Trafiğin Yansıttığı Toplumsal Değişimler

Bugünlerde sık sık karşılaşıp insanlarımıza şaştığım bir konudan bahsetmek istedim. Öncellikle ülkemizde Detay Kıbrıs gazetesine göre: “2018 yılında, ülkede, 22 ölümlü trafik kazasında 24 kişi hayatını kaybetti. Kayıtlara geçen 731 yaralanmalı kazada ise 1049 kişi yaralandı. Kayıtlara geçen hasarla sonuçlanan trafik kazası sayısı ise 2991 oldu. Polise intikal eden toplam trafik kazası ise 3744.”[1]

 

Birkaç keredir araç kullanırken gözlemlediklerime göre sürekli herkeste bir hız, bir acelecilik. Yani bu kadar kaza ve ölüm oranı yüksek olan bir ülkede yaşıyoruz, daha dikkatli olup, çevremize, sürücülere, yayalara daha duyarlı olmamız gereken yerde hiçbirini yapmıyoruz. Aksine, kazaya sebebiyet veren bir sürü davranış ve de araç sürerken sadece “boru basıp” argo kelimeler kullanan kişilere döndük. Hiçbir zaman onaylamadım ve onaylamayacağım belli başlı konulardan biridir. Evet hepimiz, herkes haklıdır ki ülkemizde düzgün yollarımız, yaya geçitlerimiz ve geceleri yeterince yollarımızda ışıklandırmamız yok, ama bir şey oldu mu önce sürücüyü suçlama, sonra devleti suçlamak gelir aklımıza. Asla empati yapıp da konuşmuyoruz, düşünmüyoruz.

 

Benim başıma gelen bir olaydan bahsetmek istiyorum kısaca. Geçen gün saat 19.00 sularında daha havada ışık varken Girne-Lefkoşa ana yolunu kullanıyorum. Girne’ye evime döneceğim. Allah’tan genellikle yavaş (80 km/sa falan) ve dikkatli süren bir insanım, çünkü ana yolda aniden önüme 2 kişi atıldı! Koskoca yolda karşıdan karşıya yürüyerek geçmeye çalışıyorlar ve yanımdan da bir araba son sürat geliyor. Evet, belki yanımdaki arabanın yavaş sürmesi gerekirdi, ama o insanlar kendi hayatlarını nasıl bu kadar kolay tehlikeye atabiliyorlar ki? Son anda daha da yavaşladım ve yolu karşıdan karşıya geçtiler ama o yolda yaya geçidi yok; yani zaten geçilmemesi gereken bir yol. İnsan hayatı bu kadar mı ucuz da kendi canlarını tehlikeye atabiliyorlar?

 

Şahit olduğum başka bir olayda -ki şu an dahi yazarken hem üzülerek hem de ellerim titreyerek yazıyorum- yine aynı yolda “Bulut İnşaat” olarak adlandırılan sitenin önünde nisan ayında olan ve herkesi üzen kaza tam önümde gerçekleşti. Yaşandığı an o anki şok hâlimden dolayı sadece boş boş bakmakla yetindim. Hiçbir suçu olmayan iki genç…

 

Sabah 09.30 civarlarında, belli ki işe yetişmek için azami hız yapan bir araba uçarak karşı şeride geçer ve benim yanımda, yavaş hızda süren, suçu dahi olmayan gençlerin arabasına çarpar. Peki olan kime olur? Gençlere elbette. Peki devletimiz bir şey mi yapar? Onlara kalsa her şeyi yaparlar ama yetiştiremiyorlar. Değer miydi bu kadar hız yapıp hem kendi hayatını, hem başkasının hayatını, evladını yakmaya? Neyse, bunlara girmek istemiyorum. Savunabileceğim tek konu var ki devletimiz bir şekilde ellerinden geleni yapıyorlar ama halkımız onun iki katını yapmalı. Şu an Lefkoşa-Girne ana yolu harika asfaltlı bir yol, dümdüz (Amerikan asfaltı), ama gelin görün ki düzgün bariyer var mı ortada? Hayır yok. Anlamadığım şey, madem bir işi yapıyorlar, tam olsun, dört dörtlük olsun ki bir kaza, bir şey olduğunda insanımız da olabildiğince az zarar görebilsin.

 

Buradan yapmak istediğim en büyük çağrı biz gençler olarak, yeni nesil olarak, daha çok dikkat ederek araç kullanalım. O yolda kenarda ölen atılan kediler, köpekler bizim hiçbirimizin eseri olmasın. Bizim bir hatamız varsa biz ödeyelim başkaları değil. Daha dikkatli sürelim, sabırlı olalım gideceğimiz yere 10 dakikada değil de 15-20 dakikada gidelim yeter ki ne kazaya sebebiyet gösteren bir şey yapalım ne de kendimizi tehlikeye atalım. Anneannelerimiz, babaannelerimiz, annelerimiz neden sürekli “Aman annem dikkat et, kazasız belasız!” der? Çünkü inanın ki onların da bir bildikleri var.

 

Tüm bunların sebebinin kesinlikle acelecilik ve sabısızlıktan olduğunu düşünüyorum. Zaten şu an bu neredeyse dünya çapında olan bir sorun. İnsanların birbirlerine sabrı, anlayışı kalmamış durumda sanırım, bu da fazla stres ve yorgunluğun getirdiği bir şey olmalı.

 


 

Referans

[1] http://www.detaykibris.com/2018de-trafik-kazalarinda-24-kisi-hayatini-kaybetti-178032h.htm

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir