LGBTQ+’yı Hatırlayalım

Çoğu ülkede Stonewall’dan belli haziran ayı Onur Ayı (Pride Month) olarak kutlanmakta.[1] Haziran ayının sonuna geldiğimiz şu günlerde bende bu konudan biraz bahsetmek isterim.

 

Bu sene 50. yıl dönümü kutlanacak olan Onur Ayı ilk olarak 28 Haziran 1970’de New York şehrinde kutlanmıştır.[1] Haziran 1969’daki Stonewall İsyanı’ndan sonra her haziran ayında bu etkinlik kutlanmaktadır.[2]

 

Onur Ayı, bir ay süren bir kutlama olmanın yanı sıra toplumun karşı karşıya olduğu güncel meselelerin siyasi farkındalığını artırmak ve barışçıl bir şekilde protesto etmek için bir fırsat olarak kullanılmaktadır.

 

Onur Ayı’nın önemi sadece LGBTQ+ topluluğundaki değişimi değil geniş olarak toplumsal çıkarımları da işaret ediyor. Hâlen daha aynı tutum ve adaletsizlik devam etmesine rağmen, 1969’dan itibaren çok yol kat edildiği bir gerçektir. Bu geleneği sürdürmek, farkındalığı artırmak, toplumun tutumlarını geliştirmek ve LGBTQ+ üyelerini hayata dâhil etmeyi teşvik etmektedir.

 

LGBTQ+ Onuru nedir? Neden kutlanır?

Bu hareket cinsel çeşitliliği kutlayan bir harekettir. Lezbiyen, gey, biseksüel, trans, kuir ve daha birçok farklı kimlikteki insanların yaşamış olduğu ayrımcılığı, dışlanmışlığı, şiddeti protesto etmenin bir yoludur. Kendileri olmaktan onur duyanların onurlarını, utanmadıklarını, eşit haklarını teyit eder ve karşılaştıkları sıkıntı ve sorunlarla ilgili toplumun farkındalığına dikkat çeker.

 

Dünyada hâlen daha ayrımcılık, ırkçılık, dinî ayrımcılık ve dışlanma bulunmaktadır. Bunların bir çeşidi de LGBTQ+ insanlarına uygulanmaktadır. İnsanlara kendi olmaları imkânı verilmiyor, veriyoruz dense de kısıtlanıyor ve gerek fiziksel gerek psikolojik şiddette bulunuluyor.

 

Böyle bir ayı geride bırakırken dünya genelinde sadece sağlık sorunları ile değil, insanlıkla da sınandığımızı hatırlatmak isterim. Eğitimin ve farkındalığın küçük yaşlardan başlanması gerektiği taraftarıyım. Tüm ebeveynler, eşcinsel insanlarla alay ettiklerinde ya da onlara sövüp saydıklarında, belki de kendi çocuklarıyla da alay ettiklerini ya da onlara sövdüklerinin farkında olmalıdır.

 

“Normalleştirme”yi pek bir seven insanlık bunu da normalleştirmeli bence. Arkasında bilim destekli olan bu durum bir hastalık değildir ve öyle algılanmamalıdır.

 

Kişinin cinsel tercihi ya da cinsiyet tercihi kimsenin yargısına dayalı olmamalıdır. Aynı takım tutar gibi ya da aynı hangi milletten olacağımızı seçemediğimiz doğuştan gelen bir durum gibi. Bunu söylemek, hatta hatırlatmak bile, içimi acıtıyor fakat yeterince duyulursa belki zihnimize kazınır umudundayım.

 

LGBTQ+ hakları aslında insan hakkıdır. İnsanın kendisi olmasıdır.

 

Homoseksüellik 40’tan fazla türde görülmüştür fakat homofobik olma durumu sadece 1 türde bulunur: İnsanlarda. Bunu unutmayın.[3]

 

Eşcinsel olmak bir seçimse, heteroseksüel olmaya ne zaman karar verdiniz?

 


 

Referanslar

[1] Site editörleri. (n.d.). “Lesbian, Gay, Bisexual, Transgender and Queer Pride Month: About”. Library of Congress.

[2] Site editörleri. (n.d.). “Pride Month 2020”. Awareness Days.

[3] Brändlin, A-S. (2017). “There is no homophobia in the animal kingdom”. Deutsche Welle.

 

Fotoğraf için tıklayınız.

 

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir