Yavaş yavaş serinlemeye başlayan bir Lefkoşa akşamında yürümeye başlamıştım. Yiğitler Burcu’ndan başlayarak Lokmacı’ya, oradan da Bandabuliya’ya doğru bir rota çizdim kendime. Yürürken, geçen zamanı ve hayatımda değişen şeyleri aklımdan geçiriyorum.
“Aynı nehirde iki defa yıkanılmaz.” sözünün sahibi olan Herakleitos’un ne kadar da haklı olduğunu anlıyorum tanıdık sokaklardan farklı duygular ve düşüncelerle geçerken. Zamanın geçmesiyle birlikte düşüncelerimiz, ihtiyaçlarımız, fikirlerimiz ve daha birçok şey değişiyor. Biz aynı kalsak bile çevremiz aynı kalmıyor. Ya yaşadığımız şehir büyüyerek bir değişime uğruyor ya da aile büyüklerimiz yaşlanıyor mesela. Veya en yakın arkadaşlarımızla olan ilişkilerimiz değişiyor. Beraber dönüşüp, yeni koşullara ayak uydurabilirsek, o arkadaşlarımız hayatımızda kalmaya devam ediyor, ayak uyduramazsak yollarımız ayrılıyor. Doğal olarak, değişen her bir durum farklı bir davranış biçimi gerektirdiği için de hayat hiç bitmeyen bir öğrenim yolculuğu olarak kalmaya devam ediyor.
Sadece bireyler için geçerli değil elbette değişimin kaçınılmaz oluşu…
Şirketler, şehirler, siyaset, milletler için de geçerli…
Sadede gelmek gerekirse, hayatın her alanında geçerli olan bir olgudur değişim dediğimiz mesele. Yeniliklere, dönüşümlere ayak uydurabilenler yoluna devam eder, ayak uyduramayanlar mazide kalır. Bu hep böyle olmuştur.
Peki bu değişim bir anda mı oluyor? Aniden mi büyüyoruz, aniden mi iflas ediyor şirketler? Birdenbire mi bitiyor evlilikler?
Elbette hayır, çünkü değişim bir süreçtir. O yüzden sıklıkla kullanılır mesela “sonun başlangıcı” deyişi. Ya da bardağı taşıran son damla denir mesela. Daha başka mevzular için olayların olgunlaşması gerekir de denir. Vaziyet her ne olursa olsun, birdenbire olmaz değişim dedikleri.
Kuzey Kıbrıs: Hiçbir şey değişmese bile kesinlikle bir şeyler değişiyor.
Hiç şüphesiz, yukarıda saydığım örneklerden de görebileceğiniz üzere, değişim dediğimiz şey çok geniş bir kavram. Bu sebepten dolayı farklı durumlarda yaşanan değişimlere dair bir çok yazı yazabiliriz. Dolayısıyla, bu yazı için seçimimi siyasetten yana kullanmak istiyorum. “Gardaş nedir dediğin? Bu memlekette değişen bir şey yok.” diyenleriniz olabilir. Ancak bana göre mevcut durumu şöyle açıklayabiliriz: Hiçbir şey değişmese bile kesinlikle bir şeyler değişiyor. Ne demek istediğimi açıklamaya çalışayım.
Geçtiğimiz hafta gündeme oturan en önemli konulardan bir tanesi de Hüseyin Özgürgün’ün dokunulmazlığının kaldırılması isteminin incelenmesine yönelik bir meclis komitesi kurulması oldu. Yenidüzen’in haberine göre, Eski Başbakan, UBP milletvekili Hüseyin Özgürgün’ün aleyhindeki başsavcılık raporunda 43 ayrı davadan itham edilirken “haksız mal edinme” suçlaması detaylarıyla resmî belgeye yansıdı. Başsavcılık raporunda, Özgürgün’ün Türkiye İş Bankası hesabına 2015-2017 yılları arasında 2 milyon 773 bin 800 TL, 252 bin 525 dolar, 325 bin 825 sterlin, 242 bin euro yatırdığı, bu miktarların tümünün “haksız olarak edinildiğine” yönelik suçlamalar yer alıyor.
Bildiğiniz üzere, Özgürgün’ün banka hesap hareketleri geçtiğimiz genel seçimlerde yoğun gündem olmasına rağmen bu paraların kaynağı açıklanamamış, kamuoyu vicdanı yaralı kalmıştı. Bu meselenin, bir buçuk sene sonra dahi olsa dokunulmazlığın kaldırılması noktasına gelmesi oldukça önemlidir. Çünkü bu zamana kadar tüm ülkede hâkim olan, “çalanların, yolsuzluk yapanların yanına kalır yaptıkları” anlayışının sonlanması adına çok önemli bir fırsattır söz konusu olan.
Elbette birisinin suçunun olup olmadığına mahkeme karar verir. Ancak, Sayın Özgürgün “Dokunulmazlığımı kaldıralım, mahkemeye gidelim, aklanayım.” demek yerine kontrolsüzce saldırılar yapmayı ve komplo teorileri üretmeyi seçmiştir. Kendisinin bu seçiminin sebep olduğu tek şey ise suçlu olduğu noktasındaki şüphe oklarının daha da ona yöneltilmesi olmuştur.
Belki istediğimiz hızda değişmiyordur siyaset. Ancak, her şeyin aynı kaldığını da söyleyemeyiz.
Sonuç
Günümüz Kıbrıs Türk gençliği geçmişe oranla daha çok fırsata sahip. Birçok arkadaşımız çeşitli ülkelerde okuyarak, yaşayarak kendilerini geliştiriyorlar. Öte yandan, hemen herkesin kullanabileceği ve birçok fırsatlar, imkânlar sunan teknoloji dünyası var. Dünyanın her yerinden gelip Kuzey Kıbrıs’ta okuyan uluslararası öğrencileri de unutmamak lazım. Tüm bu faktörler, ülkemizin daha iyiye ulaşması adına önemli gerçeklikler. Elbette, bu süreci nasıl yönettiğimiz de çok önemli ancak demeye çalıştığım başka bir şey.
Her şeyin çok hızlı değiştiği günümüz dünyasında, kapalı kalmak, izolasyonlar altında olmak bizleri değişimden muaf tutmaz. Burası tanınmayan bir memleket olabilir, ancak teknoloji sınır tanımaz, değişim devlet statüsü saymaz. Çünkü değişmeyen tek şey değişimdir.
Referans:
http://www.yeniduzen.com/iste-o-rapor-116167h.htm
Kapak fotoğrafı için tıklayınız.