Koronavirüs ve Ev İçi Şiddet Denklemi

Normalde yazıyı yazarken değil yazı bittikten sonra ortaya çıkan bütüne başlık bulmakta zorlanırım, ama bu sefer tam tersi oldu. Gündemimizdeki virüsün hayatlarımıza etkisinin çok ağır olduğu bir zamanda kelimeleri yan yana getirmek inanın zor.

 

Bahsedeceğim konuya çoğu insanın vereceği tepki “Şimdi bunu konuşmanın zamanı mı?” olacak. Bu tepkinin doğal olduğunu kabul ediyorum ama adada çoğu hak politikası konuşulmaya başlanıp tartışmaya açıldığında ve yasalaşacağında genelde afaki tepkilerle savuşturuluyor. Bu tavrın sonuçlarından biri mağduriyet yaratmak oluyor. Bilhassa yazının konusu olan kadınlar öznelinde konuşursak konuşulmayan, önü kesilen yasaların ve tartışmaların sonuca bağlanmayışının yarattığı mağduriyet haricinde bir de yürürlükte olan yasaların bile uygulanmayışından dolayı birçok kadın mağdur oluyor veya canından oluyor. Örneğin kadınlar bugün TOCED’den (Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Dairesi) ve TOCED’in iç mekanizmasından ve kendilerini koruyacak mekanizmalarından haberdar değil. Çünkü hükûmetler bu konudaki sorumluluğunun farkında değil. Değil ki 2015’te yürürlüğe giren mesele 2020’de bile etkin değil. Her neyse. Bahsedeceğim konunun “zamanı mı” tartışmasına girmek bu noktada çoğunluğa göre belirsiz bir tartışma diye görünebilir ama Gökhan Yavuz Demir’in de dediği gibi “belirsizlik dilin ev hâlidir” ve sizin bizim belirsiz ev hâlimiz yani dilimiz çok net bir biçimde şiddete maruz kalan bir kadının reel anlamda ev hâli olabilir.

 

Kadına yönelik şiddetin varlığı Kıbrıs’ın kuzeyinde 10 yıl önceye göre kabul edilir, görünür bir olgu değildi. Feminist aktivistler, “bunu dile getirdiğimizde, ‘bizde öyle şey yoktur, biz İngiliz terbiyesiyle yetiştirildik’” diyerek şiddet eylemini ülkedeki göçmenlere yüklemek gibi geçersiz, kabul edilebilir olmayan bir argümanla karşılaştıklarını hep anlatırlar. Muhtemelen yine bundan on sene sonra “koronavirüs nedeniyle karantina sürecinde çoğu kadın, sırf kadın olduğu için mağdur oldu, şiddete maruz kaldı dediğimiz için marjinal muamelesi gördük” diyeceğiz ama üzgünüm ki maalesef koronavirüsten dolayı kapandığımız karantinada şiddetin farklı türleri yaşanıyor ve daha ne kadar yaşanacak bilmiyoruz çünkü hükûmet her gün toplanıp bir dizi kararlar açıklarken bu kararların yanında kadına yönelik şiddetle mücadele için acil eylem planı hazırlamadı. “Yanında” diyorum çünkü ekonomik boyutlarını tartıştığımız koronavirüsün yol açtığı ekonomik krizlerin yanında bir de sosyal sorun olarak yarattığı olaylar var. Bu sebeple bir de sosyal sorunların çözümü için çalışmalar yapılmalı. Elimizdeki veriler ne durumda doğrusu bilmiyorum. Alo 183’e gelen ihbar veya vaka sayısını, Polis Genel Müdürlüğüne gelen ihbar veya vaka sayısını bilmiyorum, ama adanın güneyinde koronavirüsün varlığı açıklandıktan sonra ev içi şiddet yardım hattına gelen aramalarda yüzde 30 artış görüldüğü açıklandı. Yakın coğrafyamızdaki Türkiye’de yine koronavirüsle mücadele etmek için uygulanan ev karantinalarında birçok kadın uğradığı şiddet nedeniyle kadın örgütleriyle bağlantı kurup başlarına geleni anlatıyorlar, çare istiyorlar. Aynı Türkiye’de kadınlar kapandıkları karantinanın 20. gününde 21 kez canından oldu. Virüsün ilk ortaya çıktığı Hubei’de ev içi şiddeti önlemek için çalışan kuruluşlara yapılan şikayetlerin sayısı yüzde 90 arttı.

 

UK Aid Direct kuruluşu, pandemi sonrası artan ev içi şiddeti raporladı. Evet, belki de elimizde devletin konuyu acil eylem planı kapsamına alması içim makul kabul edeceği bir veri yok ama açıkçası bunun devletin inisiyatifine kalmış bir mesele olarak görmüyorum. Bu noktada sivil toplum örgütlerine kamuoyu oluşturmak için büyük sorumluluk düşüyor. Akabinde devletin bu süreci keyfîlikten uzak, bilinçli ve planlı yönetmesi ve yönetirken de toplum nüfusunun yarısını oluşturan, vergisini ödeyen kadınlara hak ettikleri hizmeti vermesi gerekiyor. Yazıyı toparlarken aklıma, geçtiğimiz günlerde Doğuş Derya’nın Yenidüzen’de gündeme yazdığı yazının başlığı geliyor, “Bir Toplumsal Semptom olarak Fişleme !”. Sizden ricam eğer bu dönemde birilerini fişlemek içinizden geliyorsa, ne olur mahallenizde, yakın çevrenizde bulunun şiddet faillerini yetkili kurumlara fişleyin. Fişleyeceğiniz kişiler hastalar veya hasta yakınları yerine şiddet failleri olsun ki aynı anda birçok konuya karşı kolektif mücadele verelim. Her şeyin geçtiği güzel günler yakınımızda olsun.

 


 

Kaynakça

Kazete editörleri. (2020). Korona günlerinde kadına şiddetin bahanesi çok, önlem ise yok. Kazete.

Başak,. B. (2020). Karantina uygulaması birçok ülkede ev içi şiddeti artırdı: “Kapıyı kapatmak Kovid-19’u engelleyebilir ama ev içi şiddet virüsünü engelleyemez”. Medyascope.

Psyllides, G. (2020). Coronavirus: Calls up by 30 per cent to domestic violence helpline. The Cyprus Mail.

 

Kapak fotoğrafı için tıklayınız.

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir