Din ve Demokrasi

Din. Sözlük tanımıyla: “İnsanların doğaüstü güçlere, kutsal saydıkları türlü varlıklara, tanrılara ya da Tanrı’ya inanma, tapınma biçiminde katıldıkları gizemsel olgu.”[1]

 

Genellikle din deyince insanların akla ilk gelen; doğaüstü bir varlık, bu varlığın buyurduğu gelenek ve kanunlara uyan bir topluluk gelir. Benim aklıma demokrasi geliyor.

 

Din, uzun yıllardır politikacıların oy toplamak için kullandığı bir araç. Dünyanın her yanında politikacılar, dinî inancı yüksek olan topluluklara hitap etmek için binbir türlü oyun oynuyor. Hindistan Başbakanı Modi’nin seçimler yaklaştığında keşiş kıyafetleri giymesi gibi, Trump’ın 2016 seçimlerine doğru bütün kilise ibadetlerine katılması gibi… Din, artık bir inançtan çıkıyor, politik bir stratejiye dönüşüyor. Kuzey Kıbrıs’ta buna rastlamıyoruz ama Türkiye’de Refah, İslam Demokrasi ve benzeri partilerin varlığını biliyoruz. AK Parti’nin böylece iktidara geldiğinin de pekâlâ farkındayız.

 

Peki din politikada etkisini ne zaman gösterir? Orta Doğu ve günümüz Türkiye’sine bakalım. Seküler devletler, dinî politikacılar vasıtasıyla yerini muhafazakâr devletlere bırakıyor, toplumun yapısı da böylece değişiyor. Devletin öncelikleri, halkın dine bakış açısı farklılaşıyor. Özellikle devlet ‘’din polisliği’’ yapmaya başladığında ise karşınızda tamamen farklı bir ülke buluyorsunuz. Ya demokrasi? İran, Filistin, şimdilerde ise Türkiye, demokratik özelliklerini kaybetmiş veya kaybediyor olan ülkelerin sadece birkaçı. Demokrasi, insanların özgürce seçim yapabildiği, haklarının eşit olduğu bir sistem olarak tanımlanıyor. Kökeni Yunanistan’dan geliyor, hatta modern demokrasiyi bazen Greko-Romen demokrasi olarak da bulabilirsiniz. Greko-Romen demokrasi diyor ki, bir ülkenin her vatandaşı eşit haklara sahiptir. Devlet, vatandaşına karşı sorumludur. Devlet, insanına eşit davranmakla ve onu korumakla yükümlüdür. Koltuktaki kişi sadece semboliktir ve halk tarafından seçilir.

 

Bir devlet yapısına din karıştırdığınız anda (bir ülkeyi Müslüman, Hristiyan, Hindu olarak tanımlamak gibi), o ülkenin din ile yönetildiğini söylüyorsunuz. Dinî kitap ne buyurduysa, ülke olarak ona uyuyorsunuz. Misal, kadınlar ve erkekler eşit değil mi? Olmasın! Dinimiz öyle diyor. Kürtaj can almak mı? Evet! Din öyle buyuruyor. Tabii bunlar sadece örnekler.

 

Din kötüdür demiyorum tabii. ‘’Her din aynıdır.’’ demek de değil amacım. Sadece devletin ve yönetenlerin dinî değerlere saygı gösterip, dinden ayrı çalışmasıdır umudum. Laik kalmasıdır. Böylece halk günümüz Türkiye’sindeki gibi dinî baskılara maruz kalmaz, günümüz İran’ına dönüşmez.

 


 

Referanslar

[1] https://www.google.com.tr/search?q=din+nedir&oq=din+nedir&aqs=chrome..69i57j69i65j69i60j69i61l2.2017j0j7&sourceid=chrome&ie=UTF-8

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir