Bazen Doğru Bazen Yanlış: Bir Albüm İncelemesi

“Güne kahveyle başladım

Ağzım kuru, zihnim açık

Beyaz camda görüntüler

Hepsi o kadar dürüst ki”

 

mor ve ötesi’nin üçüncü albümü, 2001 yapımı Gül Kendine bu sözlerle başlıyor. Belki de üyelerinin tam bizim yaşlarımızda olmasından olsa gerek bana en çok dokunan, en çok şey hissettiren albümüdür mor ve ötesi’nin. Harun Tekin Boğaziçi Üniversitesinde felsefe lisansını yeni bitirmiş, Kerem Kabadayı ise mimarlık tarihi yüksek lisansına yeni başlamıştır. Kerem Özyeğen, Girne Amerikan Üniversitesinde aldığı uluslararası ilişkiler eğitimini -okulun “naylon üniversite” olduğu gerekçesiyle- bırakmış; Burak Güven ise devlet konservatuarı eğitimini bir sene önce bitirmiştir.

 

Belki de “Bir Derdim Var”, “Oyunbozan”, “Araf”, “Deli”, “Cambaz” gibi şu anda herkesin ezbere bildiği onlarca şarkının tek dizesi bile yazılmamış, mor ve ötesi kitlelere yayılmamıştır. Ama mor ve ötesi, hiç olmadığı kadar mor ve ötesi’dir.

 

“mor ve ötesi’nin en iyi albümü” nedir bulmak imkânsıza yakındır ama benim için en özel albümü budur. Tüm şarkıların bir kimliği vardır, albümün bir kimliği vardır. En yorgun hissettiğiniz zamanda, sadece kafanızı dağıtmak için sürdüğünüz arabanın sisteminden gelen ve sizi anlayan bir albümdür. Benim için sadece bir albüm değildir, bir arkadaştır.

 

3 ay önce ilk kez bir albüm incelemesi yapmıştım. Bir ayı yakın bir süredir ertelediğim ikinci inceleme, Gül Kendine.

 

Daha Mutlu Olamam

Sizi bilemem de ben çok demişimdir “daha mutlu olamam” diye, her seferinde de olmuşumdur. Aslında bu şarkı mutlu bir şarkı değil, “daha mutlu olamam” hissi de mutlu bir his değil. Bir bıkkınlık hissi, boş vermişlik hissi, “artık küçük şeyler bana yeter” hissi. Büyük beklentileri bırakan birinin olduğu hâlden daha mutlu olamayacağını fark edişi. Belki de bir trajedi. Oluruz, daha mutlu oluruz.

 

Albümün ilk şarkısı “Daha Mutlu Olamam”, hareketli tempoda yazılmış ama oldukça hüzünlü olan bir şarkı. Harun Tekin’in “boş vermiş” vokaliyle başlar, Kerem Kabadayı’nın davuluyla yükselir, Burak Güven’in geri vokaller ile coşar, Kerem Özyeğen’in harika gitar solosuyla tepeye çıkar. Daha da mutlu olamayacağınıza ikna ederek biter.

 

Not: Bir basgitarist olarak şarkının sonundaki mükemmel bas dizilimi için Burak Güven’e 18 yıl sonra ayrıca teşekkür etmek borcumdur.

 

“Durdum, sustum, gülümsedim

Gözümü açtım, ben değiştim

Kızdınız, siz haklıydınız

Artık size gerek yok”

 

 

Doğru Yanlış

“Bazen doğru bazen yanlış

Aslında her şey anlamsız

Eğlen zıpla coş düşünme

Açlık yok ki hiçbir yerde

 

Bazen doğru bazen yanlış

Kim demiş ülkem geri kalmış

Eğlen zıpla coş düşünme

Düşünme dur”

 

Bu sözlerin üzerine söylemek istediğim bir şey yok. Eğlenmek, zıplamak, coşmak sorun değil ama arada düşünün. Lütfen, düşünün…

 

“Bazen doğru bazen yanlış

Kim demiş ülkem geri kalmış”

 

 

Gül Kendine

Hepimiz hayatımızın çeşitli dönemlerinde zorluklar yaşarız. Bazen, bazı şeyler üst üste gelir. Bazen yorulur, kendimizi güçsüz görürüz. Çevremde -bu yazıyı okuyacak olan- bazı arkadaşlarım vardır, güzel insandırlar, yorulurlar. Üstlerine olması gerekenlerden fazla yük biner. Güçlüdürler, hallederler. Bu şarkı onlara gitsin.

 

“Aslında bütün resim güzeldir

Sadece hatırlaman gerek

Gül kendine

Bak ne kadar güzelsin

Gül kendine

Dünya kadar güzelsin

Aslında dünya sensin”

 

 

Hayat

Malihülya nedir bilir misiniz? Belirli bir neden olmadan çöküntü durumuna girmek, çevreden gelen uyarılara kapanmak demek. Melankoli demek. “Hayat”, tam olarak bu duyguya sürüklüyor insanı. Şarkının başlı başına kendine ait bir hissi var. Evet, biz insanlar birtakım planlar yaparız. Evet, bazen her şey çok iyiye gider deriz. Bir noktada hayat karşımıza bir şeyler çıkarır ve artık hiçbir şey iyiye gitmez.

 

Bu şarkının kendisinin uyandırdığı bir his aynı zamanda bu. Hayatımda her şeyin en azından kendime göre yoluna gittiğine inandığım bir noktada dinlediğimde bile beni malihülyalara iten, aslında her an her şeyin olabileceği gerçeğiyle yüzleştiren bir şarkı.

 

“Ve hayat her şey yolundayken dur dedi artık

Ve hayat herkes evindeyken dur dedi artık

Ve hayat ki canına tak etmişti sus dedi artık

Ve hayat”

 

 

Hep Aynı

“Ben kimim, nerdeyim

Çok tuhaf bir yerdeyim

İçimde çok büyük bir şeyler var”

 

Hayat size de çok hızlı gelmez mi bazen? Bir saniyeliğine durup “neredeyim, kimim, nereye gidiyorum” gibi sorular sormak istemez misiniz? Ben sorarım. Gerçekten beş sene önceki kendime şu an nerede olduğumu söylemek garip olurdu. Ne okuduğumu da.

 

Ama bazı şeyler hep aynı. 15 yaşındaki dertlerim de bugünkülerle hep aynı. Bana söylenen sözler de bugünkülerle hep aynı. Olsun, içimde çok büyük bir şeyler var.

 

Diğer hiçbir şarkı ile aynı olmayan bir şarkı “Hep Aynı”. Ne denmek istediğini anlamak zor değil. Harun Tekin’in müthiş vokali ile Burak Güven’in arka vokalleri bize hikâyenin bütününü anlatıyor. Kerem Kabadayı davula ağız ve dil veriyor, konuşturuyor.

 

 

Eksik

Ne kadar mutlu söylüyor:

“Sanki bir şeyler eksik hayatında

Dur ve dinlen n’olursun ah bir defa

Yerinde olsaydım beni dinlerdim

Ama sen duymadın”

 

Duymadık mor ve ötesi Abiler, duyan var mı? Bir şeyler hepimizin hayatında eksik. Bana da arkadaşlarımın tek ağızdan yegâne telkini, o eksiklerin tek bir tanesini doldurmak. Dinlen(e)memek ise bir tercih değil, üzgünüm.

 

Bir de o yavaş yavaş yerleştirip şarkının sonunda serbest bıraktığınız melodiyi zihnimizden nasıl çıkarıyoruz? Bir yol gösterirseniz çok mutlu olurum. Dinlemeye doyamadığım, mükemmel bir şarkı.

 

 

Orda Durma

Bu şarkının kayıt hikâyesi çok mühim. Bir yol tabelası “her nasılsa” grubun enstrümanları arasına karışıyor, bu şarkı kaydedilirken de çatal, bıçak ve kepçe ile vurulmak suretiyle kaydedilip şarkıya ekleniyor. 3:40’tan itibaren (enstrüman olarak) tabela çalan Harun Tekin ve Kerem Kabadayı’yı dinleyebilirsiniz.

 

2016 Haziran’ı, ehliyeti alalı bir ay filan olmuş. Lise son, A Level sınavlarımın içi. Evde oturup çalışmam gerekiyor ama ben “bir dolaşıp kafamı dağıtma” bahanesiyle arabayı alıyorum, meclis önüne gidiyorum. Reddediyoruz dönemi. Sonrası malum, Dereboyu’nda en apolitik arkadaşlarım dâhil binler yürüyor. Kıbrıslı Türk gençliğin gücünü görüyoruz, görüyorlar. Bu şarkı bize gelsin.

 

“Çünkü sen, eğer istersen

Her şeyi kurtarırsın

Orda durma, durup beklersen

Hiçbir şey olmaz”

 

Durmuyoruz. Durmayacağız.

 

 

Gece

Sekizinci şarkı “Gece”, belki de albümün en iyi şarkısı. Hatta mor ve ötesi’nin en iyi şarkısı dahi olabilir. Bu şarkıyı yüzden fazla kez dinlemişimdir. Her seferinde, Harun Tekin her “yeter artık” dediğinde içime bir şey saplanıyor. Sebebi de vardır mutlaka.

 

Hepimiz istemediğimiz durumlarda bulmuşuzdur kendimizi hayatımızın bir noktasında. İlişkilerimizde, arkadaşlıklarımızda, iş hayatımızda… Bir noktadan sonra yetmiştir de “yeter artık” demenin gücünü içimizde bulamamışızdır.

 

“Yeter artık” diyebilmenin gücü aslında en çok tükendiğimiz noktada gelir. Karşınızdaki kişi ya da kişiler sizi bir noktaya kadar tüketir, sindirir ve artık bir noktada o gücü bulursunuz. “Yeter artık” dersiniz. Herhâlde hissedilebilecek en rahatlatıcı, en güçlü duygudur.

 

“Yeter artık

Hiçbir şey eskisi gibi değil

Yeter artık

Aslında sen hiç sevmedin”

 

 

Bazen

Korkusundan tir tir titrediğim bir hissi anlatan müthiş bir şarkı “Bazen”. Hayalleri uğruna koşmak, savaşmak, yorulmak, vazgeçmek ve bununla mutlu olmak. Korku filmi gibi. Çok uzak. Hep uzak.

 

İnsan bir şarkıdan korkar mı? Korkar.

 

“Çünkü ben kayboldum, geri dönmem imkânsız

Hem uzak hem hoyrat senin ülken

Çünkü ben kayboldum, geri dönmem imkânsız

Yine de mutluyum”

 

Şarkıda Kerem Kabadayı’ya ve Burak Güven’e parantez açmak lazım. Müthiş bir ikili…

 

 

Canlı Yayın

Geçtiğimiz ay çıkan Canlı Senfonik – Aya İrini konser albümünde buradan çalınan tek şarkı “Canlı Yayın”.

 

Eroin bağımlısı bir yazar, canlı yayına çıkar. “Böyle bir yol var” der, “yakında öleceğim” der. Sonrası altın vuruş. Kanat Güner’i tanır mısınız? Eroin Güncesi isimli kitabın yazarı Kanat Güner için bu şarkı. Harun Tekin o canlı yayını izledikten hemen sonra yazmış bu şarkıyı. Şarkıda kaybolup gitmemek elde değil, acıyı hissetmemek mümkün değil.

 

“Ve sizler ve onlar

Ve ötekiler hiç hissetmez mi

Canlı yayındaki yitmeyi”

 

 

Bir

“Yarım kalan bu düş bizim mi

Yoksa yiten ben miyim derken

Nerden geldin sen

Kaybeden ben miyim derken

Nerden geldin sen”

 

Bazen birileri, nereden geldiğini bilmediğiniz birileri çıkar karşınıza. Ve mutlu olursunuz.

 

“Bir”, albümün de jure son şarkısı. Yaylılarla başlıyor, bir futbol maçı gibi bitiş düdüğüyle son buluyor. Defa defa dinlenmesi gereken harikulade bir şarkı. Hayatınıza nereden geldiğini bilmediğiniz insanların gelmesi ve sizi mutlu etmesi dileğiyle yazıyı sonlandırmak isterdim ama maç burada bitmemiş, uzatmalar varmış diyor Burak Güven.

 

 

İyi

“Bir” şarkısının sayacı 12:04’ü gösterdiğinde bir gizli şarkı bize “bu albüm daha bitmedi” diyor, son dakika golü atıyor. Burak Güven’in seslendirdiği 1 dakika 38 saniyelik akustik şarkı “İyi” ile bitiyor albüm.

 

Damdan düşer gibi zihnimizin derinliklerine iniyor şarkının çıkışı, oradan da çıkmıyor…

 

“Hayatım, aşkım, kaçışım

Gülüyorum ben orada

Güzel bir hareket çekmişim dünyaya

İyi gözüküyorum, iyi

İyi bugün her şey

İyi”

 

 

Sonuç

Türk müzik tarihinin en önemli albümlerinden biri. Müzikal olarak neredeyse hiçbir şeyi değerlendirmedim bu albümde. Bu şarkılar benim için birer şiirden, hikâyeden oluşuyor. Sadece hissettiğim duyguları anlattım. Umarım size de tercüman olur bu şiirler, hikâyeler. Severseniz bir mesaj atın, konuşalım.

 

Güzel bir hareket çekin dünyaya, bugün her şey iyi.

 


 

Fotoğraf için tıklayınız.

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir