Bir Kavşağın Zıt Yolları: Singapur ve Kıbrıs

“’Güçücük’ Kıbrıs dokuz binlik kilometrekaresini dayanamayıp ayırırken, Singapur sığamadığı yedi yüz kilometrekare ile nasıl bugüne geldi?”

 

Yaklaşık bir ay önce kaleme aldığım yazımın merak ettiği bir konu.

 

“Kıbrıs’ın Singapur’dan farkı ne?”

 

Bu soruyu keşfe çıkalım artık.

 

***

 

Nereden başlamalı? Nasıl yaklaşmalı? Karşılaştırarak mı ilerleyeyim, yoksa ayrı ayrı mı inceleyelim? Ne kadar derin olsun? Hangi açılardan baksın? Peki ya yazının üslubu?

 

Her yazıya başlamadan, kafama doluşan bu sorular ile başladım düşünmeye. Titizlik ile anlatmak istediğim bir konuyu “titiz” olmak namına erteletmek kaçınılmaz oldu. Şimdi oturup yazmaya başlayınca ise başlamam gereken ilk noktanın elbette hikâyeyi anlatmak olduğunu anladım. Ayrı ayrı veya karşılaştırarak değil, doğrudan öyküye başlayarak.

 

Bu Singapur’un hikâyesi. Kısa bir giriş yapalım.

 

***

 

Sene 1963. İngiliz sömürgesi olan Singapur, Malezya Federasyonu’na katılmaya hazırlanır. Katılıma, “referandum” sonucu ile karar alınmasına rağmen, ortak bir görüş yoktur. Hükûmetteki People’s Action Party (PAP) ve bu partiden kopup gelişen solcu parti Barisan Sosialis (BS) bu anlaşmazlığın merkezinde bulunan iki aktördür. PAP, elle tutulur tek muhalefet olan Barisan’ı bertaraf etmek için sıkı şekilde komünizm karşıtı olan Malezya hükûmeti ile üstü kapalı bir uzlaşıya varır. Bu uzlaşının özü Singapur’un federasyona girmemesi durumunda, PAP’nin iktidardan düşmesi hâlinde zaten popüler olan Barisan’ın hükûmet kurup Malezya’ya bir nevi “Küba” görevi görmesini engellemektir.

 

Nitekim bu stratejiye gerek kalmadan Singapur’daki solcu varlık PAP tarafından, agresif yöntemlerle, zaten kuvvetini yitirtilir. Ancak, yine de PAP Malezya ile birliği tamamlamakta kararlıydı. Sebep? Belki emniyet, belki hırs. Belki “birleşmekten” çok “bağımsız olmak”tı asıl hedef. Öyle veya böyle, birleşme tamamlandı. Tamamlanmasından daha mucizevi olan nokta ise yirmi üç ay boyunca “bir” kalmalarıydı. Bu sürenin sonunda zaten topal başlayan evlilik, yürüyemeyeceğini fark eder.

 

***

 

Bu mevzubahis yirmi üç ay tamamen siyasi yüzleşmeler, manevralar ve biraz daha yüzleşmeler ile doldu; nihayetinde bardağın taşması ile son buldu. Bu siyasi dramın başlama sebebi yine soru işareti, ancak arkasında PAP’nin olduğunu duymak şaşırtıcı olmamalı. Etnik kökeni Çinli olan, İngiliz eğitimi almış bireylerin üst kademeyi oluşturduğu PAP, federasyon siyasetine hükûmet ortağı olarak devam etmeye kararlıydı. Bunun namına Singapur’un katılımı ile toplam nüfusun yüzde kırkının üstüne çıkan Çinli nüfusunu bahane ederek PAP olası bir “toplumsal ayrışma”yı önlemek için Malay ağırlıklı olan federasyon hükûmetinin dengeli temsil edilmesi için kendilerini de içermesi gerektiğini şiddetle vurgulamaya başladı.

 

Bu vurgu ne Malaylar, ne de Singapur bölgesi dışındaki Çinliler tarafından hoşnutlukla karşılandı. Öyle bir raddeye geldi ki, bu vurgunun şiddeti tam ters bir etki ile gözle görülür olmayan bir “sıkıntıyı”, söylemi ile tetiklemiş oldu. Günlerce Malaylar ve Çinliler arasında kavgalar yaşandı. Bu kavgalar sonucu 1965’te Malezya Başbakanı Tunku Abdul Rahman bir Pazartesi günü Parlamento’da Singapur’un federasyondan kovulduğunu açıkladı.

 

9 Ağustos 1965 itibarıyla Singapur, 581,5 kilometrekare alan, çok toplumlu nüfus yapısı, zayıf ekonomisi ve terk edilmenin yarattığı âcizlik hissiyatı ile hayatına “bağımsız” bir devlet olarak başladı.

 

***

 

Bu “âcizlik” duygusu birçok kişi tarafından, PAP siyasilerinin kendileri dâhil, Singapur’un ayrılıktan sonra girdiği gelişim sürecinin dümeni olduğunu savunur. Her an düşman tarafından pusuya düşme ihtimali, her an biraz daha büyük bir balık tarafından yenme ihtimali. Stratejik konumu dışında hiçbir doğal kaynağa sahip olmayan bu mikro devletin nasıl geliştiğini başka yazılarda inceleyeceğiz.

 

Enteresan bir konu ise birleşme sürecine yoğunlaşan Singapur ve PAP, aynı zamanda, farklı bir adada, ayrılık sürecine başlandığını biliyor muydu?

 


 

Buraya kadar gelişen olay örgüsü T. J. S. George’un Lee Kuan Yew’s Singapore kitabından ilham alınarak yazılmıştır. Bağımsızlık ve ayrılık sonrası Singapur’un gelişimi ilerleyen yazılarda ele alınacak.

 

Fotoğrafta PAP’nin Kurucu Genel Sekreteri ve Singapur’un “Babası” olarak anılan Lee Kuan Yew, 60’larda seçim çalışması yaparken çekildi.

 

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir