Zaman Kazan, Zaman Harca: Bu Nerenin Para Birimi? (1)

Başlığı okuyunca konuyu tahmin edebildiniz mi bilmiyorum, ama bu yazı metaforlar ile ilgili.

 

Metafor veya mecaz anlam terimlerini hepimiz biliriz, üstüne de pek düşünmeyiz. İlkokulda öğretilen en basit hâli ile anlamı “bir şeyi bir şeye benzetmek”. Gayet basit. Peki bunu neden yaparız? Neden insanların böyle bir benzetme ihtiyacı oldu? Dillerimiz bize bunu neden sağladı?

 

Günlük hayatımızda dilimize yerleşmiş metaforları kullanırken aslında bazı trendlere uyduğumuzu fark etmeyiz. Aslında sonsuz seçeneğimiz varken hep belli temalara bağlı kalmayı seçiyoruz. Mesela zamandan bahsederken kullandığımız birkaç kalıba örnek verecek olursam:

Zaman harcamak, zaman kazanmak, zaman kaybetmek, zaman bulmak, zamanı kalmamak.

 

Aynı kalıpları para için de kullandığımızı fark ettiniz mi? İfadelerin hepsinde zamana bir değer atfediliyor aslında, hep zamanın ne kadar değerli olduğu vurgulanıyor. Bu bizim zamanı algılayışımızın bir yansıması olabilir mi? “Vakit nakittir” deyimi bu düşüncemizin çok açık bir göstergesidir aslında. Zaman değerlidir, harcama, kaybetme, değerini bil.

 

Başka bir örnek tartışmalardan verilebilir. Mesela kendini savunmaktan veya tartışmayı kazanmak/kaybetmekten bahsederken aslında sözlü bir tartışmaya fiziksel bir kavganın özelliklerini veriyoruz. Ya da aşktan bahsederken çoğu zaman bir yolculuk gibi tanımlamıyor muyuz? İlişkiler çıkmaza girdiğinde, tıkandığında ya da yolun sonundayken? En basitinden “ayrıldık” derken bile aslında kişilerin durduğu fiziksel noktalardan bahsediliyor. Bunun “Artık yolculuğumuzda beraber değiliz.” anlamından çıktığı da söylenir. Bu kelimelerin hep iki anlamlı olduğunu düşünsek de aslında hepsi yolculuk temasından gelip, aşk ve ilişkilere bağlanıp bu anlamları aldı.

 

Ünlü kitaplarında Lakoff ve Johnson, “kavramsal metaforlar”dan bahseder.[1] Bu teoriye göre, insan zihni soyut kavramları ifade etmekte zorlanır ve bunu kolaylaştırmak için soyut kavramlara somut özellikler atfeder. Bu şekilde dil, aslında soyut kavramları düşünme şeklimizi etkiler ve bir şekilde ortak bir algı yaratır.

 

Dolayısıyla metaforlar kültürlere ve dillere göre değişiklik gösterir, çünkü her kültür kendi düşünceleri, inançları ve yaşam şekillerinden ötürü dünyaya farklı bakar ve farklı algılar. Mesela öfke. Türkçede öfke için çoğunlukla kap, kalıp ve kalıbın içindeki sıvı madde temasında kelimeler kullanılır; kaynayan öfke, (sinirden) patlamak, sabrı taşmak, içi öfkeyle dolmak gibi. İspanyolcada ise öfkeden ve ilişkili kelimelerden daha çok “değerli obje” ve “rakip” terimleri ile bahsedilir.[2]

 

Yani kullandığımız dil, düşüncelerimizi ve algılarımızı pekâlâ etkileyebilir. Metaforlar bilinçli kullanıldığında, bir kavram veya bir kişi ile ilgili algıları yönlendirebilir. Özellikle politikacılar bu yönteme sık sık başvurarak toplumun algısını kontrol etmeye çalışır. Bir sonraki yazımda metaforların politik konuşmalar ve yazılarda kullanımından bahsedip, Trump, May, Obama gibi liderlerin konuşmalarından örnekler vererek anlatmaya çalışacağım.

 


 

Referanslar:

  • Lakoff and Johnson – Metaphors we live by
  • Kövecses et al – Anger Metaphors Across Languages: A Cognitive Linguistic Perspective
  • https://www.researchgate.net/profile/Mustafa_Aksan/publication/267964190_THE_CONTAINER_METAPHOR_IN_TURKISH_EXPRESSIONS_OF_ANGER/links/5742f39d08aea45ee84a73a4.pdf
  • https://www.degruyter.com/downloadpdf/j/cogl.2003.14.issue-4/cogl.2003.012/cogl.2003.012.pdf
  • https://www.tandfonline.com/doi/pdf/10.1080/10926480903538480

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir