Kara Propaganda ve Türkiye’nin Diplomaside Kaybetmesinin Sebepleri

Bu hafta şu sıralar hepimizi meşgul eden bir problem hakkında yazmak istiyorum. Yazıyı yazmaya Ankara’da başlayacaktım fakat tatil için Kıbrıs’a gelince buradaki insanların da görüşlerini dinledikten sonra yazıma başlamak daha güzel oldu.

 

Öncelikle biliyorsunuz ki Türkiye şu an “Barış Pınarı” dediğimiz bir harekâtın tam da ortasında fakat bu olay artık harekât aşamasını geçti, ülkenin tüm dünya ile diplomatik kriz yaşamasına sebep oldu. Bu ilk defa yaşanmıyor. Tarihte pek çok kez savaşa girdik ve pek çok kez lehimize sonuçlanmasını beklediğimiz bir çok anlaşma aleyhimize sonuçlandı. Geçen gün derste hocamız tahtaya şöyle bir denklem yazdı:

“Soft power = Hard power”

 

Hard power (sert güç) dediğimiz kavramı kaba bir tabirle ülkenin elinde bulundurduğu maddi güç olarak sayabiliriz.[1] Örneklendirmek gerekirse bağımsız bir askerî güç bir ülkenin diğer ülkelere yapabileceği güç gösterisinin başında gelir, bunun yanında ülkenin sahip olduğu güçlü ekonomi onun iç ve dış politikalarda ne kadar etkili olabileceğini gösterir ve diğerlerinin onun gücüne saygısını getirir.

 

Soft power (yumuşak güç) ise güç gösterisinden ziyade kültür, politik değerler ve dış politikanın ürünüdür.[2] Bugün herkesin istediği her şeye kolayca ve hızlıca ulaşabileceği bilgi çağında “Credibility is the best resource.” (Güvenilirlik en iyi kaynaktır.) cümlesi ile karşı karşıyayız. Yani, diğer insanlar tarafından değer gören kavramların daha doğru sayıldığı, sorgulamadan çoğunlukçuluğa ve kolaycılığa alışmak diyorum ben buna. Ülkenin yumuşak gücü diğer ülkelerde bulundurduğu büyükelçilerinin kalitesi, yaptığı eylemlerin dünyada nasıl karşılandığı ve bunu nasıl şekillendirebildiğine bağlıdır.

 

İkisinden biri olmadan hiçbir ülke başarılı olamaz, yumuşak güç ve sert güç mutlaka aynı anda karşılanmalıdır. Hayat tekerrürden ibarettir: Kurtuluş Savaşı’ndan başarıyla ayrılan yeni Türkiye Cumhuriyeti’nin, uluslararası antlaşmaya gelince hakkı olan 12 adayı kaybetmesi, Kıbrıs Barış Harekâtı’nın aslında barıştan çok kaos getirmesi, uluslararası medyada işgalci durumuna düşmek, yıllarca süren ambargo, bugün uluslararası alanda gerçeklerin saptırılması.

 

Peki neler oluyor? Neden tüm herkes bir anda Türkiye’nin tarihinden beri en büyük zayıflığı olan yumuşak gücüne saldırmaya başladı?

 

1- Volkswagen’in Manisa’ya yapmayı planladığı yeni fabrikanın kararının ertelenmesi.

 

2- Avrupa Yatırım Bankasının Türkiye’ye yapmayı planladığı kredilerin askıya alınması.

 

3- Aslı Erdoğan’nın Belçika’da bir gazeteye verdiği röportajda “Türklere okula başlar başlamaz Kürtlerden nefret edilmesi öğretiliyor” demesi.

 

4- Türkiye’deki bakkallarda “Orkid”lerin gazete kağıdına sarılmasının, Orkid tarafından, nedenini niçinini asla sorgulamayacak insanların görmesi için, uluslararası basında gösteriş yapmak amacıyla tam da bu hafta yayınlanması.

 

5- Trump’ın Erdoğan’a yazdığı mektup (!?).

 

Sevgili arkadaşlar ben size bu yazımda bu haberlerin ne kadarı doğru ne kadarı yanlış olduğunu tartışmak için yazmıyorum. Bunun için tek tek her haberi farklı bir sayıda tartışmam gerek, benim amacım size olanları göstererek aslında nasıl Türkiye’ye aslında şu an tüm dünyada bir propaganda yapıldığını ve nasıl kötü diplomatik yönetimin tüm bu problemlerle baş edebilecek seviyede olmadığını göstermek. Ben burada savaşı savunacak değilim fakat ekonomik, askerî olarak güçlü uluslararası alanda yeterli donanıma sahip Amerika, Almanya gibi ülkelerin, ekonomisi paramparça, kriz yönetimi düşük Türkiye’yi nasıl da istediği gibi gösterdiğini fark etmemiz gerek çünkü bu kriz, her zaman olduğu gibi onların fırsatı.

 

Cumhuriyet Bayramın kutlu olsun Türkiye. Nereden geldiğini, nasıl geldiğini, ne için geldiğini lütfen unutma.

 

“Yurtta sulh, cihanda sulh.”

-Mustafa Kemal Atatürk

 


 

Referanslar

[1] Wikipedia Contributors. (2019). “Soft power”. Wikipedia.

[2] Wikipedia Contributors. (2019). “Hard power”. Wikipedia.

 

Fotoğraf için tıklayınız.

 

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir