Kapandık ve Bundan Sonra

Br ortamda uzun süre kapalı kalmanın kişilerin hâletiruhiyesine vereceği zarar ruh sağlığı açısından pek tabii incelenmekte olan bir husustur. İşte bu hususun toplumun bütününe sirayet etmesi de toplumsal ruh sağlığını sorgulatan önemli bir hadisedir. Gelgelelim virüse karşı kitleleri korumak ve enfekte olan vatandaşlara sağlık hizmetlerini yeterli şekilde verebilmek namına bulaşmayı frenlemek ve vaka sayılarını düşürmek için ülke genelinde sokağa çıkma yasağı tekrardan uygulamaya konuldu.

 

Özellikle temas takibinde yaşanan sıkıntılar ile yoğun bakım servisinde yaşanan yoğunluk bu yasağın geri gelmesinde sanıyorum etkili olan faktörlerdendi. Teması ekonomi olan bazı düşünceler ile bu yasağa uzun süredir direnen bir hükûmet ve onları bu yöne iten baskı grupları olsa da son gelişmeler kapanma konusunda birçok kesimi hemfikir etti. Tabii ki kısa vadede ekonomik ve psikolojik etkileri olsa da faydasının zararından daha çok olduğuna dair inanç oldukça kuvvetlidir. Buna karşın hangi bölgenin tam olarak neden kapandığına ya da bu kadar zamandır neden kapanmadığına dair bilimsel bir açıklama yapılmadığından mesele maalesef “inanmak ya da inanmamak” ikileminden öteye gidememektedir.

 

Yasağın uzaması kuvvetle muhtemelken yasak süresince artan vaka sayıları ister istemez moral bozucu cinsten oldu. Bugünler muhakkak ki zor geçecektir. Ancak önemli olan bir an evvel can kaybı olmadan eldeki vakaların bitmesi ve yeni bulaşma oluşumunun engellenmesidir. Aynı anda aşılama çalışmaları da hızla devam ettirilmelidir. Bu süreçte hedef günlük vaka sayısını tek haneli sayılarda tutmak olup, bu süreçte aşılamada yol alınırsa halkın bütününü bağışıklılık konusunda belirli bir noktaya çekmek, virüsü kalıcı olarak bir sorun hâlinden çıkartmak adına çok önemlidir.

 

Ekonomik meselelerde ise özel sektörün ve özellikle küçük ve orta boy işletmelerin ayakta kalmaları ekonominin bütünü açısından büyük önem taşır. Yurt dışında, özellikle Batı’daki örneklere baktığımızda kapanan işletmelere devletlerin verdiği destekler hayati önem taşır. Buna karşın bizde bu durumun yakınına dahi ulaşmak oldukça zordur. Bunun sebebi en başta kaynak eksikliğidir. Gündemdeki tartışmaların özü de bu kaynağın nasıl yaratılacağıdır. Seçim döneminde ve sonrasında hükûmet kurma çalışmalarında söylenenlerin aksine Türkiye’den yardım amaçlı gelmesi beklenen para bir türlü gelmemektedir. Bu bahsedilen paranın yokluğunda içerdeki imkânlar ile bir kaynak yaratılması, ve bu kaynaklar ile işletmelere ve çalışanlara katkı konulması gerekmektedir.

 

Kaynağın yaratılış yönetimi üzerinde çok ciddi kafa yorulması bir zorunluluktur. Görevdeki hükûmetin ideolojik konumu bakımından alacağı tedbirlerin “çalışan dostu” olacağını tahmin etmesem de farklı tedbirleri dahi almak için gerekli manevra kabiliyetine ve bu manevra kabiliyetine ulaşmak için de gerekli maddi güce sahip olmak gerekir. İlgili maddi gücün yokluğunda ise geriye boş ve popülist söylemler ile geçen kapanmada bahsedilen 1.500 TL’lik ödenekler gibi sonradan uyulmayacak vaatler kalır.

 

Bundan sonra yapılması gereken karantina koşullarının sağlıklı şekilde oluşturulması kaydıyla öğrencilerin adaya getirilmesiyse eğer, bu öğrencilere ülkenin güvenli olduğuna dair bir güvence verilmesi şarttır. Ekonomi adına belki de en önemli ayak olan öğrencilerin hem adaya gelmesi hem de adada sokağa çıkıp harcama yapması doğrudan pandeminin seyri ile alakalıdır. Pandeminin seyri de tabii ki alınan tedbirlere ne kadar uyulduğuyla ilişkilidir.

 

Özetle ekonominin kalbi sağlıktan geçer. Kapanma öncesi bomboş olan Lefkoşa sokaklarını düşündüğümde vakalar azalmaksızın ekonominin düzeleceğini beklemek saf bir fikir olur. Bundan sonra vakaların azalmasıyla yeni bir normalleşme sürecine girmemiz ekonomi açısından da önem taşımaktadır. Ancak daha önce yapığımız “karantinasız giriş” gibi saçmalıkları bir kenara koyup yeni süreci çok daha doğru yönetmemiz ve yaz aylarındaki serbest günleri yaşamamız hem sağlık hem de ekonomi açısından oldukça önemlidir.

 

Bu rotada hükûmetin özellikle ekonomi alanında atacağı adımları da işi gerçekten bilenlere danışarak yapması bir zorunluluktur. Aksi hâlde yaşanacak kaos ve buhran toplumsal refahımıza ciddi zararlar verecektir.

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir