Uzay Enkazları

Uzay, insanoğlunun en büyük ve yegâne buluşlarından biridir. Özellikle de uzay araştırmaları günümüzün en çok bütçeye sahip olan araştırma alanlarından biri olmaktadır. Birçok teoriler ile ele alınan uzayı nasıl ve ne amaçlar için kullandığımız artık büyük önem taşımaktadır. Bunun nedeni ise çok hızlı bir şekilde değişen dünyamız ve ileride yaşanma potansiyeli olan tehlikeleri azaltmak için. Son zamanlarda gündeme gelen uzay enkazları Avrupa Uzay Ajansının (European Space Agency, ESA) ilgisini çekmekte ve gerekli adımların atılması için çağrıda bulunmakta. Beni düşündüren ise ESA’in çağrısı ne kadar etkili olabilir ve uzay enkazları gerçekten bir tehlike arz etmekte mi?

 

Uzay Komitesi ve Doğurduğu Sonuçlar

Uzay araştırmaları üzerindeki yarış gittikçe kızıştığı 1950’lerde, bilim insanları ve politikacılar uzaydaki davranışları ele almaya karar verdiler. Özellikle Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve Sovyetler Birliği bu konuşmaların liderleriydi. Birleşmiş Milletler de bu konuşmalara katılarak, 1959’da Dış Uzayın Barışçıl Amaçlarla Kullanımı Komitesini kurdu (İngilizce kısaltılmışı – COPUOS). COPUOS, şu ana dek en önemli uluslararası uzay komitesi olarak faaliyet gösteriyor. En önemli olmasının faktörlerinden biri ise şu ana kadar 92 ülkenin bu komiteye katılmasıdır. Kıbrıs Cumhuriyeti ise 2018’de katılarak bu komitenin en yeni üyelerinden biri olmuştur.

 

İnsanlık için yeni adımlara yol açan bu komitenin birkaç eksiği olduğu gözlerden kaçmıyor. Hukuk alanında, komitenin kullandığı dilin çok belirsiz olması ile istendiği şekilde algılanabilmesi farklı sonuçlar doğurabiliyor. Bu neden birçok ülkeyi katılması için yumuşattı ve bunu avantaja çevirdiler. Hiçbir ülke bağımsızlığını kısıtlamak istemez, özellikle de söz konusu uzay araştırması ise. Belirsiz kurallar, örneğin, uzaya ne kadar uydu yollanabilmesi konusunda bir limit olmaması ve uzay enkazlarından bahsedilmemesi, bu komiteyi güçsüz bir simge olarak ortada bırakıyor. ESA’in çağrısı bu yüzden etkisiz kalabilir.

 

Uzaydaki “çöplük”

Uzay enkazları, uzay için tasarlanmış ve kullanımlarının sonu gelmiş uyduların dünyanın yörüngesinde dolaşmasıdır. ESA’in Mayıs 2019’da çıkardığı son iki rapora göre: Dünya’nın yakınındaki uzay boşluğu gittikçe kirlenmesi ve insanlığın bu boşluğu temizlemesi için çalışmalara koyulması gerektiğini raporluyor. Peki dünyamız dışında bulunan bu çöpler neden bizi ilgilendirsin ya da neden bize zararlı olsun?

 

Şu anki sayıları çok zararlı görünmese de, gelecek için tehlikeli sonuçlar doğurmaya çok yatkınlar. Aşağıdaki rakamlar enkaz sayısını simgelemektedir, ilginizi çekeceğini düşünüyorum:

 

Ocak 2019’da kaydedilen veri:[1]

 

Uzay Çağı’nın (1957) başlangıcından beri roket fırlatma sayısı:

Yaklaşık 5450 (başarısız olanlar hariç).

 

Bu roketlerin Dünya yörüngesine yerleştirdiği uydu sayısı:

Yaklaşık 8950.

 

Bunların hâlâ uzayda sayısı:

Yaklaşık 5000.

 

Hâlâ çalışanların sayısı:

Yaklaşık 1950.

 

Uzay Gözetleme Ağları tarafından düzenli olarak izlenen ve kataloglarında tutulan enkaz nesnelerin sayısı:

Yaklaşık 22.300

 

Parçalama ile sonuçlanan tahminî parçalanma, patlama, çarpışma veya beklenmedik olay sayısı:

500’den fazla

 

Dünya yörüngesindeki tüm uzay nesnelerinin toplam kütlesi:

8400 tondan fazla

 

İstatistiksel modellerle yörüngede olacağı tahmin edilen enkaz nesnelerinin sayısı:

34.000 nesne > 10cm

900.000 nesne 1cm’den 10cm’ye

128 milyon nesne 1mm’den 1cm’ye

 

Bu rakamların önemi Kessler Sendromu’nu daha güçlü hâle dönüştürüyor. Kessler Sendromu, dünya yörüngesinde yer alan nesnelerin çarpışma sonucu daha fazla uzay enkazına yol açması, enkazların artışı sonucu da daha fazla çarpışma olasılığının artması anlamına gelen duruma verilen isimdir.

 

Kessler Sendromu’nun benim düşünceme göre en kötü etkisi, astronotların da bulunduğu Alçak Dünya Yörüngesi’nde (ADY) gerilim yaşatması. Örneğin, Vanderberg Hava Kuvvetleri Üssü, uzay enkazlarını yakından takip edip NASA’yı bilgilendiriyor. Eğer yörüngelerinden çıkıp tehlikeli şekilde herhangi bir uyduya ya da bir uzay mekiğine doğru yolculuk yapıyorsalar, Uluslararası Uzay İstasyonu (ISS – International Space Station) gerekli önlemleri almaya çalışıyor. Fakat yeterli zaman içinde haber alınmıyorsa sonuçları kötü olabilir. Böyle bir kaza sonucu uzaya göreve giden profesyonellerin hayati tehlikesi yükselebilir.

 

Bir diğer sorunlu alan ise, ülkelerin ve şirketlerin tutumsuz şekilde uzaya uydu yollaması. Bu uydular bizim için büyük önem taşıyor. Bunun nedeni ise çoğunun iletişim (telefon, internet vb.), dünyayı gözlemek (hava durumu), teknoloji gelişimi gibi amaçlar için kullanılması. Aşırı kalabalıklaştırılan uzay yörüngesi, bu uydularda sürekli hataların oluşmasına neden oluyor. Kessler Sendromu eğer bu uydularda görülürse bir çoğumuz internetsiz kalabilir ve ya telefonlarda sinyaller yok olabilir. Stijn Lemmens, bir uzay enkazı analisti, şirketlerin mantalitesinin değişmesinin zamanı geldiğini öne sürüyor. Şirketlerin artık yollanan uyduların görevlerini göz önünde bulundurması gerekli, örneğin hangisinin daha mantıklı, hangisinin daha gerekli oluşu ya da hangisinin oradaki düzeni bozmayacağı. ESA yeni bir görev sunma çabasında: Faal şekilde uzay “çöplerini” toplayıp uzaklaştırma. Bu görev umut verici olsa da çoğu araştırma merkezi ve şirketler ekstra bir yük daha istemiyor çünkü bu görevin gerçekleşmesi için yüksek bir bütçeye ihtiyaç var. Uzun vadede dünya yörüngesini kullanmak için yardım yerine, örneğin dünya dışında yaşayan varlıkları araştırmak (uzaylılar) çok daha büyük ilgi ve bütçeye sahip.

 

Buzulların erimesi ve her geçen gün doğal afetlerin çoğaldığı gibi daha büyük dünya içerisinde barındırdığımız sorunlarımızın olduğundan bu konuyu aranızda gereksiz görenler olabilir. Fakat, insanoğlunun uzaydaki dengeyi bozmakta da eli olduğunu inkâr edemeyiz. Şu anki yüzleştiğimiz küresel ısınma sorununu en son teknolojiyle takip edebilmemizi sağlayan uyduların bulunduğu çevreyi bilmek bize duyarlılık katacaktır. İnsanoğlu birçok projesini geleceğe dönük tamamlamadığı için bizi engellerle dolu bir gelecek bekliyor.

 


 

Referanslar

[1] ESA, Space Debris by the Numbers 

 

Fotoğraf için tıklayınız.

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir