Sanata ve Sanatçıya Sansürlerin Ardından

Yangın Yerinde Kabare.

 

Yaşar Ersoy’un yazdığı, kendi anlatımıyla “toplumun sosyal, siyasal, ekonomik ve kültürel sorunlarını mizahın diliyle anlatan” oyun. Baktığınızda Shakespeare’in Macbeth’i gibi, Caryl Churchill’in Owners’ı gibi, toplumun sorunlarını ve güç oyunlarını anlatan politik tiyatronun Kuzey Kıbrıs’a uyarlanmış hâli aslında.

 

Yangın Yerinde Kabare, belki de hiç oynanamayacak. Kıbrıs Türk Devlet Tiyatroları reddetse de, oyuna ve dolaylı olarak tiyatroya uygulanan bu sansür, belki de Kuzey Kıbrıs’ın tarihinde hep bir iz olarak kalacak.[1]

 

Beni asıl endişelendiren nokta ise, bu tür yasak ve sansürlerin tamamı ile yasal olması. Kıbrıs Türk Devlet Tiyatroları bünyesinde işlev gören iki kurul vardır. Bunlar oynanabilecek oyunların uygunluğunu araştırıp saptayan Eser Saptama Kurulu ile Eser Saptama Kurulunun sunduğu eserleri edebi yönden inceleyen, değerlendiren ve onaylayan Edebi Kuruludur. Bu kurulların varlığı Kıbrıs Türk Devlet Tiyatroları Yasası’nın 13. maddesinin 1 ve 2. fıkralarına göre tamamen yasaldır. Bu kurulların çalışma ilkeleri ve uygunluk kriterleri ise belirtilmemektedir.[2]

 

Bu noktada Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Anayasası’nın 62. maddesini alıntılamak istiyorum:

“1) Devlet, sanatın özgürce gelişebileceği ortamı yaratır; sanatçıyı koruyucu, destekleyici, özendirici ve ödüllendirici önlemleri alır.

2) Devlet, herkesin, kültür yaşamında yer almak; bilimsel gelişmelerden ve bu gelişmelerin uygulanması sonuçlarından yararlanmak; bilimsel edebi ve sanatsal ürünlerin korunmasının sağladığı maddi ve manevi çıkarlardan yararlanmak hakkını korur ve bilimsel araştırma ve yaratıcı etkinliklerin yürütülmesinin gerektirdiği özgürlüklere saygıyı sağlar.”

 

Anayasadaki bu madde şunu açıklar: Kıbrıs Türk Devlet Tiyatroları Yasası’ndaki bu madde, anayasaya aykırı şekilde oluşmuştur, bu şekilde de işlev görmektedir.[3]

 

Sanat özgürlüktür. Sanatçı özgürdür ve özgür kalmalıdır. Sanatçı toplumdan gelir; demokratik bir devlette ise toplum, eleştiri özgürlüğüne sahip olmalıdır. Demokratik bir devlet, anayasada belirtilen tüm özgürlükleri korumakla yükümlüdür.

 

“Sanatçıdan memur olmaz! Vergiler ile çalışıyorlar, eleştirecekseler Devlet Tiyatrolarında çalışmasınlar!” diyenlere de birkaç sorum olacak. Kapatalım mı Devlet Tiyatrolarını? Belediye Tiyatrolarını? Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrasına da mı kilit vuralım? Ya da özel kurumlar alsın sanatçılarımızı ki sanatçılar hiç kalkınmasın. İsterseniz Kuzey Kıbrıs’ın sanatla hiç ilgisi kalmasın.

 

Eklemek isterim: Kuzey Kıbrıs’ta hükûmet ve politikacılar eleştirilmeyi hazmedemiyorlar mıdır? Eleştirilerin özgürlük olduğunu bilmiyorlar mıdır? Demokratik bir devlet cidden “patron” olma yetkisine sahip midir?

 

Demiştim, tekrar diyeceğim:

Sanat özgürlüktür. Sanat özgürdür ve özgür kalacaktır. Böyle biline.

 


 

Referanslar

[1] Kıbrıs Postası. (2019). Akgür’den açıklama: “Yaşar Ersoy’un oyunu ‘edebi kurul’ tarafından uygun bulunmadı”.

[2] Eğitim ve Kültür Bakanlığı, Tiyatro Dairesi. (1990). Kıbrıs Türk Devlet Tiyatroları Yasası (10/1990).

[3] Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Anayasası. (1985). Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Mahkemeleri.

 

Fotoğraf için tıklayınız.

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir