Fiyatlar Düşsün mü? Aynı mı Kalsın? Yok, Yok, Yükselsin!

Düşünüyorum, düşünüyorum, yahu bu gelişmiş ülkelerdeki merkez bankaları nasıl bu kadar organize işliyor diyorum. Birleşik Krallık’ta merkez bankası başkanı enflasyon oranı %2 +- %1 aralığından şaştığında maliye bakanına mektup yazıp nedenleri sıralamak zorunda kalıyor. Bunu düşündükçe enflasyon hakkında bir yazı yazmak istedim…

 

Enflasyon oranı ülkedeki ürünlerin fiyatlarının geçmişteki bir tarihe göre ne kadar yükseldiğini gösterir; genelde bu tarih geçmiş yılın aynı ayı olarak belirlenir. Enflasyon oranı geçen yıl aynı tarihe göre %2 ise geçen sene ₺100 tutan alışverişiniz bu sene ortalama ₺102 tutacak demektir. Temel iktisat eğitimi almayan bireyler enflasyonun %0 hatta yüzdelik olarak negatif değerlerde olmasının daha yararlı olabileceğini düşünüyorlar belki de, ama yanılıyorlar. Niye yanılıyorlar?

 

Negatif rakamların dezavantajlarından başlayalım. Eğer enflasyon oranı sıfırın altındaysa, ürün fiyatları giderek düşüyor demektir. Bir üretici olarak giderek fiyatı düşen bir mal üretmek istemezsiniz ve o an elinizde bulunan malları bir an önce satmak istersiniz. Bir tüketici olarak ise fiyat giderek düştüğü için alışverişinizi erteleyecek, fiyatların daha da düşmesine neden olacaksınız. Fiyatların belirli periyotlar süresince ekonomik kriz sonrası art arda düşmesi ekstra tehlikeli olabilir; bahsettiğimiz nedenlerden dolayı (talebin ve üretimin azalması) işsizlik oranı artabilir. Birçok daha bağlantı yapabiliriz ama yazıyı kompozisyona çevirmemek amacıyla burada bırakıyorum (internette arama yaparsanız daha detaylı açıklamalar bulabilirsiniz).

 

Pozitif olsun da, çok da pozitif olmasın… Yüksek enflasyon oranıyla tüketici perspektifinden harcamanızı ürünlerin fiyatları sert bir şekilde artmadan alışverişinizi yaparsınız ve hâlihazırda yüksek olan oranı daha da yükseltmeye yardımcı olursunuz. Üreticiler ise neye uğradığını şaşırdıkça, yatırımcıların ekonomiye olan güveni de sarsıldıkça sıkıntılar da artar. Bu yüzden en ünlü ve etkili merkez bankalarının (ABD, Birleşik Krallık, Avrupa Birliği) hedeflediği oran %2’dir.

 

Bu ideal enflasyon oranını tutturabilmek için ihtiyacınız olan şey bağımsız bir merkez bankasıdır. Merkez bankasını bağımsızlaştırmak para politikasını politik baskıdan koruyarak politikacıların ekonomik olarak zamansız ve olumsuz politikaları hayata geçirmesini önler. Ayrıca, enflasyonu kontrol altında tutabilmek için insanların beklentilerini de dikkate almak gerekir. Düzgün bir merkez bankasının yapması gereken yatırımcıları ve tüketicileri enflasyonu kontrol altında tutabileceğine inandırmak ve böylece gerçekten kontrol altında tutabilmek. Merkez bankaları bunu hem uygun faiz oranını uygulayarak hem de kamuoyuna açıklamalar yaparak uygular.

 

Şüphesiz ki merkez bankaları her zaman enflasyon oranını belirlenen hedef aralığında tutamaz. Her ne kadar gerekli araç gereçler ellerinde bulunsa da, hükûmetin izlediği politikalar da enflasyon oranını etkilemektedir. Avrupa’daki hükûmetler genellikle merkez bankalarıyla paralel politikalar izleyip enflasyon oranında dengesizliği minimuma indirmeye çalışırlar.

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir