Acı…
Ne desek boş, ne desek samimiyetsiz Büyükkonuk’ta yaşanan facianın üzerine.
Hayal edilemeyecek acılar düştü kaderimize bu güzelim adada…
Felaket düştü nasibimize Akdeniz’in sularından…
***
Suç oklarını bir taraflara yöneltmeye gerek yok!
Aynaya bakıp kendimizle konuşmamız gerekiyor.
Cenk Mutluyakalı şöyle yazdı Yenidüzen’de, söylenmesi gereken bazı şeyleri söyledi:[1]
“Şimdi desem ki, plajların neredeyse tamamını otellerin emrine verdiniz, bu nedenle güvenli halk plajları kalmadı, insanlar kendi koylarını yarattı, pek çoğu başını öne eğecek.”
“Öyle ya bu varlıksız insanlar, o özel localar için betonla doldurulmuş sahillerden uzaktır, yolları düşmez büyük gölgeli şemsiyelerin altına, pahalı iskelelerin üzerinde yer olmaz oltalarına…
Yıldızlı gecelerde ölürler, yaldızlı kıyılarda bronzlaşmak yerine…”
***
Gelin bir düş kuralım.
Bir ülke düşünün ki, tüm plajları herhangi bir kısıtlama olmadan halka açık.
Etrafına turistik tesisler kurulsa dahi halkın araçlarını park edebileceği ve plaja erişebileceği alanlar sağlanmış. Herkesin erişebilmesi için toplu taşıma bağlantıları var.
Tüm plajlara giriş ücretsiz, şezlong-duş gibi hizmetler ücretsiz.
Plajlarda en az iki cankurtaran ve herhangi bir huzursuzluk-taciz olayında müdahale edebilecek görevliler mevcut.
Plajların işletmesinden ve bakımından sorumlu bir Plaj Hizmetleri Dairesi var. Bu daire belediyeler ve plaj çevresindeki işletmelerle uyum içerisinde bu hizmetlerin sağlanmasından sorumlu.
En ufak bir cankurtaran eksikliğinde İyi İdare Yasası dâhilinde doğrudan hesap sorulabiliyor. Cankurtaran eksikliğinden en ufak bir olumsuz olay yaşanması durumunda ilgili yetkilinin istifasına varan sonuçları oluyor…
Her kesimden insanın huzur içinde plajlarında vakit geçirdiği, plajlarında “localar” olmayan, sakin ve huzurlu bir ada ülkesi.
İmkânsız mı?
Bu düş için uğraşmamıza engel var mı?
***
Otellere verdik, “beach club” yaptık, yolları kestik, girişine gişeler diktik, şezlong-duş-cankurtaran-güvenlik hizmeti için ücret alınıyor dedik ama fahiş paralar istedik, birtakım aktivistler gelip kendi “galif”lerini getirene kadar bunu normalleştirdik…
Belediyeler işlettiğinde dahi “damsız girilmez” türü uygulamalar ithal ettik, daha da beteri bunları talep ettik…
Localar geldi, oltalar çıktı!
O kadar içselleştirdik ki bu düzeni, plaj işletmecileri “Biz olmasak bu sahiller çöpten geçilmez, biz olmasak temiz duş olmaz, biz olmasak huzur bozanlar engellenemez!” türü söylemler verdiğinde onlara hak verdik, çünkü mevcut şartlar altında haklıydılar.
Beleşe Deniz aktivistlerinin videolarını paylaştık ama toplu boykot hareketleri gelmedi aklımıza.
Alternatif düşlerimizi kuramadık bu ülkede.
***
Üstüne bir de bu işletmecilere bir cankurtaran bile yerleştirtemedik!
2017’de Havadis, 2018’de Yenidüzen gazetesi Girne ilçesindeki plajları gezdi.[2][3] 2017’de 11 plajın 8’inde, 2018’de 16 plajın 5’inde cankurtaran olmadığı tespit edildi. Sadece Girne’de!
Üstelik Su Sporları Federasyonu Başkanı’nın her plaja en az iki cankurtaran gerektiğine dair açıklamasına rağmen!
Herhangi bir işletmeciyi bu konuda haksız şüphe altında bırakmamak gerekir, konuyla ilgili gerekli hassasiyeti gösteren işletmecileri de anmak gerekir, ama bunun yanı sıra “Cankurtaran dâhil olmak üzere hizmetlerimiz için 30 TL alıyoruz.” deyip iki yılda da cankurtaran olmadığı tespit edilen işletmeciyi de ortaya sermek gerekir, dolayısıyla bulguları “Referanslar” bölümünde listeleyeceğim.
Konuyla ilgili yasal işlemin ancak iki boğulma tehlikesi vakasının ardından bir plajda yapıldığı yansıdı bugüne dek haberlere. Cezai müeyyide olsa dahi bunun yeterince caydırıcı olmadığı ortadadır.
***
Adanın güneyinde cankurtaranlarla ilgili durum mükemmel değil, ancak onlar kafalarını bizim gibi kuma gömmüyorlar.
2018 yılında İçişleri Bakanı Konstantinos Petridis, cankurtaran sayısındaki yetersizliğe yönelik “Salamis” kod adlı bir Ulusal Plaj Güvenlik Planı duyurdu.[4]
3 milyon avroluk bu plana göre her 250 metrelik sahil şeridi için iki cankurtaranın yer aldığı bir cankurtaran kulesi bulunacak, ülke çapında 164 olan cankurtaran sayısı 265’e çıkarılacaktı.
Nisan 2019’da Cyprus Mail’in haberine göre bu hedefe ulaşılamadığı gibi cankurtaran sayısı olması gerekenin yarısıydı.[5] Ancak ne olursa olsun, ülkece konuyla ilgili sistematik bir yaklaşım, bir plan dâhilinde hedefler ve bu hedefler yerine getirilemediğinde hesap sorulması mevcuttu.
***
Evet, hepimiz üzgünüz.
Ama bunu normalleştirmemeliyiz.
Sonuca değil, sebebe odaklanmalıyız.
Düşler kurmalı, mücadele vermeliyiz.
Referanslar
[1] Mutluyakalı, C. (2019). Şimdi sözcükler nefessizdir. Yenidüzen.
[2] Topal, B. ve Ayna, B. (2017). Denizde canlar Allah’a emanet. Havadis.
[3] Menteş, D. (2018). 16 plajın 5’inde cankurtaran yok. Yenidüzen.
[4] Psyllides, G. (2018). New national lifeguard plan to be rolled out this summer. Cyprus Mail.
[5] Ioannidou, L. (2019). Only half of lifeguard towers in Paphos and Limassol manned as summer season begins. Cyprus Mail.
2018 yılında Yenidüzen‘in bulguları:
Cankurtaran olan plajlar: Acapulco, Elexus, Cratos, Merit, Shayna, Diana, Karaoğlanoğlu, Kervansaray, Golden Bay, Camelot, Mare Monte
Cankurtaran olmayan plajlar: Ada, Alagadi, Karakum, Escape, Denizkızı, İncirli
2017 yılında Havadis‘in bulguları:
Cankurtaran olan plajlar: Acapulco, Kervansaray, Merit Park
Cankurtaran olmayan plajlar: Alagadi, Güzelyalı, Sardunya, İncirli, The Cabin, Denizkızı, Camelot, Escape
Fotoğraf için tıklayınız.