Çağdaş Şehir Planları ve Londra Ev Krizi

Şehirler, çeşitli konut alanlarından, koruma altındaki doğa alanlarından ve iş merkezlerinden oluşan alanlardır. Şehir içinde arazi ve yaşam alanlarının kullanımındaki değişikliklere bakıldığında, “bölünmemiş kent” kavramının bir mitten ibaret olduğu sonucuna varılabilir (Kempen 2007, 15).

 

“Bölünmüş şehir” kavramının yükselişi, günümüz “kentsel alan” anlayışını değiştirirken, bu kavram “kentsel alanda siyasal, ekonomik, sosyal bölünmeler ve mekânsal tezahürü” kombinasyonu olarak tanımlanabilir (Allegra, 2012). Bölünmüş şehir kavramı, her bir şehrin, hepsi sosyal statü çatısı altında bir araya gelen eğitim, gelir ve meslek gibi çeşitli faktörlerden oluşan kendi içinde ayrılık ve sınırlara sahip olduğunu göstermektedir. Bunlar, yüksek gelirli nüfusun yaşayabileceği mahalleleri ayıran sınırlardır. Toplumun yoksul bir kısmı ekonomik güç eksikliği nedeniyle belli bölgelerde kalmak zorundadır.

 

Bölünme, son birkaç yıldaki araştırmaların yanı sıra bir tartışma konusu oldu. Şehir içinde bölünmenin göstergesi olarak kabul edilebilecek toprak kullanımının, küreselleşen ülkelerdeki sosyal ve ekonomik bölünmenin sembolü olduğu söyleniyor. Ekonomi ve teknoloji açısından dünyanın önde gelen şehirlerinin çoğunda, bu bölünme, uzun vadede çatışmalarla sonuçlanabilecek bariz bir sosyal dengesizlikle sonuçlanabilir. Bu, küreselleşmiş şehirlerin karşılaştığı sosyal ve mekânsal sorunların yanı sıra hükûmetler içindeki tartışmalara konu olan bir sorundur. Artan nüfusla, esas olarak artan göç ve yaşam standartları nedeniyle, bu sorunların ele alınması şehir planlamacıları için oldukça zorlayıcı hâle gelmiştir.

 

Londra’da Toplu Konut Krizi

Bu bağlamda “yer yapımı” olarak da adlandırılan konut yapımı, kentin genişlemesinin yanı sıra planlanması ve yeniden inşa edilmesinde önemli bir etken olmuştur. İngiltere’de konut krizi tartışması yaşanırken, bu krizin Londra merkezli olduğunu söyleyebiliriz.

 

Birçok politikacının çıkardığı sonuçlara göre, konut krizleri, konut arzının bir ürünüdür. Londra’daki bu konut kıtlığı, artan ekonomik ve sosyal sorunların çekirdeği olmuştur. Yeni inşa edilen konutların uygun fiyatta olmaması sorunlardan biridir. “Satın alınabilirlik”, son zamanlarda özellikle küreselleşen ülkelerde yaygın olarak kullanılan bir terimdir. Satın alınabilirlik sorunu kabaca talep ve arz dengesizliği nedeniyle artan konut fiyatları olarak açıklanabilir.

 

Son yıllarda düşük maliyetli mülkiyet programları, paylaşılan mülkiyet ve satın alma hakkı gibi hükûmetin uyguladığı politikalar olsa da, konut piyasasında gözlenen herhangi bir gelişme olmamıştır. Toplumun karşı karşıya olduğu sorunlara odaklanıldığında, ipotek borçları içinde olan ve yoksulluk sınırının altında yaşayan bazı haneler gözlemlenebilir.

 

Şekil 1. Bölgeye göre yerel ev fiyat eğilimleri (ülke genelinde, tüm satın alımlar; Bramley 1994, 106)

 

Londra halkı konut sahibi olmayı kaldıramadığı için kira talebi artmaya başlamış, bu da toplumun yaşam standartlarında belirgin bir düşüşe sebep olmuştur. Kiralardaki artış, yaşam standartlarını düşürürken, ülke ekonomisini de olumsuz yönde etkilemeye başladı. Muhtemelen konut krizlerinin yol açtığı sorunlardan bir diğeri de evsizliğin artması olarak kabul edilebilir. Bu artan sosyal problem, nüfusun daha genç kesimlerinde kaygılara yol açmaya başlamış ve bu durum, geleceğe yönelik endişelerin neden olduğu stres ve baskıyı artırmıştır.

 

Özetle, dünyamızın çağdaş kentleri, yıllar boyunca bir takım sorunlarla karşı karşıya kalmıştır. Sorunların bir kısmı gelişmiş ülkeler tarafından etraflıca ele alınırken, gelişmekte olan ülkelerde büyümeye devam etmektedir. Çağdaş kentlerdeki sorunları çözmenin tek yolu şehrin insanlarını ve ihtiyaçlarını anlayabilmektir.

 


 

Kaynakça

Allegra, M., Casaglia, A. and Rokem, J. (2012). The Political Geographies of Urban Polarization: A Critical Review of Research on Divided Cities. Geography Compass, 6(9): 560-574.

Bramley, G. (1994). An affordability crisis in British housing: Dimensions, causes and policy impact. Housing Studies, 9(1): 103-124.

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir