“Demos” ve “Kratos” Üzerine

Bu iki kelimenin birleşimi, politik hayatımızın merkezinde yer alan bir kavrama denk gelmektedir. Yunancada, “demos” halk veya insan anlamına gelirken, “kratos” ise güç veya yönetim anlamına gelmektedir. Bu iki kavram bir araya geldiğinde ise “demokrasi”, yani halkın veya insanların, yönetimi veya gücü olarak tanımlanmaktadır.[1] Ancak bu kavram tarih sahnesinde belirdiği dönemden günümüze gelene dek birçok değişime, gelişime uğramış ve farklı şekillere bürünmüştür.

 

Demokrasi kavramı, sosyal etkileşimin bir sonucu olarak ilk kez Atina’da ortaya çıkmıştır ki günümüzdeki kullanımı ile çok az benzeşmektedir. Bu kavramın ilk kullanıldığı dönemdeki “demos” tanımı, yetişkin ve özgür erkekleri kapsamaktaydı. Diğer bir yandan, “kratos” tanımı ise halk meclisi vasıtasıyla, yerel konular hakkında, direkt katılım ile gerçekleşiyordu.[2] Bu bağlamda, yukarıdaki tanıma uyan Atinalı bireyler doğrudan karar merciinde yer alarak, verilecek olası kararları etkileyebilmekteydi. Ancak tarihin ilerlemesi ve sosyal gelişmelerle birlikte bahsi geçen iki tanımında kapsamı ve kullanımı değişikliğe uğramıştır.

 

İlk olarak “demos” kavramının uğradığı değişikliklere bakacak olursak, tanımladığı halk veya insanlar tarih süresince farklı şekillerde yorumlandı ve kullanıldı. Şehir devletlerinin ardından yüzyıllar sonra mutlak güç ile yönetilen krallıklar ortaya çıktı. Bu yönetim biçiminde “demos” kavramının pek bir önemi yoktu çünkü bilindiği üzere yönetici (kral, padişah, prens vb.) yetkisini kutsal bir güçten almaktaydı. Bu nedenden dolayı, bu gibi yönetim şekillerinde, “demos” yöneticiye yakın bir kesim insan olarak görülse de, şehir devlet modelinde olduğu gibi “kratos” üzerinde söz hakkı bulunmamaktaydı. Daha sonralarda ise, derebeylik (feodalite) sisteminin ortaya çıkmasıyla birlikte, genelde Avrupalı bazı devletlerde bu sistemin önemli unsurlarından olan derebeyleri yani toprak sahipleri “demos” olarak görülmüş ve bir parça da olsa söz hakkı tanınmıştır. Bu bağlamda, bir dönem, “demos” tanımlamasının toprak sahibi olma kıstasına dayalı olduğu söylenebilir.[3]

 

Fransız İhtilali ve Sanayi Devrimi gibi sosyal düzende köklü değişikliklere sebep olan olaylarla “demos” kavramı farklı bir boyut kazanmaya başladı. Halk veya insanlar olarak tanımlanan grup genişlemeye başlarken, bu gruba dâhil olmayı sağlayacak kıstaslar azalma gösterdi. Bu dönemin başlangıcını ele alacak olursak, “demos”, kısmen toplumun tümünü tanımlamaya başlamış olsa da, bu, toplumun tüm kesimlerine “kratos” konusunda söz hakkı sağlandığı anlamına gelmiyordu. 19. yüzyıl boyunca karar verme mekanizmasında etki sahibi olacak olan halk mensupları çoğunlukla sadece erkek vatandaşlar olacaktır. Ancak 20. yüzyıla gelindiğinde kadın hakları ve diğer bazı sosyal değişimlerle birlikte “demos”, kadınların dâhil olması ile genişleyecek ve “kratos” üzerinde etki sahibi olan kesim neredeyse toplumun tüm yetişkin bireylerini kapsayacaktır. Ayrıca, son olarak, yine aynı yüzyıl içerisinde insan hakları ve sivil haklar hareketleri ile birlikte başta Amerika Birleşik Devletleri olmak üzere birçok ülkede gerek ten rengi, gerekse etnik köken ayrımına maruz kalan vatandaşlar da “demos” kavramına dâhil olacak ve bu da “demos” kavramının günümüzde kucaklayıcı ve toplumun neredeyse tüm bireylerini içine alan bir hâle bürünmesini sağlayacaktır.

 

Atina demokrasisinden bu yana demokrasi olgusunu oluşturan iki kavramdan değişikliğe uğrayan yalnızca “demos” değildi. Nasıl tarih ilerledikçe halk ve insanların tanımı değişkenlik göstermişse, “kratos” kavramı da, yani “demos” olarak tanınan kişilerin güce veya yönetime katılımları da değişikliğe uğradı. Daha önce de bahsettiğimiz gibi, Atina demokrasisinde “kratos”, direkt olarak, halk meclisi yolu ile sağlanıyordu. Ancak, “demos” tanımı genişledikçe ve nüfus arttıkça yönetime direkt katılım mümkün olmamaktaydı. Bu nedenden dolayı, direkt demokrasi yerini farklı safhalarla temsili demokrasiye bıraktı. “Kratos” kavramı, bu yeni modelle, bireylerin doğrudan değil de, kendilerini temsil edecek kişileri yetkilendirmesi ile gerçekleşmeye başladı.[4]

 

Son olarak, günümüzdeki tanımlarıyla “demos” ve “kratos” kavramlarının oluşturduğu bütünleyici ve temsili bir demokrasi, farklı ideolojilerle birlikte, değişen şekillerde tanımlanabilir. Bunlardan ilki, en meşhur olarak da bilinen, liberal demokrasidir. Liberal demokrasi, liberalizm ideolojisini temel alan, bireysel hak ve özgürlüklerin korunmasının esasına dayalı bir demokrasi türüdür. Bir diğeri ise, sosyal demokrasi olarak adlandırılan, sosyal ve ekonomik eşitliğin savunulduğu, toplumun kaynaklarının adil bir şekilde paylaşıldığı bir model olarak görülebilir. Demokrasinin aldığı diğer bir şekil ise, daha çok komünist ideolojinin öne sürdüğü, tüm insanların katılımı ile gerçekleşebilecek, halk demokrasisidir.[5]

 

Demokrasi olgusunu oluşturan “demos” ve “kratos” kavramları, farklı dönemlerde, farklı şekillerde tanımlanmış olsa da, hiç kuşku yok ki, sosyal düzenin sağlandığı ve halkın yönetimde söz sahibi olduğu bu yönetim biçimi medeniyetlerin bir parçası olmuş ve olmaya da devam edecektir.

 


 

Referanslar

 

[1] Heywood, A. (2013). Politics. Houndmills, Basingstoke, Hampshire: Palgrave Macmillan.

[2] KÜÇÜKLER, S. K. ANTİK ATİNA’DA DEMOKRASİ VE OSTRAKİSMOS.

[3] Frank, A. G. (1991). Transitional ideological modes: Feudalism, capitalism, socialism. Critique of Anthropology11(2), 171-188.

[4] Urbinati, N. (2011). Representative democracy and its critics. The future of representative democracy, 23-49.

[5] Ball, T., Dagger, R., & O’Neill, D. I. (2016). Political ideologies and the democratic ideal. Taylor & Francis.

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir