Mağusa’da bir kulüpte yeni yılı karşılamak adına giyinmiş, hazırlanmış ve bir heyecan içerisinde mekâna gitmiştim. Gayet şık kıyafetim, çok mutlu ve enerjik ruh hâlim ve sevgili arkadaşlarımla bu güzel geceyi birlikte geçirmeye hazırdım. Ama rezervasyonumuz iptal edildiği için arkadaşlarımla kendimize yeni bir masa ararken girdim 2020 yılına. Yılın ilk anlarında çok üzülmüş, gerilmiş ve lanet ederek söylendiğim bir ruh hâline sahiptim. 2020 tamamen negatif duygu ve davranışlarla gelmişti. Ancak gecenin devamında güzel bir masa bulmuş, etrafına dizilmiş ve arkadaşlarımızla alkolün ve müziğin keyfini çıkararak doyasıya eğlenmiştik. Yani 2020 benim için çok kötü gelmiş, fakat sonradan güzel ve eğlenceli bir hâl almıştı. Yılın bu ilk gecesinin geriye kalanın bir fragmanı olduğunu o an anlamamıştım.
Yılın ilk ayları benim için çok iyi geçti. Üniversitenin son yılındaki ilk dönemimi yine yüksek bir akademik başarı ile tamamlamış, öncekilere bir yenisini eklemiştim. Ardından, ocak ayının sonunda Orta Avrupa turuna çıkmış, Prag, Budapeşte, Viyana ve Bratislava gibi, bölgenin incisi başkentleri ziyaret etme fırsatı bulmuştum. Yeni yerler görmüş, müzeler gezmiş, farklı tatlar deneyimlemiştim. Anlayacağınız, kulübe geldim, enerjik ve mutlu ruh hâlimle eğlenmeye hazırdım.
Geri döndükten kısa bir süre sonra hepimizin bildiği o malum, vahim olay gerçekleşti. Dünyanın bir ucunda çıkan ve ilk etapta hiç ciddiye almadığımız bir virüs küresel bir salgına dönüşmüş, gelip bizi bulup, evlerimize hapsetmiş, bütün planlarımızı altüst etmişti. Evet. Doğru anladınız. Rezervasyonun iptal olduğu andayız. Peki bu sefer şansım yine yaver gidecek ve masayı bulabilecek miyim?
Bu olaydan sonraki dönemde, birçoğumuzun tecrübe ettiği gibi evde kapalı olduğum, sosyal hayatımın sıfıra indiği, küçük çapta depresyonlar yaşadığım bir üç ay geçirdim. Bunun yanı sıra bir yandan hazırlanmakta olduğum dil sınavı ve uluslararası bir kuruluşun burs sınavının ne olacağı derdiyle uykularım kaçmaktaydı. Bu sınavlara girebilmek bir yana, nasıl ve hangi şartlarda üniversiteden mezun olacağımı bile düşünmekten kendimi alamıyordum. Her şey koskocaman bir belirsizlikle kaplıydı. “Şimdiki yeni” olan uzaktan eğitime ayak uydurmaya çalışırken bir yandan da ertelenen (ama tamamen belirsiz tarihlere) sınavlarıma çalışmaya çalışıyordum. Evet. Garip bir durumdu, çünkü bu kadar belirsizliğin içerisinde hangi koşullarla karşılaşacağımı bilmiyordum. Tam da şu sıralarda masa bulamazsak başka bir mekâna geçip, geçemeyeceğimizi tartışmaktaydık arkadaşlarımla.
Ardından ışık görünür gibi oldu. Aylar ilerledikçe, hayat kısmen de olsa normale dönmüş, çevrim içi de olsa mezun olacağımız kesinleşmiş, girmem gereken dil ve burs sınavlarının tarihi belirlenmişti. Sonrasında, Kıbrıs’ın kuzeyinde vaka sıfıra inmiş, kontrollü de olsa sosyal hayat yeniden başlamıştı. Kahveye çıkmalar, bara gitmeler geri gelmiş, havaların da ısınmasıyla Kıbrıs eski hâlini almıştı. Yaz kendini gösterirken ben sırası ile dil, ardından burs sınavına girmiş ve temmuz ayının ortasında üniversiteden mezun olmuştum. Evet bu durumda -sanırım- karşıdan gelen garson çocuk bize bir masa ayarlayabilmişti.
Temmuz ayının sonuna doğru, Hollanda’da yüksek lisans eğitimi almak için başvurduğum üniversitelerden birine gideceğim kesinleşmişti. Kabul mektubum gelmiş, kalacağım yer ayarlanmıştı. Belki de on altı yaşından beridir kurduğum hayal gözlerimin önünde gerçekleşmek üzereydi. Ağustos ayına girerken, artık yolcu olduğumdan dolayı, bir yandan ailem ve arkadaşlarımla güzel vakit geçirmeye çabalarken, bir yandan da gerçekleşen bir hayalim olsa da bir belirsizliğin içerisine gideceğimden ötürü buna hazırlanmam gerekiyordu.
2020 takvimi ağustos aynının ortasını gösterirken Larnaka Havalimanı’ndan Amsterdam’a havalanan bir uçağa binmiş, yeni bir hayata doğru âdeta kanat çırpmaktaydım. İlk kez yalnız başıma, farklı bir ülkede yaşayacağım ve tamamen yabancı bir eğitim sisteminde öğrenci olacağım bir tecrübeye doğru gidiyordum. Oraya varıp da son kayıt işlerini halledip, odama yerleştiğim zaman eylül yüzünü göstermekteydi. Yıllarca hayalini kurduğum şeye ulaşmış, Hollanda’da yaşamaya başlamış ve ülkenin en prestijli eğitim kurumlarından biri olan Leiden Üniversitesinde yüksek lisans eğitimime başlamıştım. Evet, evet. Garson masayı getirdi, arkadaşlarımla eğleniyoruz.
Uzun lafın kısası, aralık ayının ve koca bir yılın sonuna geldiğimiz bu günlerde dönüp arkama baktığımda, 1 Ocak gecesinin uzun bir hâlini görür gibiyim. Acısıyla, tatlısıyla ama en önemlisi hayatıma getirdiğim değişimiyle geçen bir yıl oldu 2020. Her ne kadar da bazen çok kötü bir ruh hâline bürünsem de, her şey atlatıldı, sular duruldu ve taşlar gediğine oturdu. Karşıma çıkan her şeye rağmen rüzgârı arkama almayı başararak ve birçok insan tarafından lanet ve bela ile anılacak, hatta belki de hiç anılmayacak bir yıl olan 2020’yi, ben mutluluk ve başarı ile anılacak bir yıl hâline getirdim.
Artık kulüpte değiliz. Doyasıya eğlendik, içtik ve gece bitti. Sabah belki de saat dört olmuş, eve dönüyoruz. Bakalım bizi ertesi sabah nasıl bir gün, ya da ertesi 1 Ocak’ta nasıl bir yıl bekliyor…
Kapak görseli için tıklayınız.