Ülkemizde modadır, seçim öncesi birçok söz verilir.
Ülkemizde modadır, seçimden sonra sözler unutulur.
Bu ülkenin gençleri olarak biz buna alışmak istemiyoruz…
3 Ocak günü tarihî bir davada yargılanacak olan Halil Karapaşaoğlu, vicdani ret hakkını kullanarak seferberliğe gitmeyi reddettiği için hapis cezası ile karşı karşıya. Peki nedir bu vicdani ret?
Vicdani ret Oxford sözlüğü tarafından; bir kişinin vicdani sebepler ile belirli bir görevi, özellikle askerlik görevini yapmayı reddetmesi olarak tanımlanır.[1] Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komisyonunun 8 Mart 1995 tarihinde aldığı 1995/83 sayılı karar ile evrensel olarak tanımlanan vicdani ret, 2000 yılında hazırlanan Avrupa Birliği Temel Haklar Bildirgesi’nin 2009 yılında yürürlüğe girmesiyle tüm Avrupa Birliği ülkelerinde bir hak olmuştur. Ülkemizde ise Murat Kanatlı’nın seferberliğe gitmeyi reddetmesiyle gündeme gelmiştir.
Vicdani ret konusunda dörtlü koalisyon programında şöyle yer verilmişti:
“Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihadıyla somutlaşan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nde düzenlenen hak ve özgürlüklerin iç hukukta mevzuata ve uygulamaya yansıtılması için gerekli girişimler yapılacak ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihatlarında somutlaşan, iyi tanımlanmış, istismara neden olmayacak, yerleşmiş bir uygulama halini alan samimiyet testine bağlı bir vicdani ret hakkını düzenlemek için çalışma başlatılacaktır.”[2]
Koalisyonu oluşturan partilerden Cumhuriyetçi Türk Partisinin seçim bildirgesinin 117’nci sayfasında vicdani ret hakkının düzenlenmesinden bahsedilmektedir.[3] Halkın Partisinin seçim manifestosunda “Sivilleşme” alt başlığı altında şöyle denmektedir:
“Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihatlarında somutlaşan haliyle iyi tanımlanmış, istismara açık olmayacak bir vicdani ret hakkını ülkemizde de hayata geçireceğiz. Bu bağlamda herhangi bir Anayasa değişikliği gerekmeksizin askerlik hizmeti yerine dünyanın birçok ülkesinde yerleşmiş uygulama örnek alınarak ölçülü ve alternatif nitelikte bir kamu hizmeti yükümlülüğünü hayata geçirme kararlılığındayız.”[4]
Koalisyonun diğer partileri de aynı yönde sözler vermiştir. Toplumcu Demokrasi Partisinin Katılım Vizyonu Kitabı, otuzuncu sayfasında “TDP, askerlik yasasında, vicdani reddin bir hak olarak ülkede uygulanmasına yönelik hukuksal altyapının oluşturulmasını da içerecek değişiklikler yapacaktır. Buna göre bireylerin vatani ödevini kamusal alanda yapma süreleri caydırıcı olmayacak şekilde yasa yeniden düzenlenecek ve vicdani ret, vatani ödevle ilgili yasalara dahil olacaktır” ifadelerine yer vermektedir.[5]
Demokrat Parti ise seçim manifestosunun “Demokrasi Paketi” bölümünde vicdani ret hakkına, “Demokrat Parti Vicdani ret hakkını, önerdiğimiz yeni Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi Tasdik Yasası bağlamında ve 7 Temmuz 2011 tarihli Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararı doğrultusunda tanımalı ve bu hakkın verilmesi için gerekli yasal düzenlemenin yapılmasına destek vermelidir.” Sözleriyle değinmiştir.[6]
Tüm bu partiler seçim öncesi vicdani ret hakkına destek verirken düzenlemelerin neden yapılmadığı kafa karıştırıcıdır. Hükûmet Sözcüsü, Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Kudret Özersay 8 Ekim 2018 tarihli açıklamasında Başsavcılıktan görüş alındığını, bir taslağın hazırlandığını ve bundan sonra siyasi bir kararın üretilmesi gerektiğini söylemişti.[7] Ancak Sayın Özersay, 17 Aralık 2018 tarihli mülakatında savcılığın görüşünün böyle bir düzenlemenin anayasal sıkıntılar doğuracağı yönünde olduğunu söyledi.[8]
Burada ciddi bir hata vardır. Anayasa Mahkemesinin 256/2011 sayılı KKTC Başsavcısı ile Sanık Murat Kanatlı arasındaki davaya istinaden aldığı 13/2011 sayılı kararında “Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesinin ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin önerdiği gibi, askeri hizmet yerine sivil kamu hizmeti yapılmasına olanak tanıyan bir düzenlemeye iç hukukta yer verilmesi, tamamı ile yasa koyucunun, yani yasama organının değerlendirme ve takdirindedir; bu noktada ‘yurt ödevini’ silahlı kuvvetlerle ilişkilendiren Anayasa’nın 74. maddesi de dikkate alınmalıdır.” denmiştir.[9]
Anayasa Mahkemesinin aldığı karar esastır. Başsavcılık, Anayasa Mahkemesinin kararının üzerine bir görüş belirtemez. Yürütme veya yasama kanadı üyeleri de anayasal konularda Anayasa Mahkemesinin kararlarını yok sayamaz.
Bu görüşlere dayanarak ivedilikle vicdani ret hakkını düzenleyen bir yasa yapılmalıdır. Hatta eğer zorunlu askerlik kaldırılamıyorsa sadece vicdani ret ile ilgili değil, topyekûn askerlik ve seferberliği düzenleyen yasaların değiştirilmesi gerekmektedir. “Eşcinselliğin askerlik yapmaya engel teşkil ediyor sayılması” gibi çağ dışı bir uygulamanın sona erdirilmesi gerekmektedir. “Yurttaşlık ödevini” sağlık sorunları nedeniyle ile askerlik yoluyla yapamayan bireylerin Anayasa’nın 8. maddesinde yer alan eşitlik ilkesi uyarınca durumları elverdikçe kamu hizmeti yapabilmesinin önü açılması gerekmektedir.
Unutulmamalıdır ki vicdani ret bir insan hakkıdır, hükûmetin verdiği sözleri tutamaması ve yasamanın bu insan hakkını koruma adına adım atamaması sebebiyle Halil Karapaşaoğlu askerî mahkemede yargılanmaktadır. Bir an önce gereğinin yapılması gerekmektedir.
Referanslar:
[1] https://en.oxforddictionaries.com/definition/conscientious_objector
[2] https://www.havadiskibris.com/iste-4lu-koalisyonun-hukumet-programi/
[3] https://cumhuriyetciturkpartisi.com/2018/bildirge/#p=119
[4] https://www.halkinpartisi.biz/secim-manifestosu/
[5] http://www.tdpkibris.org/wp-content/uploads/2017/12/TDP_KatilimVizyonuKitabi.pdf
[6] http://www.kktcdemokratparti.com/manifesto-2018/#1513032527139-276c4614-593d
[8] http://www.yeniduzen.com/tc-ile-mali-iliski-daha-fazla-gecikmemeli-109918h.htm
[9] http://www.mahkemeler.net/cgi-bin/kararindir.aspx?cnt=3645
Fotoğraf için tıklayınız.