Meditasyon, bir şeyi gözden geçirme ve üzerinde düşünme anlamına gelir. Yani aslında meditasyon diye bildiğimiz aktivite ve/veya uygulama, derinlemesine düşünme ama zihnen düşünmeme anlamına gelmektedir. Yani hiçbir şey düşünmeksizin gerçekleşen derin düşünce.[1] Kafa karıştırıcı değil mi? Bence de. Öncelikle meditasyonla ilgili bilmemiz gereken şey şu ki; meditasyon zihnimizi boşaltmaya odaklanır, bu şekilde de bize huzur ve daha iyi bir farkındalık verir.
Oturduğunuz yerde bunu bir deneyelim. Nasıl rahat ediyorsanız o şekilde oturun; bağdaş kurmak ve “Ohmmm…” demek zorunda değilsiniz, sadece gözlerimizi kapatalım. Kafamızdaki, içimizdeki yargılayan sesten kopmaya çalışalım.
Gözlerinizi kapatın. Derin bir nefes alın. Bir daha…
Hiçbir şey düşünmeden. Bir daha. Düşüncelerinizi her nefes verişinizde dışarıya atın. Bırakın orada kalsınlar.
Önümüzdeki bir saatte, yarın ya da gelecek ay ne yapmanız gerektiğine değil sadece bir sonraki saniyeye odaklanın. Nerede olduğunuzu düşünün ve sonra unutun. Neyi sevdiğinizi, sevmediğinizi, yanlışı, doğruyu ya da yapmış olduklarınızı… Hepsini unutun. Şimdi, üstünüzde ne var ona odaklanın. Başka hangi kıyafetleriniz var? Başka neleriniz var? Mesela gece kalacak bir yeriniz, öğrenmek için bir sürü imkânınız var. Büyük resme bakıldığında hayat bazen “fazla” olabiliyor ve bizi yorabiliyor. Şu anda sahip olduklarımızı ve neler yapabileceğimizi, yani kendimizi, unutabiliyoruz.
Tekrarlayalım: “Biz duruyoruz diye, ya da kendimize vakit ayırdığımız için dünyanın sonu gelmez.”
Bunu kabul edelim.
Hepimizin kafasında sesler vardır; ne yapmamız ve yapmamamız gerektiğini söyleyen, bizi yargılayan sesler: Kendimiz ve düşüncelerimiz. Ama şu anda, bu düşüncelerden kendimizi salmamız gerekiyor. Kendimizi bu aşırı ve gitgide artan düşüncelerden kurtaralım.
Sürekli düşünme alışkanlığı bizi endişeli yapar ve kafamız gevezeye dönüşür. Her şeyi bilemeyiz, her şeyi, herkesi yargılayamayız ya da düzeltemeyiz. Bazen insanlar ve olaylar oldukları gibi kabul edilmelidir. Değişimi başkasına ya da başka şeylere uygulamaktansa kendimize uygulayıp huzura varabiliriz.
Her şeyi kontrol edemeyiz; düşüncelerimizi ya da düşünme eylemimizi kontrol etmemiz gerekmiyor. Düşüncelerimizi ya da düşünme eylemimizi değiştirmemiz de gerekmiyor. Sadece onu biraz rahat bırakmamız yeterli. Düşüncelerinizi rahat bırakın ve onları dinleyin, gözlemleyin. Düşüncelerimizin farkına varıp kabullenirsek, bize endişe vermeyi bırakıp bizi rahat bırakacaklardır.
Endişelerinize sizi etkileyecek gücü vermeyin. Endişelerimiz ve düşüncelerimiz, birazcık bile olsun güçlü olursa önemli hâle gelip hayatımıza yön verirler. Belki de kaygı sorunları olan biri yaparlar bizi. Her şeyi kontrol edebilmemiz ve her şeyi kendi “şeklimize” sokmamız mümkün değil. Hitler belki de bunun en büyük örneği. Kendi şeklimize, düşüncemize sokma çabası bizleri manipülatör ve narsist biri yapar.
Odaklanmamız gereken tek şey kendimizdir ve neyi hak edip, neyi hak etmediğimizdir. Bunun farkına varıp kabullenmeye başladığımızda, önümüzde kimse ya da herhangi bir düşünce duramayacaktır.
Meditasyon yaparak, aslında planladığımız ve istediğimiz şeyleri daha net kavradığımızı ve gerçek hayata geçirebildiğimizi göreceksiniz. Vakit kaybı değil, sadece 5 dakika bile yetebiliyor bazen. Bazen ise meditasyon yaparken saatin nasıl geçtiğinin bile farkına varmıyoruz. Meditasyon yapmayı alışkanlık haline getirdiğimizde, günde sadece 10-15 dakika ayırarak bile, daha berrak ve odaklanmış bir zihin durumu yaratmak, rahatsız eden duygu ve durumların zihindeki etkisini zayıflatmak ve mutluluk veren duygu durumlarını güçlendirmek mümkündür. Bu sayede sağlıklı bir beden ve mutlu bir zihinle yaşamın içinde daha kolay akar, daha üretken ve verimli olup, hayattan daha fazla keyif alabiliriz.
Kendinize vakit ayırmak, zihinsel sağlığınızı ve dolayısıyla fiziksel sağlığınızı düşünmek sizi bencil değil, insan yapar. Unutmayın.
Kaynakça
[1] Elmas, Efe. (2013). Meditasyonun temeli: Meditasyon nedir ve nasıl yapılır? İndigo Dergisi.
Fotoğraf için tıklayınız.