Umutsuzluk oldukça karmaşık bir fenomendir.
Umutsuz olmak aslında umutlu olmanın tam karşılığı değildir. Yani varlıkla yokluk gibi kesin bir çizgi hiçbir zaman oluşmaz. Siyah ve beyaz, ses ve sessizlik gibi tam zıt duruştan ziyade umutsuzluk kavramı genellikle içerisinde bir temenni ve dolayısıyla eser miktarda da olsa umut barındırır. Umutsuzluğu dile getirmek bile içten içe bir umut tohumudur. “Ben umutsuzum.” tümcesinin alt metininde her zaman bir umut kırıntısı vardır.
Umutsuzluk her ne kadar boşvermişlik anlamını barındırabilse de her daim bir bırakış değildir. “Umutsuz bırakamama” diye umudun yokluğuna karşın -bazen de sağlıksız şekilde- mükerrer deneme olayı vardır. Umudun olmadığı kabullenilse de ilgili çalışmadan vazgeçememe, o çalışmanın dışına çıkamama durumu vardır. Belki de o çabalayışın dışında kalmak kişiyi öz anlamından mahrum bırakabileceğine dair bir inanış vardır.
Esas mesele ise bazen “en azından denedim” diyebilmektir. Kişisel, kişiler arası yahut topluma karşı meselelerde değişime yönelik duyulan umut noksanlığında bazen salt “en azından denedim” motivasyonu meseleleri hâlen mesele etmeye yol açar. “En azından denedim” hissiyatı bir noktada kişiler için önemli meselelere retrospektif bakıldığında en azından bir pişmanlığın oluşmasına karşı bir önlemdir. “Acaba?” sorusunun uzun sürede yaratacağı malihülyanın, kuruntunun önüne geçme çabasıdır. Belki de en azından bir noktada sorulduğunda ya da sonraki nesillere anlatılacağında “en azından denedim” hissiyatı başarı kadar olmasa da bir nebze tatmin duygusu getirecektir.
Gitmekle kalmak, denemekle denememek, inançla inançsızlık ve umutla umutsuzluk arasındaki buhranda “en azından denedim” başarı ile başarısızlık arasında belki de üçüncü bir çıkıştır. Başarı için umut olmasa da veyahut umut oldukça az olsa da geriye dönüp “keşke” dememek için cezbedici bir opsiyondur. Gelgelelim pek tabii optimal bir opsiyon olmamakla beraber yanında çok şeyler de götürebilecek bir intihaptır. Hâl böyle olunca kişinin iyi muhakeme etmesi ve başarısızlık sonucunda dahi düşeceği yeri olabildiğince iyi belirlemesi gerekir.
Seçimler arasında kaybolmadan doğru olduğuna inanılan çabalara ısrarlı, istikrarlı ve sağlıklı şekilde devam ederek en kötü ihtimal “en azından denedim” diyebilmek umuduyla…