Fikirlerimize Ambargo

“Düşünüyorum, öyleyse varım.” – René Descartes

 

Düşündüklerimizi kelimelerle ifade edebilmek bir sanattır ve insanlara özel bir yetenektir. Biz Kıbrıs’ta düşüncelerimizi söylemiyoruz. Bazılarımız o cesareti kendimizde bulamıyoruz, bazılarımız başkalarının düşüncelerinden korkuyoruz.

 

Dünyanın birçok yerinde girişimcilik giderek artıyor. Peki ya Kuzey Kıbrıs? Ambargo mu sorun? Kuzey Kıbrıs’ta bir şeyler başarmak yeterince iyi değil mi sizin için?

 

Biz insan ırkı, düşündüğümüz kadar varız. Düşündüğümüz için diğer hayvanlardan farklıyız. Düşündüğümüz için diğer insanlardan farklıyız. Düşüncelerimizi dile getirdiğimiz kadar saygınız. Farklılıklarımız bizi özel kılar da, farklılıklarımız zaten düşünce şeklimizden kaynaklanır. Eğer düşüncelerimizi söylemeyeceksek neden düşünüyoruz ki? Bırakın beğenmesinler, katılmasınlar. Tartışın, fikir alışverişi yapın, fikirlerini değiştirin, fikirlerinizi değiştirin; ama her zaman düşünün ve dile getirin. Çünkü herkesin düşüncesi, herkesin fikri çok önemlidir ve söylenmemek için fazla kıymetlidir.

 

Kuzey Kıbrıs nüfus olarak çok küçük olduğundan, gençlerimiz çekinmeye ve düşüncelerini saklamaya çok müsait. Dışlanmamak için, insanlar olabildiğince yakın olduğu çevre arasında çoğunluğun doğru bulduğu düşünceleri takip ediyor. Yeni fikirler üretmiyor, üretiyorsa da dile getirmiyor. Saklıyor. Peki saklamasak ne olur? Tabii ki insanlar sizin fikrinizi değersiz bulabilir ve tabii ki konuştukça haksız olduğunuzu fark edebilirsiniz. Ama bir de bardağın dolu tarafına bakalım: Fikriniz size değersiz gibi görünse de dışa vurduğunuzda çok büyük katkılar sağlayabilirsiniz. Tartışmaya yeni bir bakış açısı getirebilirsiniz, yeni fikirlere ışık olabilirsiniz, başkalarını konuşmaya itebilir ve hatta başkalarının desteğini alabilirsiniz.

 

Jordan Peterson, Harvard Üniversitesinde yaptığı konuşmasında (video dili maalesef İngilizce) düşünmenin, konuşmanın ve okumanın önemini vurguluyor. Üniversite öğrencilerine yönelik olmasına rağmen kesinlikle ne yaşta, ne durumda olursanız olun, dinlemeniz gereken bir konuşma olduğu kanaatindeyim. En çarpıcı sözü ise fikrimce 5:48’de geliyor: “Bence siz ve halkınız için en iyi şey, alabileceğiniz en iyi eğitimi almanız ve ifade etme sanatınızı çok yükseğe çıkarmanızdır.” 

 

Kendinizi yedi milyar insan arasında bir toz tanesi gibi hissedebilirsiniz, ama sizin tanıdığınız binden fazla insan, onların tanıdıkları binden fazla insan ve onların tanıdıkları, sizi milyonlarca insandan bir ya da iki insan uzakta kılar. Sizin bir yerde söylediğiniz fikirler, başka bir ortamda geliştirilebilir, başka insanların bakış açısıyla dünyanın hiç beklenmedik bir yerinden mükemmel bir fikir olarak çıkabilir ve bu birey olarak değil insan ırkı olarak gelişmemizi sağlayabilir. Çok mu iyimser düşünüyorum? Peki kaç defa bir insan konuşurken fikirlerini beğenip başkalarıyla bu fikri konuştun? Peki kaç defa biri sana başka birinin söylediği bir fikri söyledi ve sen de başka tanıdıklarınla bu fikir üstüne kafa yordun? Kaç defa yeni çıkmış bir fikri, şirketi, buluşu duyup “Vay be bunu ben da düşündüydüm vallahi.” dedin? İnsanlar olarak düşündüğümüzden daha bağlıyız.

 

İnsanlar düşüncelerini dışa vurmasa, şu an ne durumda olurduk bir düşünün. Nasıl ilerleyebiliriz fikir tartışmadan, keşif yapmadan? Mesela Facebook nasıl gelişeceğini düşünürken, beğenme butonu fikri bir çalışan olan Justin Rosenstein’dan geldi. Justin de “Aman şimdi bunu söylersam Mark ne der? Çok saçma bulmasın fikrimi şimdi.” diye düşünse şimdi belki de Facebook bugünkünün yarısı kadar bile popüler olmazdı. Mesela Görkem Çavlı, bizden biri. İngiltere’de öğretmenlik yaparken, ek olarak site de açıp oradan da notlar vermeye başladı. Sonrasında İngiltere’de eski sınav kağıtlarının ne kadar zor bulunduğunu fark edip, şu anda GCSE ve A Level sınavlarına hazırlanan ve öğreten neredeyse herkesin bildiği ve kullandığı site olan physicsandmathstutor.com sitesini kurdu ve site giderek gelişiyor. Üniversite başvurularından tutun iş başvurularında gereken sayısal muhakeme testine kadar birçok konuda yardım alabileceğiniz bir site hâline geldi. Ambargo falan dinlemeden çalışmış ve başarılı olmuş bir yurttaşımız. Bu insanlar üstün insanlar mı? Sizden, benden farkları ne?

 

Görkem Çavlı ile iletişime geçip ona birkaç soru sordum, cevaplamasını istedim. Kırmadı cevapladı sağ olsun. Kıbrıs’ta neden bu tarz fikirlerimizi dışa vuramama, şirket kurmaya korkma tarzı fikirlerimiz olduğu konusunda, yeterince düşüncelerimizi dışa vuracak platform olmamasından söz etti, haklı da. Dışa vurulan fikirlere teşvik eksikliği ve hatta bazen aksinin önerilmesi çok büyük bir neden dedi. Şirket veya işletme kurma sorununu da, ortak görüşümüz ve fikrimce aşikâr olan, bir yere girme, hayat garantisi zihniyetinin sonucu olarak gördüğünü belirtti. “Aslında şaşırmamak gerek, yıllar boyu nüfusun önemli bir kısmı devlette çok iyi şartlarda çalışma imkânı buldu. Buna alıştıktan sonra beklentilerin değişmesi kolay olmaz.” diye de ekledi.

 

İnternetin birçok konuda imkân tanıdığını belirten Çavlı, “İnternetin iki yönden önemi var. Birincisi, PMT’ye özel düşünürsek, internet hem bu işin var olması için bir alan yarattı hem de coğrafi sınırların önemini azalttı, sitenin birçok ülkeden kullanıcısı var. İkincisi ise internetin sonsuz bir bilgi kaynağı olması. Bir girişimci için bu çok önemli. PMT için kendimi geliştirmem gereken birçok alanda bu şekilde bilgiye ulaştım.” diye ekledi.

 

Kıbrıslı Türk bir birey olarak yaptığı öğretmenlik yani “garanti iş”ini bırakıp, eline geçen fırsatı fark edip, bütün baskılara ve verilen akıllara rağmen tüm vaktini physicsandmathstutor.com’a adaması, kesinlikle takdir edilmesi gereken bir davranıştır. Bu gösteriyor ki sizin kendinizi geliştirmeniz için, korkmanız gereken hiçbir şey yok. Her sorunuzun, sorununuzun cevabı birçok kaynaktan bulunabilir. Siz ayaklandıkça, fikirlerinizi belirtip o doğrultuda ilerledikçe, verilen fırsatları tepmedikçe, her şeyi başarabilirsiniz.

 

Önemli olan iş kurmamız, bir şeyler bulmamız değil. Önemli olan kendimizi geliştirebilmemiz. Hayat amacımız nedir ki zaten? Kendimizi geliştirmek, başkalarını geliştirmek, hayatlara dokunmak. Bunlar değil midir? Okuyun ki gelişin. Düşünün, ki var olabilesiniz. Söyleyin ki fikirleriniz var olsun.

 


 

Fotoğraf için tıklayınız.

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir