Aralık 2019’dan bu yana tüm dünyayı etkisi altına almış olan koronavirüs, hayvan hakları yasalarındaki eksiklikleri tekrar gündeme getirmekle beraber, Çin’in yasa dışı vahşi hayvan ticaretinin asıl boyutunu da gözler önüne serdi. Çin Ulusal Ormancılık ve Otlak Yönetimi Dairesinin verilerine göre, 2005 ila 2013 yılları arasında sadece 3.725 vahşi hayvan üretim merkezine lisans verilirken ocak ayından bu yana kapatılan çiftlik sayısı 20.000’i geçti. Virüsün henüz hangi hayvandan bulaştığı netleşmiş olmasa da, Vuhan’daki bir açık pazardan yayılmış olduğu bilinmekte. Çin’deki açık pazarlarda tavus kuşlarından, karıncayiyenlere ve misk kedilerine kadar birçok canlı vahşi hayvan ve bu hayvanların etleri satılmaktadır.
Çin’in vahşi hayvan yasalarının en büyük sorunu korumadan ziyade yararlanma odaklı olmalarıdır. 1983’te yürürlüğe giren yasalar son 30 yıldır güncellenmemiştir ve çoğu nesli tükenmekte olan türleri kapsamamaktadır. Hatta aksine, vahşi hayvanların kullanımı yıllardır devlet tarafından kırsal kesime basit gelir sağladığı için kalkındırma politikalarının bir parçası olarak desteklenmektedir. 2017’de yayımlanan bir rapora göre, o yıl vahşi hayvan çiftliklerinden elde edilen gelir 57 milyar sterlinden fazlaydı. Bu hayvanlar, yiyecek, giyim, süs eşyası hatta evcil hayvan olarak kullanılmanın yanı sıra, geleneksel tıp amaçları için de kullanılmaktadırlar. 2017 verilerine göre Çin‘de bu endüstrinin değeri 809,31 milyar yuan, yani 750 milyar TL ile dünyadaki en yüksek değerdir.
Çin’deki yasaların yetersizliği ve devlet kontrolünün eksikliği yüzünden farklı amaçlar için üretilen hayvanlar kısa yaşamlarını kabul edilemez koşullarda geçirmektedir. Doğada asla yan yana gelmeyecek balık, yılan, kemirgen türleri, kurt yavrusu ve tilki gibi hayvanlar açık pazarlarda kesim öncesi kan ve farklı sıvılarla kaplanmış durumda aç, susuz ve korkmuş hâlde, yan yana küçük kafeslerde tutuluyorlar. Hiçbir şekilde etik olmamakla beraber türlerarası virüs bulaşma riski etraftaki insanların sağlığını da tehdit etmektedir. Avustralya’daki Griffith Üniversitesi hayvan koruma profesörü Deborah Cao’ya göre Çin’de insan tüketimi için satılan hayvanların neredeyse hiçbiri sağlık kontrolünden geçirilmiyor. Bu yüzden yasaların acilen yenilenmesi şart. Yeni yasaların kapsaması gereken beş önemli nokta var:
- Vahşi yaşam tanımı, örneğin hangi türlerin korunacağı.
- Koruma kurumları arası koordinasyon mekanizmaları.
- Yasaların denetimi ve uygulanması.
- Biyolojik güvenlik ve halk sağlığı.
- Bilgi şeffaflığı.
Aynı konular 2003 yılındaki SARS salgını ardından da gündeme gelmişti. SARS (Severe acute respiratory syndrome/ağır akut solunum yolu yetersizliği sendromu) 17 yıl önce Çin’in Guangdong bölgesinde ortaya çıkmış, 8000 kişiye bulaşıp 800 kişinin ölümüne sebep olmuştu. Dünya Sağlık Örgütü, virüsün yarasalardan misk kedilerine ve bu hayvanların tüketimi ile insanlara geçtiğini belirtmişti. Buna rağmen koronavirüs salgınından hemen öncesine kadar Çin Orman ve Mera Bakanlığı (SFGA) aktif olarak misk kedisi üretimini teşvik etmekteydi.
Kemirgen tüketiminden kaynaklanan bir virüs daha söz konusu olunca yoğun tepkiler üzerine, Çin, ocak ayında, “ekolojik, bilimsel ve sosyal önem taşıyan” tüm yaban hayvanlarının üretimini ve tüketimini geçici olarak yasakladı. Yasanın resmî olarak bu yıl içinde onaylanması bekleniyordu. Ülkenin önde gelen politikacılarının açıklamaları vahşi hayvanlarla ilgili yasalarının acilen yenilenmesi gerektiği yönünde. Yaptığı açıklamada Çin Komünist Partisinin en güçlü organı olan “Politbüro” Komitesi ileride başka virüslerin önüne geçebilmek için yasa dışı yaban hayvanı ticaretine son verip pazar denetiminin artırılmasının insan sağlığı için gerekli olduğunu belirtmişti. Öneriler arasında nesli tükenmekte olan hayvanların yiyecek ve geleneksel tıp ürünleri için üretiminin tamamen yasaklanması, ayrıca halihazırda bilinmekte olan hastalık taşıyan yarasa ve misk kedisi gibi hayvanların etlerinin satışının tamamen yasaklanması yer almaktaydı. İnsan sağlığını korumada gelişme kaydedip, gelecek nesillere bırakacağımız çevre güvenliği için atılması gereken adımlar bu yönde olmalıydı.
Ancak tüm beklentilerin aksine geçtiğimiz hafta yasağın kaldırılmasıyla açık pazarlarda hayvan satışına kaldığı yerden devam edildi. Maalesef daha önce SARS, Ebola, kuş gribi gibi birçok zoonoz salgından ders alınıp yasalarda gerekli değişikliklere gidilmemiş ve önlenebilecek birçok hastalığın önüne geçilememiştir. Ben bu yazıyı bitirirken sebep olduğu can kaybı 55 bini aşan koronavirüsü vahşi hayvan üretim ve tüketim yasalarının öncelikle Çin olmak üzere tüm ülkeler tarafından acilen yeniden düzenlenmesi gerektiğinin en büyük kanıtıdır. Daimî yasak, binlerce insanın hayatını kurtarmakla beraber, kritik vahşi hayvan popülasyonunu geri kazandırabilecek niteliktedir. Fakat gene hayvan hakları ve insan sağlığı için hayati önem taşıyan yasalarda gerekli değişiklikler yapılmadı. Biyoçeşitlilik ve çevre ihtiyaçları ele alınmadan tasarlanan yasaların, bu sefer bir felakete sebebiyet vermekle birlikte ileride daha büyük çaplı tahribatlara neden olacağı açıktır.
Kaynakça
Hua, N. (2020). China’s New Wildlife Trade Ban And Upcoming Law Amendment. NRDC.
Kapak fotoğrafı için tıklayınız.