Tabella Bir Yaşında: İnsan Neden Yazar?

Birinci Bölüm: Yıl Dönümün Kutlu Olsun Tabella!

Tabella’nın bir parçası olmayı nasıl tarif edebilirim diye düşündüm bütün gün. Net bir cevap vermek güç. Yine de, bunu size tarif etmeye çalışmak istiyorum.

 

Bu platforma dahil olduğum ilk hafta yazdığım yazıda şair Konstantinos Kavafis’in meşhur bir şiirine atıfta bulunmuştum.

 

“Yeni bir ülke bulamazsın, başka bir deniz bulamazsın.

Bu şehir arkandan gelecektir.

Sen gene aynı sokaklarda dolaşacaksın,

aynı mahallede kocayacaksın;

aynı evlerde kır düşecek saçlarına.

Dönüp dolaşıp bu şehre geleceksin sonunda.

Başka bir şey umma…”

 

Tabella’da yazmaya gayret edişim, o hep arkamızdan gelecek olan ve dönüp dolaşıp geleceğimiz şehri daha iyi bir yere dönüştürme arzusunun harekete geçişidir.

 

Tabella’da yazı yazmak, her şeyden önce Kıbrıs’ı, güzel ülkemizi daha ileriye taşıma idealinin bir aracıdır. Mustafa’nın da hep dediği gibi, özlenen tartışma kültürü ve fikir ortamını yeşertmeye çalışan bir girişimdir.

 

Bir senelik yayın hayatı boyunca, sadece haftalık yazılarla kalmamış bunun yanında siyasi parti liderleriyle yaptığı röportajlar, Gazeddakıbrıs’ta yer bulan muhtelif yazıları ve internette yayınlanan yazılarından derlenen basılı dergi satışı için katıldığı Işık Kitabevi Kitap Fuarı ile fark yaratmıştır. Elbette, dolu dolu geçirilen bu ilk sene, daha büyük projelerin de habercisidir.

 

İkinci Bölüm: Neden Yazıyorum?

Nedendir bilmem, hikâye anlatmayı ve yazı yazmayı on, on iki yaşlarımdan beridir çok severim. Bu yazılar, kimi zaman hayal dünyamda kurguladığım bir hikâye, kimi zaman güncel olaylar üzerine yaptığım yorumlar, kimi zamansa gezip gördüğüm yerler hakkındaki izlenimlerim üzerine olur.  Ancak, takdir edersiniz ki başımdan geçen olaylar ve senelerin ilerlemesinin getirdiği değişimlerle birlikte yazdığım konuların ve yazı tarzımın da değişmesi söz konusu olabilmektedir. Sonuçta, yaşadığımız her yeni tecrübe bizleri değiştiren, geliştiren, bazen ise darmadağın eden birer tuğla gibi değil midir?

 

Yazı yazma motivasyonlarımdan bir tanesi yukarıda bahsettiğim husustur. Çünkü düzenli yazı yazmak, aynı zamanda düzenli bir kişisel arşiv oluşturur.  Ara sıra, geçmişte ne yazdığıma dönüp bakarım. O dönem ne düşünmüşüm, neyden etkilenmişim ve şimdi neredeyim?

 

Elbette, okumayı seviyor oluşum da önemli bir motivasyon kaynağıdır. Bazen, okuduğum eserleri yazan kişinin aklına ve hayal dünyasına girdiğimi hayal etmeye çalışırım. O eseri, yazara yazdıran etkenleri ve metotları anlamaya çalışırım. Ancak bunu merak duygusundan mı yoksa hayranlık duygusundan mı yaptığımdan hiçbir zaman tam olarak emin olamadım.

 

Bunların da ötesinde, yazdıkça fark ettiğim bir duygu var: Keyif.

 

Zihnimde canlandırdığım hikâyeyi kurgulayıp, kelimelere dökmekten keyif alıyorum. Okuyucunun ne düşüneceği de çok önemli elbette, ancak sanırım keyif aldığım şeyleri yazmak daha öncelikli. Sahi, yazar kimin için yazar? Kendisi için mi? Okur için mi? Toplum için mi?

 

Dört sene önce katıldığı bir etkinlikte “Niçin yazıyorsunuz?” sorusuna muhatap olan Orhan Pamuk, şöyle cevap verir: “İçimden geldiği için yazıyorum. Başkaları gibi normal bir iş yapamadığım için yazıyorum. Benim yazdığım gibi kitaplar yazılsın da okuyayım diye yazıyorum. Hepinize, herkese çok kızdığım için yazıyorum. Bir odada bütün gün oturup yazmak çok hoşuma gittiği için yazıyorum. Onu ancak değiştirerek gerçekliğe katlanabildiğim için yazıyorum. Ben, ötekiler hepimiz, bizler; İstanbul’da, Türkiye’de nasıl bir hayat yaşadık, yaşıyoruz tüm dünya bilsin diye yazıyorum. Kağıdın, kalemin, mürekkebin kokusunu sevdiğim için yazıyorum. Edebiyata, roman sanatına her şeyden çok inandığım için yazıyorum…”[1]

 

“Eğer bir yazar olmak istiyorsan, her şeyden çok şu iki şeyi yapman gerekiyor: Çok okumak ve çok yazmak.” – Stephen King


Referanslar

[1] Pamuk O. (2016) Alışkanlık olduğu için yazıyorum. IHA. NTV Haber 

Kapak görseli için tıklayınız.

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir