Noel yaklaşırken ortalık cıvıl cıvıl, ışıklar, ağaçlar, hediyeler, indirimler, etkinlikler… Ben de kültürümde olmasa da bu furyaya kapılanlardan biriyim, yılın en sevdiğim zamanlarından biridir. Ama maalesef bu “yılın en güzel zamanı” olarak pazarlanan dönemin karanlık bir yüzü var, intihar oranlarındaki yükselişler.
Kıbrıs’tayken intihar benim için pek “gerçek” bir şey değildi. Filmlere, dizilere konu olan ve bizim gibi “normal” insanların hayatlarında kolay kolay denk gelmeyecekleri bir olay olarak görürdüm hep.
Her ekim, İngiltere’de “Mental Health Awareness Week” yani “Akıl Sağlığı Farkındalık Haftası” yapılır. Birçok etkinlik düzenlenerek bu konuda bilgiler verilir: İstatistikler, çeşitler, nasıl yardım edebilirsiniz gibi. Bu yıl, bu etkinlik kapsamında okuldaki öğrenciler toplanıp üniversitenin, öğrencilerinin akıl sağlığını korumak için yeterli bütçe ayırmadığını savundular. Bunu desteklerken İngiltere’deki öğrenci intihar oranlarından bahsettiklerinde rakamların yüksekliği beni çok şaşırttı. 2017’de üniversite öğrencisi intiharları rekor bir sayıya ulaşmış. Her 100.000 öğrenciden 4,7’si intihar etti ve bu rakamlar intihar girişiminde bulunup kurtarılanları kapsamıyor. Geçtiğimiz 18 ay içerisinde sadece Bristol Üniversitesinden 10 öğrenci intihar etti.
Genele bakıldığında bütün Birleşik Krallık’ta, 2017’de toplam 5.821 intihar vakası kaydedilmiş, yani her 100.000 kişiden 10’u. Yani benim düşündüğümün aksine intihar sadece filmlerde gördüğümüz aşırı bir olay değil, bir gerçeklikmiş.
Peki Kıbrıs’ta da gerçekten böyle mi? Yoksa ben sadece gözlerimi mi kapatmışım?
Kıbrıs bütün Avrupa Birliği içinde en düşük intihar oranına sahip ülke. Yani evet, intihar maalesef bizim de bir gerçeğimiz, ama göreceli olarak durum biraz daha “iyi”. Hem Rum tarafında hem Türk tarafında intihar oranı her 100.000 kişide 4, ki bu dünya ortalaması olan 100.000’de 11,6’nın çok daha altında.
Tamam da neden? Nice dünya devi ülkelerin çözemediği sorunu biz nasıl yenmiş olabiliriz ki? Sağlık sistemimizin mükemmelliğinden olduğunu pek sanmıyorum. Bırak tedavi olmayı, akıl hastalıklarından ve psikolojik bozukluklardan bahsetmek bile yakın geçmişe kadar büyük bir tabuydu.
40 küsur yıllık Kıbrıs sorununun, “artık çözülmez” umutsuzluğunun ve ben kendimi bildim bileli şikâyet edilen, hiçbir şeyi düzgün yapmayan devletimizin altında bu yaşama sevincimiz, hayata bağlılığımız nereden? Bizi koruyan boşvermişliğimiz mi, yoksa güçlü aile bağlarımız mı?
“Dünya yansa da pazar günü o mangal yanacak” şeklindeki anlayışımız belki de işe yarıyordur.
Referanslar:
- https://www.sabah.com.tr/guney/2015/09/15/kktcde-intihar-orani-ortalamanin-altinda
- https://cyprus-mail.com/2018/07/16/cyprus-has-lowest-suicide-rate-in-the-eu/
Fotoğraf için tıklayınız.