Medya Etiği ve İlkeler Bunalımı

Kaç haftadır medya kanallarında bir hareketlenme var.

 

Basın mensupları “Özgür basın demokrasinin bel kemiğidir.” diyor…

 

“Bunun desteklenmesi gerekiyor” diyor ve hükûmetin yerel geleneksel medya kanallarına yapılan yardımları kritere bağlama yönünde, yardımlara ara vermesinden rahatsızlık duyduğunu belirtiyor…

 

Çıkan tartışmalardan sonra “yeter, istemeyiz kalsın” diyor!

 

Bir sürü gazetenin yönetimi ayaklanıyor! Yazı ardına yazı çıkarıyorlar, önceden konuyu çarpıtmadan yazıyorlar, istedikleri belli ve basit; medya desteği devam etsin ve yerel medya kanalları ayakta kalsın…

 

Anlarım ve bu konu tartışılır: Kriterleri ne olması gerekir, herkes nasıl başvurabilir, alınan yardım kalemleri nasıl şeffaf olabilir…

 

Anlasam da yine aykırı düşünürüm o ayrı, tartışın tartışmasına, yine de denetimli serbest piyasaya inanan biri olarak ve sendikalara gram güveni kalmamış bir genç olarak, size verilen kuruşların tek birinin bu demokrasiye katkısı olduğuna inanmıyorum.

 

Bugün yazmak istediğim konu nasıl beyaz at süren süvarilerin şekil değiştirdiğidir, gururla göğsünüzde parlattığınız ilkelerin nasıl işinize gelmediğinde önemsiz bir detay olduğudur ve buna karşı hissettiğim şaşkınlıktır.

 

Gazetecilik mesleğinin onurundan ve demokratik işlevinden bahsederken başı dönenler bu ilkeleri  nasıl hemen işine gelmediğinde unutuyor, anlayamıyorum doğrusu.

 

Kaç gazete yıllar boyuna gencecik insanları ifşa etti, uyuşturucu haberleri çok okunur ya, koyun bir resim bir de isim gerisi helal, halk buna alıştı zaten!

 

Veya iddia attığınız bir makam, kişi var ya, söyleyin bir iki cümle gerisi helal! Kaynağa gerek yok, ne de olsa bakan yok!

 

Bunun en çirkin örneğini yıllarca okuduğum ve saygı duyduğum Yenidüzen gazetesi yaptı…

 

“YENİDÜZEN’in manşetinden Dışişleri Bakanı Kudret Özersay’ın özellikle rahatsızlık duyduğu, YENİDÜZEN’in ‘Bize verilen sözler hiç tutulmadı’ manşetinin yalanlanması yönünde, HaberKibris.com sitesi üzerinden iletişim yapıldığı öğrenildi.”

 

Öğrenildi diyorsunuz Cenk Bey, nasıl öğrendiniz söyler misiniz? Birisi sizin gazetenize komplo mu yaptı? Haber Kıbrıs sitesinin yayımladığı haberi okudunuz mu? Okumadıysanız buradan linkini paylaşayım, bir dakikanızı almaz çünkü sadece iki paragraf ve tek ekran alıntısı. Sizin haberinizdeki sansasyon nereden geliyor? Özersay rahatsız olmuşsa ve siz bunu öğrenmişseniz lütfen bir yorum paylaşsaydınız hakkında iddiada bulduğunuz makamdan, size karşı komplo var ya!

 

Biz de demokrasiye inanıyoruz, oyumuzu cebimizde saklamıyoruz ve en çok güvendiğimiz insanlara veriyoruz, sizin yazdığınız haberlerin bu güvende çok etkisi var ve siz bunu suistimal ediyorsunuz!

 

Medya etiği ve basın özgürlüğünün zamanı geldiğinde en asil şövalyesiyken işinize gelmediğinde ise bu kavramları gereksiz bir detay olarak mı görüyorsunuz? Medya etiğinin basın özgürlüğünün ayrışmaz bir detayı olduğunun farkında değil misiniz?

 

Taraflı gazetecilikle hiçbir sorunum yok, bu siyasi bir tercihtir, kitleniz vardır ve o kitlenin beklediği geleneksel haberleriniz vardır, fakat etik evrensel bir kavramdır.

 

Bunu yeni gazeteciler bile üniversitede öğrenirken siz ülkedeki en köklü gazetelerden birinde dedikoduvari haber yapıyorsunuz, kaynak vermiyorsunuz, iddiada bulunduğunuz makamlardan yorum dahi istemiyorsunuz! Ve sonra ajitasyon yaparak manşet yapıyorsunuz! “Maronit açılımını konuşmak yerine Yenidüzen’e çamur atmak çirkinliği”! Manşete bakın Cenk Bey! Nasıl bir sansasyon bu anlayamadım doğrusu. Kim size çamur attı?  Haber Kıbrıs, kaynağınız olduğunu iddia ettiğiniz adamın sosyal medyadan yayımladığı yorumun ekran alıntısını paylaştı. Basın özgürlüğü beğenmediğiniz ve sizin emeğinizin değerini azaltan iddialar olduğunda çirkinlik mi oluyor? Bu iddiaların kriterleri mi olsun, yargı süreci mi olsun?  Nasıl, kötü hissediyor değil mi birisi hak etmediğinizi düşündüğünüz şekilde size “çamur atınca”? Gerçi bunun çamur atma örneği olduğunu düşünmüyorum fakat varsayalım ki öyle, bunu konuşmaya hazır mısınız? Oturun bağlayıcı medya etik kuralları belirleyin, devletle işbirliği yapın ve neyin “çirkin” olup olmadığını tartışın, biz de sizi alkışlayalım, basının dedikodu paradigmasından yüksek kalite haber yapmasına evrilmesini takdir edelim.

 

Yok ama karalama kültür oldu ya, çarpıcı manşetler küresel anlamda kazandıran bir reklam politikası oluyor ya, bundan dolayı buna dokunmaya kalkışınca insan antidemokratik oluyor. Varsın dokunmayın, beni yine rahatsız etmiyor, fakat yaşadığınız bunalımın farkına varın lütfen. Çamurlu topraklar üzerinden sürdüğünüz her beyaz at kirlenir, bataklıklar üzerinde bu tekneyi ya beraber kürek çekerek  yaşatacağız ya da çamur ata ata bataklığın bir parçası olacağız. Bunda herkesin samimiyet sorumluluğu vardır, özellikle sizin gibi değerli kurumları olan insanların. Bu yarış ideoloji yarışı değildir, bu temel prensiplerin hayatta kalması için verilen yaşam mücadelesidir. Keza naçizane fikrim temel ve evrensel ilkelerin kabileci davranışları kaldırmadığıdır. Eğriye eğri ve doğruya doğru deyin tabii ki ama doğruyu eğri gösterme veya eğriyi doğru gösterme gayretinde bunalım yaşamayın, bundan hepimiz zedeleniyoruz ve bunun kazananı olmuyor, sizin tabirinizle “çirkin” bir kültür yaratıyor.

 

Tolerans, samimiyet ve etik.

 


 

Kaynaklar:

https://haberkibris.com/mousas-yeniduzene-konusmadim-2019-11-16.html

http://www.yeniduzen.com/gundem-maronit-acilimi-ne-oldu-121004h.htm

 

Kapak görseli için tıklayınız.

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir