Neden Geri Gelmek İsteriz ve İstemeyiz?

Geçenlerde, daha doğrusu genellikle karşıma çıkan bir sorular ve cümleler var:

 

“Mis gibi ülken dururken neden başka ülkeye gaçan?”, “Ne gelmen Kıbrıs’a?”, “Ne güzel adan var güneş var napacan İngiltere’de? Burda iş yoktur sanki. Siz yeni nesil illa isdersiniz gaçasınız bu ülkeden!”

 

İşin komik kısmı biz “o ülkesinden kaçan yeni nesil” öteki nesillerden daha çok ülkemizi seviyoruz. Ha kaçıyoruz evet, çünkü ülkemiz bize ne kalma gibi bir şans veriyor ne de yardımcı oluyor.

 

Ana vatanını herkes özler ve sever sonuçta orada doğduk büyüdük. Ana vatan, bir şeyin ilk kez yetiştiği, görüldüğü yere deniyor.[1] Yani siz oradan kaçsanız da kökleri hep içinizde olan yer.

 

Öncelikle devletin de bu üçüncü dünya ülkesine gidip okuyanlara karşı tutumu çok sahiplenici değil açıkçası. Misal burslar, devletimiz çeşitli burslar sunuyor hem Türkiye’de hem üçüncü ülkelerde okuyan öğrencilerine ama bu bursların başvuru zamanı ne zaman oluyor söyleyeyim size: Eylül ayı sonu ki o da en erken tarih. Dünya genelinde akademik takvimler Eylül ortası başlıyor ya da bizlerin Eylül ortası en geç ülkeden ayrılmamız gerekiyor. O zaman yurt dışından bu burslara başvurmak için ne yapmamız lazım? “Online” bir sistem var da benim mi haberim yok? “Ailen ne işe yarar gızım?” sorusunu duyar gibiyim. Ailem değil bursu ben alacağımdan -hani ülke dışında da kendi ayaklarımız üstünde durmak isteğimizden dolayı çıktığımızdandır ki- bu tarz koşuşturmaların hepsini kendimiz yapmak isteriz bence. Ailelerimiz tabii ki sağ olsun destekçilerimiz ama onlara yükleniyor bu yük ve sonunda onlar halletmek zorunda kalıyor başvuruyu.

 

Hadi bir şans burstan haberimiz oldu ve aileler koşturdu ve bursu aldık. Bursu bize verene kadar en az 5 ay istiyor bu devlet. Yani kısacası siz zaten bizleri gözden çıkaralı çok olmuş. Hangimiz nerede okudu nerede işliyor ne yapıyor bilmiyorsunuz bile. Hasbelkader ülke içinde önemli birinin çocuğu olmadığı sürece ya da göz önünde olan birinin aile dostu olmadığı sürece de kayıtsız kalıyor bizim yaptıklarımız.

 

Evet ama, biz gamsız ve ülkesini istemeyen nesiliz.

 

Lakin iş olanağımız yok  ve hiçbirimiz de hayatımızın en dolu geçirebileceği seneleri boşu boşuna çalışıp uğraşarak okuyarak harcamadık.[2] Başka meslek mi yoktu yapacağımız madem bu kadar severdik ülkemizi? Vardı ama kendimizi de sevmemiz gerekiyor sevdiğimiz işi yapmamız gerekiyor mutlu olmak için bu hayatta sanırım. Ben buna inanıyorum daha doğrusu. Çok da çok yüksek lisans gibi doktora gibi ileri eğitimleri yapıp ülkede bulunan üniversitelere girebiliriz. Çünkü, imkânımız yok. Sahip çıkanımız hiç yok.

 

Sizlere ben ne okudum söyleyeyim: Malzeme Bilimleri ve Mühendisliği (ve Endüstriyel İşletme). Yani herkesin aklında “Ha?” dedirtecek bir dal. Neden mi? Çünkü ülkemiz neredeyse hiçbir üretim sektörüne el atmamış ve bu mesleğe ihtiyaç duymamış durumda. İşin aslı herkesin düşündüğü kadar da kısıtlı değil benim iş alanım çok geniş. Her türlü üretim firmasında işleyebilirim çünkü esas amacım ürünün kalitesini zirveye çıkarıp bunu ekonomik bir şekilde yapmak ve performansını artırmak. Okurken de işlerken de çok zevk aldığım bir bölüm ve meslek bu, fakat ülkemde henüz yapamıyorum.

 

Yani bizleri ülkemize küstürmek için şartlar fazlasıyla varken biz yine de ülkemize dönüp nasıl onu ileri taşıyabiliriz diye düşünüyoruz. Lakin hiçbir üretim yeri veya araştırma merkezi ya da en basit bir destek bile olmadıkça bizim ülkemize dönüp ne yapmamız bekleniyor merak ediyorum doğrusu?

 

Geri dönmek istemememizin bir diğer etkeni de sanırım Kıbrıs’ta özgür olamayışımız. Toplumun sınırları içinde monoton bir hayat yaşamadığımız sürece dışlanma gibi bir durum var. Maalesef bu böyle. Toplumun sizden beklediği şeyleri yapmazsanız dışlanırsınız ama bu toplumun doğru olduğu anlamına gelmez.

 

Kıbrıs’ta her şeye söylenen ve bunlardan şikâyet eden, her şeyi çok bilen insan fazlasıyla var. Beni en çok boğan bu oldu ki ben başkasının ne söylediğine en az önem verecek insanlardan biriyimdir, ailem olmadığı sürece. Herkesin o güzel fikirleri bizleri dışarıya itiyor.

 

Açıkça söylemek gerekirse iyi ki yurt dışında okumuşum ve şu an ayaklarımın üstünde durabiliyorum. Yaklaşık 4 senedir yalnız yaşıyorum, ev paylaşmadan. Ev ekonomisi nedir biliyorum. Bize bir sürü şey katıyor bu tecrübe hayatta ve hayat dersi öğreniyoruz, Kıbrıs’taki toz pembe hayatta bu yüzden kendimize yer bulamıyoruz.

 

Biz kaçmak istediğimiz kadar da adamıza geri koşar adımlarla gelmek istiyoruz aslında…

 


 

Referanslar:

 

[1] http://sosyolojisi.com/anavatan-nedir-ne-demek-anlami-hakkinda-bilgi/15418.html

[2] http://tabella.org/2019/01/14/kktcde-goc-neden-gideriz-1/

 

Fotoğraf için tıklayınız.

Bir yorum

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir