Ramazan Bayramı, oruç ayı olan ramazan ayının bitişini kutlamak amacı ile gerçekleşir. On bir ayın sultanı olarak da bilinen ramazan ayı sırasında İslam âlemi oruç tutarak sahip olduğu nimetlerin şükrünü icra eder ve değerini daha çok anlama fırsatı bulur. Bu ay içerisinde organize edilen iftar buluşmaları, toplumsal dayanışma ve paylaşımın hissedildiği önemli etkinliklerdendir.
Bu yazıyı hazırlarken yapmış olduğum kısa bir araştırma sonucunda, Kıbrıs’ta yaşanan eski ramazan günleri hakkında bir yazı ile karşılaştım. Öyle görünüyor ki 19. yüzyıl sonlarında ramazan ayı, bugün olduğundan daha çok toplum hayatını etkileyen bir meseleydi.
“Eski Ramazan’a on bir ayın sultanı derlerdi. Hakları da yok değildi. Çünkü mübarek ayın gelişiyle, dede külahı kelle şekerleri, mis kokulu Anadolu ve Halep yağları, can çekici beyaz, sarı ve gül renkli İstanbul güllaçları, bal biteğini andıran ekmek kadayıfları, iştah açan Kayseri pastırma ve sucukları, tabiatın kokularını taşıyan salatalıkları, yağı çalınmamış Baf kaymakları, rahmetli Rüzgâr Usta’nın mezdeki kokulu meşhur çörekleri ve daha hatırlayamadığımız bin çeşit gıda maddeleriyle çarşı donanır ve hakikaten ramazan on bir ayın sultanı olduğunu belli ederdi…”
O günlerden bugünlere kalan en somut şey, ramazanın gelişiyle Lefkoşa’nın dört bir yanına yayılan çörek stantlarıdır. Ne mutlu ki, geçtiğimiz beş sene içerisinde, Hüseyin Minnoş çörekleri ile bu kadim geleneği devam ettirenlerden olmak son derece keyifle icra ettiğim bir iş oldu.
Unutulmayanlar: Çocukluğumuzun bayramları
Bereket mevsimi olan ramazan ayı sonrasında ulaştığımız Ramazan Bayramı elbette herkesin bayramıdır, ancak genellikle çocuklar için daha sevinçli günlerdir böylesi zamanlar.
Çocukluğumuzun bayramları deyince aklımıza gelen en önemli üç şeyi sayacak olursak, bunlar bayramlık elbiseler, şekerler ve elbette bayram harçlıkları olur herhâlde. Elbette, tüm hazırlıklar tamamlandıktan sonra, yatmadan önce arife suyu ile yıkanmak da ihmal edilmezdi.
Barış Manço’nun güzel sesinden bildiğimiz “Bugün Bayram” (Erken Kalkın Çocuklar) şarkısına karışan telaşlı bir sabah ile başlar Ramazan Bayramı. Erken kalkılır, ailecek kahvaltı edilir daha sonra bayramlıklar giyilir ve aile büyüklerini ziyarete gidilir. Büyüklerin ellerini öpen küçükler, bayram harçlıklarını sevinçle alır, daha sonra yeğenlerle kimin daha çok para topladığı tartışmaları arasında, harcama planları yaparlardı.
Her nedendir bilinmez, bayramların heyecanı büyüdükçe azalır çoğumuz için. Oysa bayram, her yaşta güzeldir. Çünkü, günlük hayatın hızında kaçırdığımız insan ilişkilerini yeniden yakalamamıza ve paylaşımda bulunmamıza imkân tanır. Bayram bir gülümsemeyi ve bazen de bir kadayıfı paylaşmaktır.
Modern yaşamın getirdiği stres ve yoğun çalışma temposu ile bir tatil fırsatı olarak görülmeye başlanan bayramlar artık eski tadını vermiyor diyenler olabilir. Ancak unutmayalım ki, bayramların nasıl olacağı bizim elimizde. O yüzden, gelin bu bayram bir değişiklik yaparak sevdiklerimizi hatırlayalım, büyüklerimizi ziyaret edelim ve küçüklerimizi sevindirelim. Her bayram bunu yapıyorsak, yapmaya devam edelim.
Herkese iyi bayramlar dilerim,
Sevgiyle kalın.
Referanslar:
Yankı Gazetesi, “Eski Ramazanlar”, 20 Ağustos 1945, Sayı:34’den naklen An, Ahmet, Kıbrıs’ın Yetiştirdiği Değerler, Akçağ Yayınları, 2002, Ankara, S:16
Özgener, Nurperi, Yaşayamadığımız Eski Ramazanlar, Yenidüzen, 2013