Be Lefkoşa, Çok Severim Seni

Be Lefkoşa, çok severim seni!
Sokaklarında yürümeyi çok severim,
“Hah! Bu sokağa hiç girmedim.” diyerek yeni bir sokağa girmeyi,
Her birinde tek tek anımın oluyor olmasını,
Hepsini her geçişimde hatırlamaya çalışmayı çok severim.

 

Hiç kulaklık takmadan tüm seslerini duymayı,
Her barında ve her kahvecinde oturmaya çalışmayı,
Kötü de olsa, yasemin de gelse o kokuyu içime çekmeyi,
Sokaklarını aşındırmayı çok severim.

 

Be Lefkoşa, çok severim seni!
Arabahmet’in mimarisine her seferinde tekrardan âşık olmayı,
Sarayönü’nü damarlarımda hissetmeyi,
Girne Caddesi’nden her dönüşün hangi mahalleye çıktığını bilmeyi,
En çok da Budak’tan aldığım dondurmayı Çağlayan’a bakarak götürmeyi çok severim.

 

Benim bile top teptiğim Taksim’in bu hâlini görmek gözümü nemlendirse de
Arkasında hep bir umut olmasını çok severim,
Şimdilerde zor olsa da kafam bozulduğunda Uzun Yol’da uzun uzun yürümeyi,
Bayraktar’da ya da Elefteriya’da soluklanıp ağır ağır geri dönmeyi,
Ne olursa olsun bir bütün olarak seni çok severim.

 

Geçtiğim sokaklardan dedemin ve dedesinin, nenemin ve nenesinin geçmiş olmasını,
Acaba onlar bizlerin buralardan geçeceğimizi düşünmüş müdür diye sorgulamayı,
Acaba benim torunlarım da buralardan geçer mi diye hüzünlenmeyi,
Acaba ben buralardan ne kadar daha geçerim diye merak etmeyi,
Zor olsa da gene severim.

 

Yalnız Bedrettin Demirel ve Selçuklu’da birkaç binanı inan hiç sevmem,
Bir hayır için binbir şer ile dans edenleri,
Çıkar olmadan kafalarından hiçbir şey çıkmamasını,
Geleceğinin iki dudaklarının arasındakine mecbur olmasını,
Sen yıkılırken kendilerine koltuk seçenleri hiç sevmem.

 

Ama yine de seni çok severim be Lefkoşa!
Kimsenin senin yabancın olmadığını iyi bilirim,
Yabancı görülenlerin seni evi bellemesini çok isterim,
Abdi Çavuşlular hiç bitmesin derim,
İçindeki herkesle seni çok severim.

 

Arasta’dan, Asmaaltı’ndan çıkıp,
Yenicami’yi, Haydarpaşa’yı, Kafesli’yi tekrar tekrar gezmeyi,
Her bir sokağın acaba nasıl daha güzel olur diye düşünmeyi,
Seninle nefes almayı ve seninle nefes vermeyi,
Şehir olmanı ve Şeher olmanı çok severim.

 

Tıpkı adanın kalanında diğer kardeşlerin gibi,
Her bir okulunun derdini dert etmeyi,
Yıkılmak üzere olan her bir binanın toparlanma ihtimalini,
Seni içinde hisseden herkesin gailesini,
Her gün yeniden gelecek imeceyi çok severim.

 

Kuyumcular’ı, Uray’ı, Selimiye’yi ayrı,
İnönü’yü, Saçaklı’yı, Pronto’yu ayrı severim.
Köşklüçiftlik’te bir okulumun etrafını,
Gaymaklı’da ötekinin havasını,
Kızılbaş’ın dar sokaklarını çok severim.

 

Ben seni çok severim Lefkoşa,
Hep iyi, daha iyi ol isterim.

 


 

Fotoğraf için tıklayınız.

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir