Mağusa (Ammochostos/Famagusta) Kültür Mirasları (2)

Geçen hafta Mağusa kültür miraslarından bahsetmeye başlamıştım ve oradan devam etmek istiyorum bu hafta. Mağusa Suriçi, Mağusa’nın esas başladığı yer olup şehir daha sonra büyüyerek surların dışına devam ettiğinden ötürü kültür miraslarının çoğu Suriçi’nde bulunmaktadır.

 

Suriçi’nde bulunan miraslardan biri ise hemen hemen herkesin her gün önünden geçtiği Latin Aya Yorgi Kilisesi’dir. Bu kilise aslında 13. yüzyılda inşa edilmiş olup, sur özelliği taşıyan yapısından dolayı surlardan önce inşa edildiği düşünülmektedir. Gotik mimarisi ve Gotik oymalarla süslü oluşu en fazla göze çarpan noktalarıdır.[1] Günümüze kadar ancak sadece koro yeri ve kuzey duvarı ulaşabilmiştir. Şu anda çoğu fotoğrafçı tarafından kullanılan ve nişan, düğün ya da mezuniyet gibi etkinlikler için fotoğraf çekimi yapılan bir yerdir.

 

Mağusa’nın her yaşına hitap eden ve her yaşının gözdesi olan De Molay Bar’a ev sahipliği yapan 14. yüzyılda inşa edilmiş olan İkiz Kiliseler’den bahsetmezsek olmaz tabii ki. İkiz Kiliseler’den büyük olanı Tapınak Şövalyelerine aitmiş. Günümüzde Kıbrıs Sanat Derneği tarafından kullanılan kiliselerden birinde sergiler ve çeşitli etkinlikler düzenlenmektedir.[1] Bir diğeri ise bar olarak kullanılmakta ve gece ışığında bile kiliselerin güzelliğini göz önüne sermektedir. Halkımız gerek gündüz vakti, gerekse de gece vakti kültür miraslarımızla buluşma şansına sahiptir.

 

Turistlerin gözdesi olan Aziz Barnabas Manastırı, sadece Mağusa’nın değil Kıbrıs’ın en bilindik yerlerinden biridir. Aziz Barnabas, Hristiyanlık dinini yaymayı kendine amaç edinen bir aziz olup vatandaşlar tarafından öldürülür. Cesedi denize atılmak üzere bataklığa saklanır. Öğrencileri tarafından bulunan ceset, Salamis’te yer altında bulunan mağaraya gömülür ve göğsüne de Matta İncili’nin bir kopyasını konulur. 432 yılında Piskopos Anthemis mezarı rüyasında görür ve mezarı açtırır. Gömünün bulunduğu yere manastır inşa edilir. Manastırda bir kilise, avlu ve avlunun üç yanında papazların yaşadığı odalar bulunmaktadır.[2]

 

Mağusa’nın en önemli kültür miraslarından bir diğeri ise Salamis antik kentidir. Bronz Çağı’nda kurulmuş ve bir zamanlar Kıbrıs’a başkentlik yapmıştır. Salamis antik kentinin tarihi M.Ö. 11. yüzyıla kadar uzanmaktadır. Salamis, adını almış olduğu, Salamis Prensi tarafından Truva savaşlarından sonra kurulmuştur. Bazı diğer arkeologlara göre ise Enkomi M.Ö. 1075’teki depremle yerle bir olmuş ve halk Salamis’i kurmuştur. Birçok döneme ev sahipliği yapmış olan harabelerde antik tiyatro, forum, Zeus Tapınağı, gymnasium, eski hamam yapıları, pazar yeri ve Salamis krallarının mezarları yer almaktadır.[3] Birçok birbirinden değerli sanatçıyı dinleme şansımızın olduğu antik tiyatro ve harabelere hâlen daha hem yerli halkımız hem de turistler tarafından ilgi gösterilmektedir. Salamis antik kentinin %90’ı hâlen daha denizin altında olsa da ihtişamı devam etmektedir.[4]

 

Mağusa’nın birçok kültüre ev sahipliği yaptığı ve bunların saymakla bitmeyeceği aşikâr. Geçen haftaki yazım ve bu yazımla umarım sizlere yeni bilgiler aktarabilmiş ve/veya hatırlatmalar yapabilmişimdir. Mağusa’mızın güzelliği tartışılamaz bile, yaşanmalı diyorum ben hep. Sizleri Bandabulya’da sabah kahvesi içip surlar içerisinde gezinmeye davet ediyorum. (Ve bunu adaya döndüğüm ilk zamanda aktif duruma getirip bir etkinlik hâline getireceğimi haber vermek istiyorum.)

 


 

Referanslar:

[1] Site Editörleri. (2019). “Tarihi Yerler”. Gazimağusa Belediyesi.

[2] Site Editörleri. (2019). “St Barnabas Manastırı (İkon ve Arkeoloji Müzesi)”. Kibris.com.tr.

[3] Site Editörleri. (2016). “Salamis Antik Kenti’ndan Fışkıran Tarih!” Kuzey Kıbrıs.

[4] Site Editörleri. (n.d.). “Salamis Ancient City, Near Famagusta, North Cyprus”. Whatson-Northcyprus.

 

Fotoğraf için tıklayınız.

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir