Denize Hasret Kent: Mağusa

Mağusa kenti Kıbrıs adasının doğu sahil şeridinde bulunan ve bir zamanlar turizmin incisi olan bir kenttir. Mağusa kentinin geçmişinde kentleşme, gerek kale içerisinde, gerekse kalenin dışarısında, ama her zaman deniz kıyısında olmuştur. Bana göre adanın en güzel sahil şeridinde bulunan bu kent, yakın tarihe kadar eşi benzeri olmayan sahiliyle adanın turizm merkezi olmuştur. Ancak, günümüzde Mağusa kenti ve sakinleri sahip oldukları denize ve sahil şeridine hasret kalmış durumdalar.

 

Kentin yanı başında, hatta bütünleşmişçesine içerisinde bulunan denize hasret kalma durumu belli başlı sebepler neticesinde ortaya çıkmış durumda. Bunların ilki geçmişte adanın tümüne, günümüzde ise kuzeyine ticareti sağlayan Mağusa Limanı’dır. Kentin sahil şeridinin tam ortasında bulunan ve iki buçuk-üç kilometrelik sahil şeridini kapsayan bu liman, uzun bir süredir kentin denizle temasını bloke etmekle kalmayıp, yapılan ticaret ve taşımacılık nedeni ile kente ek sorunlar da doğurmaktadır. Limanın ticari liman olması ve turizm limanı olarak işlevsiz olması, gerek kent sakinlerinin, gerekse kente misafir olan turistlerin deniz erişim alanını kısıtlamaktadır.

 

Kentin denizle bağlantısını kesen bir diğer faktör ise askerî kışlalardır. Bunların en büyüğü olan, limanın bitiminden, kentin kuzey istikametine uzanarak neredeyse üç kilometrelik sahil şeridini kapsayan alanı ile Gülseren Kışlası’dır. Bu kışla içerisinde sadece tek bir tane deniz tesisi bulunmakta ve o da gazino olarak kullanılmaktadır. Onun dışında geriye kalan sahil şeridi plaj olmak veya halkın erişimine açılmak yerine boş bir şekilde durmaktadır.

 

Deniz kenti Mağusa’nın, kendi denizine hasret kalmasına sebebiyet veren bir diğer unsur ise kentin güneydoğusunda bulunan, bir dönem adanın turizm merkezi olan, ancak kırk beş yılı aşkın süredir kapalı ve atıl durumda olan Maraş bölgesidir. Maraş bölgesi, ada bölünmeden önce neredeyse adanın turizm gelirini sırtlayan ve altın kumuyla eşi benzeri olmayan bir bölgeydi. 1974 yılından beridir Türk askerinin kontrolü altında olan bölge, Mağusa’nın denizle bağlantısının kesilmesinde rol oynayan en önemli faktör olmakla birlikte, Mağusalıların kalbinde kapanması zor, derin bir yaradır. Mağusalılar, kırk beş yıldır kentin tüm sahil şeridinin yarısını ve en güzel kısmını kaplayan bu bölgeye hasret duymaktadır. Her ne kadar son birkaç yıldır Mağusa Belediyesinin de girişimi ile Derinya bölgesinde bulunan askeri bölgeye bir halk plajı açılsa da, vatandaşlık şartının ırkçı bir uygulama doğurması ve bu plajın beş-on metreden ibaret olması sadece bir avuntudan ibarettir.

 

Peki, denizle iç içe ama bir o kadar da denize hasret olan Mağusa kenti ve Mağusalılar için bu hasrete bir son vermek için ne yapılabilir? İlk olarak söylemek gerekirse, onlarca yıldır adanın ticaretini sırtlanmış, ülke ekonomisi için büyük önem arz eden ve kentin tam ortasında kendine bir yer edinmiş Mağusa Limanı’nın kaldırılması mümkün değildir. Ayrıca, kentin simgesi hâline gelmiş ve namına ağıtlar yazılmış bu liman artık kentliler tarafından kabullenilmiş ve kucaklanmış durumda. Limanın çevreye ve kent yapısına verdiği bazı zararlar haricinde genel anlamda kent için bir sorun teşkil etmemekte.

 

Öte yandan, söz askeri kışlaya ve kapalı duran Maraş’a geldiğinde ise durum böyle değil. Askerî bölgenin, kentin sahil şeridinden geriye çekilmesi ve daha iç kısımlara kayarak Mağusa’nın denizle birleştirilmesi gerekiyor. Kışlanın kentin iç kesimlerine veya dışına taşınması, hem büyüyen kentleşmeye ekonomik kalkınma olanağı sunacak, hem de kentin ortasında bulunan yedi-sekiz kilometrelik sahil şeridi halkın erişimine açılacaktır. Bu şerit gerek plaj olarak kullanılabilir, gerekse turistik amaçlara hizmet eden tesisler yapılarak, kentin turizm geliri arttırılabilir. Bu adım, atılması en kolay adım olup, belki de irade gösterildiği takdirde gerçekleşebilecek ve zarardan çok fayda sağlayarak, Mağusa’nın denize olan hasretini epeyi rahatlatacak bir adımdır.

 

Maraş konusu ise çözülmesi en zor ve yakın gelecekte mümkün olmayan bir sorun gibi duruyor. Kentin sahil şeridinin en güzel kısmı askeri tesislerle ayrıcalıklı bir kesime hizmet vermekte ve bu alana kent halkının erişimi bulunmamakta. Ne yazık ki, Mağusalı Maraş kıyı şeridine olan hasretin son bulması için Maraş’ın açılmasını beklemek zorunda kalacak gibi gözüküyor.

 

Sonuç olarak, Mağusa kenti bir deniz kenti olmasına rağmen yıllardır denize hasret kalmış durumda. Kentin belki de on kilometrelik sahil şeridinin bir kilometreden azı halkın erişimine açık hâlde. Bir an önce gereken adımlar atılmalı ve Mağusa’nın ve de Mağusalının denize olan hasreti son bulmalıdır.

 


 

Fotoğraf: © A.Savin, WikiCommons

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir