaç bağışıklığı kazanması. Hiçbir ilaca yanıt alamayanlar her ilaca direnebilen kanser hücrelerine sahip. Bu, yeni ilaç araştırmalarının devam etmesini gerektiriyor, özellikle de tedavilere yanıt vermeyen tümör türleri için. Kemoterapi süresince gelişen bağışıklık, vücutta kemoterapi ilacına hâlihazırda bağışıklığı olan ama sayıları kemoterapi esnasında artan hücreler, hatta bu sonradan bağışıklık kazananlarla bağışıklığı var olup sayıları artanların beraber bir koloni kurduğu bir kemoterapi bağışıklığı da yeni bir ilaç çalışması gerektiriyor. Kemoterapiden kaçmayı başaran ve uyku modunda kalabilen kanser hücrelerinin uykularından uyanmaları ile 3-5 sene sonra tekrarlama yaşamaları da daha etkili ilaç araştırmalarının devam etmesi gerektiğini vurguluyor.

 

Türünden veya vücuttaki konumundan dolayı cerrahi müdahale edilemeyen veya edilse bile tamamıyla temizlenemeyen tümörler var. Kemoterapi ile yok edilemeyen tümörler var. Tüm bunlar hastanın tedavi edilememesine ve remisyon adı verilen hastalık aktivesinin bulunmama dönemine ulaşılmaya ve bu dönemin devam ettirilmesine çalışılıyor. Bu hastaların tedavisi hiç bitmez ve para olduğu süre boyunca yeni ilaçlar yeni tedaviler, görüntüleme teknikleri -bu süre boyunca hep gözetim altındalar- uygulanmaya devam edilebilir. Bazı cerrahi müdahaleler tümörün içindeki kanser hücrelerinin yayılımını aktive edebilir, cerrahi müdahalelerin bu ve bunun gibi etkilerini azaltabilmek için yurt dışında operasyonların robotik teknoloji ile gerçekleştirilebilmesi için girişimler yapılıyor. Neden her riskte olan kanser hastasına bu cerrahi imkân sunulmasın? Yine maddi sıkıntılardan dolayı hastalar bu imkândan yararlanamıyor.

 

Görsel 1. Robotlarla gerçekleştirilen onkolojik operasyon örneği.[1]

 

En büyük sıkıntılardan bir diğeri ise kemoterapi ilaçlarının tümörler üzerinde yüksek etkiler gösterebildiği doz insan vücudu için zehirden daha sağlam bir etki yapacak kadar tehlikeli. Tedaviyi sağlayacak ama zehirli doza ulaşmayacak ilaçlar için de fonların yükselerek devam etmesi gerek. Zaten hâlihazırda her zaman çözüm sağlayamayan kemoterapi ilaçlarının ne kadar yıpratıcı olduğunu hepimiz kendi gözlerimizle görebiliyoruz.

 

Son olarak ise hatırlatmak isterim ki kanser hâlen bilinmeyenlerle dolu bir dünya. Bir ilaç uygularsınız, o tip tümörün vücutta büyümek için kullandığı bozuk sistemi baskılarsınız ve sağlıklı olduğunu düşündüğünüz başka bir sistem aniden baskıladığınız bozuk sistemi yeniden aktifleştiriyor, sebebi ise bilinmiyor. İşlevini bilmediğiniz bir sürü protein ve mekanizma. Hassas tedavi olarak bilinen ve spesifik bir ilacı spesifik bir tümör çeşidine uygulamayı hedefleyen hassas tıbbın daha iyi sonuçlar alabilmesi için hâlen keşfedilmesi gereken çok fazla detektör var. Bu detektörleri taşıyan tümör tiplerinde onlara özel ilacı uygulamak günümüzde gereksiz zaman ve harcama yapmayı oldukça önlemeye başladı. Yani bu detektörleri içermeyen tümör türleri için hasta işe yaramayacak bir tedavi süresine girmiyor ve zaman kaybetmiyor. Biliyorsunuz ki kanser tedavisinde hem kanser hücreleri hem de zamanla yarışılıyor. Bilinmeyen kısım hâlâ çok karanlık. Bu da tedavi sürecini çok zorluyor. Bilinmeyen kısmın ekiplerce araştırılması için onlara da ayrı bir bütçe lazım.

 

Yazmaya devam etsem bir sene, siz de bir sene okusanız yine bitiremeyiz “Neden özellikle kanser araştırmalarına bağış yapmalıyız?” konusunu. Öyle dallı budaklı ve sonsuz bir okyanus. İçine batmadan su üstünde durmaya çalışıyor. Bir kıyı var mı bilmesek de diplerde boğulmamak ve su üstünde kalabilmek, orada daha çok insanı tutabilmek için, yaşadığınız yer ne olursa olsun en yakın yardım fonuna, verebileceğinizin en fazlasını verin. Sadece ekimde değil, dünyada bulunduğunuz süre boyunca. Çok miktar değil, servetler harcasak da yetmez. 2020’de dünyada 10 milyon insan sadece kanserden hayatını kaybetti. Devlet yetkililerinden ricam ise daha duyarlı olup onkoloji hastanesinin eksikliklerini giderecek, ilaçların alımını destekleyecek yatırımların yapılmasını sağlayacak ve de son teknolojiyi yakalayacak girişimlerde bulunacak adımlar atmasıdır.

 


 

Kaynakça

[1] https://ysjournal.com/robots-in-surgical-oncology-a-success-for-science-or-shareholders-2/

 

Kapak fotoğrafı için tıklayınız.

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir