Derhâl Kurtulmamız Gereken Ucube: Seçim ve Halkoylaması Yasası

13 Mart 1976 tarihinde çıkarılan 5/1976 Seçim ve Halkoylaması Yasası (kısaca Seçim Yasası), 23 Ekim 2017 tarihinde Cumhuriyet Meclisi tarafından kabul edilen 59/2017 sayılı değişiklik yasası ile günümüzdeki hâlini aldı ve 7 Ocak 2018’de yapılan genel seçimler ile 24 Haziran 2018’de yapılan yerel seçimleri etkiledi.

 

Tüm adanın seçim bölgesi ilan edildiği 7 Ocak 2018 seçimlerinde yüzde 11,7 oy geçersiz olmuştu. Yüzde 11,7 oyun geçersiz olduğu bir seçimin meşruiyeti zaten tartışmalıdır. Bu kadar zor bir seçim sistemi yaratmanın manası neydi diye düşünürken aklıma açıklama olarak sadece karma oyların önüne geçme hedefi geliyor. Demokratik bir tercih olan karma oy kullanma, önüne geçilmesi gereken bir şey değildir. Geçtiğimiz seçimler de göstermiştir ki halkımızın önemli bir bölümü her şeye rağmen karma oy kullanmayı tercih etmiştir.

 

Seçim Yasası’nın sıkıntılı olduğu konuları irdeleyerek; bölgesellik ve tercih sorunu, büyük partilere avantaj, bağımsız adaylar, ara seçimler ve seçilme yaşı gibi sorunları tartışmaya açmak istiyorum.

 

Bölgesellik ve Tercih Sorunu

Yasanın mevcut hâline göre Kuzey Kıbrıs’ın altı ilçesinde aday olan seçmenler, hangi bölgeden aday olduğuna bakılmaksızın seçmenin bütünün oyu ile belirlenmektedir. Yani Lefke milletvekillerini belirlemek için bir İskeleli, Lefkoşa milletvekillerini belirlemek için ise bir Girneli oy kullanabilir. Bu değişikliğin amacı özellikle küçük ilçelerden seçilen milletvekillerinin sırf tekrar seçilmek için icraatlarını kendi ilçelerine yoğunlaştırmasının önüne geçmek olarak belirtilmişti.

 

Ancak mevcut sistem bölgeciliğin önüne geçmek isterken bölgeselliği tamamen sulandırmıştır. Bunu örneklendirmek için şu senaryoya bakalım:

A ve B kişileri Lefke’de ikamet etmekte, bölgede sevilmekte ve bölge sorunlarını gayet iyi takip etmektedir. C ve Ç kişileri ise Lefke ile bağlantılı olmayıp Gazimağusa’da yaşayan ve bu bölgede tanınan ve sevilen isimlerdir. C ve Ç kişileri Gazimağusa listesinde yer bulmakta zorluk yaşayacakları ve daha avantajlı olacakları için seçime Lefke listelerinden girmeye karar vermiştir.

 

7 Ocak 2018 seçiminin verilerine göre Lefke’deki seçmen sayısı yaklaşık 7.000, Gazimağusa’daki seçmen sayısı ise 48.000’dir. Diğer ilçelerdeki kişilerin A, B, C ve Ç kişilerine eşit mesafede olduklarını varsayarsak kendi bölgelerinde oy kullanacak olan seçmenlerin tercihleri önemlidir. Bu durumda C ve Ç kişileri Lefke’deki seçmenlerden hiç oy almasalar bile Gazimağusa’daki seçmenin oylarını alarak Lefke’yi temsilen milletvekili seçilebilirler.

 

Aynı şekilde A ve B kişileri Lefke’deki seçmenin tamamının oylarını alsa dahi Lefke’yi temsilen milletvekili seçilemeyebilirler.

 

Hâl böyle iken zaten bölgeselliğin ve adaylar bazında ilçelere göre aday olmanın bir anlamı kalmıyor.

 

Büyük Partilere Avantaj

Seçim sisteminin mevcut hâli (karma oylarda çok büyük bir farklılık olmadığını varsayarak), küçük ilçelerde küçük partilerin milletvekili çıkarmasını imkânsız kılar. Örneğin Güzelyurt’taki yaklaşık 15.000 kişilik seçmenin tamamı D Partisine oy verse bile eğer bu parti ülkenin geri kalanında yeterli oyu alamazsa (ya da barajı geçemezse) Güzelyurt’ta milletvekili çıkaramaz. Bu da büyük partilerin milletvekili sayısındaki üstünlüğünü perçinleştirir. Ülke genelinde seçimi ilk iki sırada bitiren partiler Lefke’yi temsil edecek sandalyeleri (karma oylarda çok büyük bir farklılık olmadığını varsayarak) otomatik olarak bölüşürler ve hanelerine birer milletvekili daha yazılır.

 

Bağımsız Adaylar

Son seçimde Çetin Sadeli örneğinde yaşandığı gibi bağımsız bir adayın milletvekili seçilmesi olası değildir. Bunun sebebi şudur: Bağımsız bir aday ancak karma kullanan bir seçmenden bir oy alabilir. Mühür kullanan bir seçmen ise bir partiye elli oy verir.

 

Karma kullanan her seçmenin elli oy hakkını sonuna kadar kullandığını kabul ederek 191.000 seçmen Lefkoşa ilçesi için yaklaşık 3 milyon (191.000 x 16) oy kullanır. Bir bağımsız adayın milletvekili seçilebilmesi için, bulunduğu bölgedeki oyların yüzde beşine sahip olması gerekir. Bu durumda 191.000 seçmenden 150.000’inin oyuna ihtiyaç duyar, ki bu da seçmenin yüzde 79’unun karma oy kullanması ve tamamının aynı bağımsız adaya oy vermesi ile mümkündür.

 

Kısacası seçim sistemi bağımsız adayların milletvekili seçilmesine olanak tanımaz.

 

Ara Seçimler

Kişilerin milletvekilliği görevleri istifa, ölüm, yüz kızartıcı bir suçtan hüküm giymek gibi çeşitli durumlarda son bulabilir. Böyle durumlarda genel seçimlere bir seneden fazla bir süre varsa ara seçimler düzenlenir. Bu durumda bir ilçenin milletvekilliği için ülke çapında seçim düzenlenir.

 

Şu senaryoya bakalım:

Lefke’yi temsil eden bir milletvekilinin görevi (örneğin cumhurbaşkanı seçilerek) sona erer. Bu durumda Bölgesellik ve Tercih Sorunu alt başlığında belirttiğim üzere ülke çapında yapılacak seçimde Lefke ile alakasız birinin bu göreve seçilme ihtimalinin yanı sıra oluşacak bir diğer problem de ülke genelinde yapılacak bir seçimin maliyeti ve külfeti olacaktır.

 

Oy vermek bir vatandaşlık görevidir. Peki Dipkarpaz’daki bir vatandaşa ülkenin diğer yanındaki Lefke’yi temsil edecek bir milletvekilini seçmek için sandığa gitmek gibi bir görevi olduğunu anlatabilir miyiz?

 

Vergilerimizi harcamamız gereken o kadar okul varken, bu kadar kâğıdı basmak ve seçim görevlisine ödeme yapmak mantıklı mıdır?

 

Takdirinize bırakıyorum.

 

Seçilme Yaşı

Aslında tamamen farklı bir konu. Hatta bu yasanın bir noktası olarak değerlendirebilir miyiz net değil. Anayasa’nın “Seçme, Halkoylamasına Katılma ve Seçilme Hakkı” başlıklı 68. maddesinin 2. fıkrası şöyle der:

“Yirmibeş yaşını bitirmiş olan her yurttaş seçilme hakkına sahiptir.”

 

Aynı maddenin 7. fıkrası ise şöyle der:

“Seçimler ve halkoylamaları ile ilgili diğer kurallar ile bu maddedeki hakların kullanılması yasa ile düzenlenir.”

 

  1. fıkrada bahsedilen yasa, tartıştığımız Seçim ve Halkoylaması Yasası’dır.

 

Buradaki temel soru şudur: 2. fıkra yirmi beş yaşından küçüklerin seçilme hakkına bir engel midir, yoksa sadece yirmi beş yaşından büyüklerin seçilme hakkını garanti altına mı almaktadır?

 

Bu konuda ilgili fıkranın yorumu tartışmaya açıktır ve Anayasa Mahkemesinin yapacağı okumaya tabidir. Şahsen ben bu cümlenin yirmi beş yaşından küçüklerin seçilme hakkına bir engel teşkil etmediğini, sadece yirmi beş yaşından büyüklerin seçilme hakkını garanti altına aldığını ve 7. fıkra ile beraber yirmi beş yaşından küçüklerin seçilme hakkının ilgili yasa (Seçim Yasası) ile düzenleneceğini düşünüyorum.

 

Eğer hâl böyle ise Seçim ve Halkoylaması Yasası’nda yapılacak değişiklikler seçilme yaşını da revize edecek şekilde olmalıdır. Günümüzde sistemimize örnek teşkil eden ülkelerden Birleşik Krallık (seçme ve seçilme yaşı 16 olan İskoçya hariç) ve Türkiye’de seçimlere katılma yaşı on sekizdir. Yirmi bir yaşında dahi olmadan üniversite mezunu olan arkadaşlarımızı düşündüğümüz zaman, yirmi beş yaşının gereksiz derecede fazla bir yaş olduğunu görebiliriz.

 

Anayasa’nın yorumlanmasının ışığında bu konunun da tartışmaya açılması gereklidir.

 

İlave

Bahsettiğim konulara ilaveten, yasanın adında kullanılan ve “Halkın türlü siyasi ve toplumsal sorunlar karşısında olumlu veya olumsuz görüşünü belirlemek için başvurulan oylama, plebisit, referandum” anlamına gelen “halkoylaması” kelimesinin Türk Dil Kurumuna göre doğru yazımı “halk oylaması”dır.

 

Sonuç

Belirttiğim konu başlıklarının ışığında ilgili yasanın adından başlayarak köklü bir revizyona gitmesi gerekmektedir. Halkımızı bu yasa ile yeni bir genel seçime götürmek, iradenin yansımamasına sebep olarak demokrasimize büyük bir darbe vuracaktır.

 

Şu anda yapılacak hareketler eski sistemi geri getirmek ya da bölgeselliği tamamen kaldırıp elli kişilik tek liste hâlinde seçime gitmek olabileceği gibi, Yeni Zelanda’da kullanılan karma üyeli nispi temsil sistemi veya İskoçya’da kullanılan ilave üye sistemi gibi örnekleri göz önüne alarak farklı bir sistem üzerine çalışma yapmak olabilir.

 


 

Fotoğraf için tıklayınız.

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir