Beden Dismorfik Bozukluğu ve Sosyal Medya

Sosyal medyanın yaygın kullanımının, insanlara ideal bir güzellik kavramını dayattığı ve daha fazla insanın, bu kısır döngüyü devam ettiren filtreler ve plastik cerrahi ile mükemmel görünüm elde etmeye çalıştığı yaygın bir gerçektir. Her ne kadar insanlık tarihinin başlangıcından bu yana kendimizi bir idealle kıyaslıyor olsak da kusurlarımız ve ulaşmamız gereken ideal bize hiç bu kadar sık hatırlatılmamış, fiziksel özelliklerimiz hiç bu kadar sık insanların eleştirisine sunulmamıştı. Durum böyle olunca, insanların dış görünüşlerinden memnun olmamaları ve çareyi giderek daha fazla estetik operasyonlarda aramaları şaşırtıcı değildir. Bu durum, beni doksanlardaki “heroin chic”[1] imajının popülerleşmesiyle artan bulimiya gibi fiziksel görünüm odaklı akıl hastalıklarının yeniden nüks edebileceği ihtimali üzerine düşünmeye, beden dismorfik bozukluğunu (BDB) araştırmaya ve sosyal medyanın bu durum üzerine etkilerini irdelemeye itti.

 

Sosyal medya ve beden dismorfisi arasındaki ilişkiyi incelemeden önce BDB’yi tam olarak anlamak gerekir. Kişinin kendisini başkalarıyla kıyaslamasından doğan negatif beden imajı bu bozukluğa yol açan sebeplerden biri olsa da akıl hastalıkları ile bizi bu akıl hastalıklarına yönlendiren faktörler arasında bir ayrım vardır. Olumsuz beden imajından çoğumuz muzdarip; dünya çapında kadınların üçte ikisinden fazlası medyanın dayattığı güzellik standardına ulaşma baskısının fiziksel özellikleri konusundaki kaygılarını arttıran en önemli faktör olduğunu söylüyorlar.[2] Beden dismorfisi ise nispeten nadir görülen ciddi bir psikiyatrik hastalıktır. Kişinin görünüşü hakkındaki kaygılarının ve eleştirilerin azımsanamayacak bir etkisi olsa da BDB, diğer çoğu akıl hastalığı gibi genetik eğilim ve dış faktörlerin bir kombinasyonunu gerektirir. Hasta gerçek ya da kurmaca bir fiziksel kusur üzerine bir takıntı geliştirip taranmak, derisini yolmak, kıyafet değiştirmek ya da aynaya bakmak gibi, günlük hayatı kısıtlayan kompulsif ritüeller uygular. BDB bu açıdan obsesif-kompulsif bozuklukla yakından ilişkilendirilir. Freud’un ünlü hastalarından, aynı zamanda ilk bilinen BDB vakalarından biri olan Kurt Adam örneğinde, hasta burnunu sürekli aynada kontrol edip pudralamaktan geri duramaz ve fiziksel görüntüsünden o kadar utanır ki kendini sosyal hayattan tamamen izole eder.[3] Bu davranışlar bazıları tarafından Oscar Wilde’ın ünlü romanındaki Dorian Grey karakterinin davranışlarına benzetilmektedir. Dorian gününün büyük çoğunluğunu takıntılı bir şekilde yozlaşmış hayatının etkilerinin portresini yaşlandırmasını ve çirkinleştirmesini seyrederek geçirir ve beden dismorfisi olan hastaların çoğu gibi intihara eğilimlidir. Dorian’ın portrede gördüğü çirkinleşme de, tıpkı BDB hastalarının aynada gördükleri kusurlar gibi, sanrısal olarak yorumlanabilir.[4]

 

Bununla birlikte, sosyal medya kendi başına böyle ciddi bir hastalığa neden olmamasına rağmen, sosyal ağların zararlı eğilimler için bir cennet olduğu aşikârdır. Bir BDB hastası üzerinde yapılan bir araştırma, bu gibi ağlarda selfie paylaşarak ya da sohbet gruplarına girerek diğerleri tarafından kabullenme ve onaylanma beklemenin bir çeşit kendini teskin etme yöntemi olduğunu ve insanın hayatını kısıtlayabilecek şekilde obsesif-kompulsif davranışa dönüşebileceğini göstermektedir.[5] Siber zorbalığın zararları herkesçe bilinir, ancak araştırmalar, sosyal medya kullanıcılarının selfie paylaştıktan sonra görünüşleri hakkında olumlu yorumlar alsalar bile bedenlerinden daha az memnun olduklarını gösteriyor. Bunun sebebi günümüzde herhangi bir paylaşım yapmanın mantığıyla alakalıdır. Beğeniliyor olmak, insanın kendini beğenilecek ya da beğenilmeyecek bir şey gibi sunmasının zihinsel yükünü hafifletmez. Bu da elbette kendimizi karşılaştırma, inceleme ve her küçük ayrıntıya takılıp kalma eğilimini artırır. Bu nedenle uzmanlar bu gibi beden algısıyla alakalı hastalıkların tedavisine sosyal medya kısıtlama hatta tamamen hayatından çıkarma, montajlı resimleri tanıma gibi programlar eklemeye başlıyorlar.[6]

 

Konu insanların beden algılarıyla oynamak ve zararlı eğilimlere olanak sağlamak olduğunda Instagram gibi sosyal ağların televizyon, film ya da reklamcılık gibi medya araçlarından daha tehlikeli olduğu görüşündeyim. En azından sosyal medyanın yaygınlaşmasından önce gördüğümüz ideal insanların çekici görünebilmek için her türlü imkâna sahip olduklarının farkındaydık. Instagram’ın “influencer” kültürününse “ünlülük” ve “normallik” arasındaki sınırı bulandırması, bana göre insanların sürekli olarak kendilerini ideal fizikli insanların düzgün açılardan çekilmiş ve üzerinde oynanmış fotoğraflarıyla karşılaştırmalarına sebep olmaktadır. Durumu bu kadar ciddi hâle getirense bunun zenginler için bir ayrıcalık değil, herkes için standart hâline gelmiş olmasıdır. İnsanın kendini denk tuttuğu biriyle karşılaştırıp sürekli olarak ona imrenmesi ve ulaşılamayacak bir standardı normalleştirmesi, ikon denebilecek insanlara özenmesinden çok daha yıpratıcıdır. Ayrıca, negatif beden imajı olan birinin kendi resimleriyle oynayarak dilediği biçime bürünebilmesi ve bu hâliyle çevresi tarafından sürekli olarak onaylanması, gerçek hayattaki hâlini beğenmemesine, dolayısıyla gerçeklikten kendini izole etmesine yol açar.

 

Sosyal medyanın özellikle bizim jenerasyonumuzda yarattığı negatif beden imajının ve kusurlarımız hakkındaki bu aşırı farkındalığın bu kadar ciddi bir akıl hastalığının insanlarda daha sık görülmesine ne derece sebep olacağını merak ediyorum. Fakat akıl hastalığı riskini arttırsın ya da arttırmasın, sosyal medya tarafından hayatımızın her anının, bedenimiz de dâhil, herkesin görüp yargılayabilmesi ve fikir belirtebilmesi için ortaya serilmesinin üzerimizde sağlıklı bir etkisi olmayacağı açıktır.

 


 

Referanslar:

[1] Currin, L., Schmidt, U.,  Treasure, J. ve Jick, H. (2005). Time trends in eating disorder incidence. British Journal of Psychiatry, 186, 132-135.

 

[2] Moss, R. (2016). Women’s Body Confidence Is A ‘Critical Issue’ Worldwide, Warns Dove’s Largest Ever Report. HuffPost UK.

 

[3] Aravind, V. K., ve Krishnaram, V. D. (2006). Body dysmorphic disorder, dysmorphophobia or delusional disorder-somatic subtype?. Indian journal of psychiatry, 48(4), 260–262.

 

[4] Karasu, S. R. (2015). Illusions and “Troubled Senses” of Body Dysmorphic Disorder. Psychology Today.

 

[5] Khanna, A., ve Sharma, M. K. (2017). Selfie use: The implications for psychopathology expression of body dysmorphic disorder. Industrial psychiatry journal, 26(1), 106–109.

 

 

[6] Adkins, A. (2018). How Social Media Contributes to Body Dysmorphic Behavior. The Lexington Line.

 

Kapak fotoğrafı için tıklayınız.

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir