15-20 Temmuz kutlama/anmalarının gölgesinde oldukça tedirginlik verici günlerin içerisindeyiz. Özellikle mali protokolün imzalanması ve muhtemelen doğrudan bağlantılı olan Hala Sultan İlahiyat Koleji ile ilgili yeni düzenleme aslında mevcut hükûmetin tarihteki yerini belirleyecek en önemli faktörlerden olacak.
Resmî açıklamaların önümüzdeki hafta içerisinde yapılmasını beklerken spekülasyonlar üzerinden konuşmanın pek de doğru olmadığı kanaatindeyim. Ancak ortada apaçık duran bazı olgular Sayın Fuat Oktay’ın ziyaretinin bize pek de hayırlı sonuçlar getirmediği yönündedir.
Örneğin “Kıbrıs Gençlik Kolları” skandalı oldukça önem taşımaktadır. AK Parti Kıbrıs Gençlik Kolları isimli sosyal medya hesabından yapılan paylaşımda bir siyasi partimizin üyesi ve gençlik oluşumlarında aktif arkadaşlarımızı orada görmek bizi oldukça kaygılandırmıştır. Bu kişiler hem KKTC’nin bağımsızlığını savunmakta hem de yabancı bir ülkenin bir partisinin sanki o ülkenin parçasıymışçasına KKTC’de temsilcilik ve gençlik oluşumu açmasına ses çıkarmamaktadırlar. Bu kişiler Atatürk ilke ve devrimlerini savunma amacı taşıdıklarını iddia ederken Adalet ve Kalkınma Partisi gölgesine sığınmayı bununla nasıl bağdaştırırlar?
Eğer kendilerini bu ülkenin siyasi geleceğinin parçaları olarak görmekteyseler bu yanlıştan hızla dönmeleri farzdır. Çünkü Türkiye’de iktidar değiştikten sonra birçokları gibi yeni iktidar saflarına koşa koşa gittiklerinde bizler bunları unutmuş olmayacağız.
Bunun yanı sıra Başbakan Sayın Ersin Tatar’ın kurucusu olduğu Kanal T’de 20 Temmuz vesilesi ile asılan bayraklar aslında gündemimizin özeti. Görenleriniz varsa bileceklerdir, namı Danimarka’ya kadar geldi. Türkiye bayrağını daha yükseğe asıp, Kuzey Kıbrıs bayrağını aşağıya eğreti şekilde asmak kimin aklına geldi acaba? Gündemi bu kadar özetleyen başka bir hamle olamazdı.
Yazımın son bölümü de Sayın Kudret Özersay ve Halkın Partisine. Bu protokolde ve artçılarında gösterdiğiniz duruş tarihe nasıl geçeceğinizi gösterecek. O çok önemli 2020 seçimleri için de önemli bir sınav olacak. Kıbrıslı Türk seçmen bu güne kadar Türkiye’ye gereken duruşu gösteremeyen kim varsa en ağır şekilde cezalandırdı. Sayın Özersay’ın da bunu gayet iyi bildiğini düşünüyorum. Bunun bilincinde bir kimse olarak kendisinin ve partisinin toplumdaki imajının hangi doğrultuda olduğunun da farkındadır umarım. Önümüzdeki günler, protokolün içeriği, HSİK ve diğer meseleler üst üste binecek. 2020’ye ve önümüzdeki genel seçimlere girerken de seçmenin aklında olacak. Atılacak her adım çok iyi ölçülüp biçilmezse sonuçlarını görmek için fal açmaya gerek kalmaz.
Gergin bir bekleyiş ile yeni haftaya merhaba. Kıbrıslı Türkler olarak ya duruş sergileyeceğiz, ya da sahneden silineceğiz.
Fotoğraf için tıklayınız.