Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhuriyet Meclisi 18 Nisan 2016 tarihinde mecliste temsil edilen tüm siyasi partilerin desteği ve oy birliği ile Seçim ve Halkoylaması Yasası’nın değişmesini onaylamıştı.[1] Bu değişiklik ülkeyi geniş bölgeli ve ilçe odaklı bir seçim sisteminden, tek bölgeli, çarşaf liste modeli ve ilçeler arası oy verilebilen bir siteme dönüştürmüş oldu. Yapılan bu değişikliğe göre, bundan böyle seçmenler sadece kendi ilçeleri için değil, ilçeler arası ülke geneline dağıtılmış olan 50 sandalyeli parlamentonun tümü için oy kullanma hakkına sahip oldu. 2016 yılına dek, genel seçimler ilçe odaklı yapılmakta ve seçmenler sadece kayıtlı oldukları ilçe esasındaki milletvekili sayısı kadar oy verebilmekteydi. Ancak yapılan bu düzenleme ile seçim sistemi değiştirilmiş, 2018 yılında yapılan genel seçimle Kuzey Kıbrıs geniş bölgeli seçim sisteminden, tek bölgeli seçim sistemine geçmiş oldu.
İlk olarak teoride yer alan tek bölgeli seçim sistemini tanımlamak, durumu Kuzey Kıbrıs özelinde analiz etmeye ve eleştirmeye yardımcı olacaktır. Tek bölgeli seçim sisteminin geniş bölgeli sistem ile en büyük farkı, geniş bölgede birden fazla bölge bulunurken ve bu bölgeler eyalet, il veya ilçe odaklı bölünmüşken, tek bölgeli sistemin tüm ülkeyi tek seçim bölgesi olarak kabul etmesidir.[2] Buna göre, tek bölgeli sistemlerde seçmenler tüm ülke genelinde var olan adaylara oy verme hakkına sahip olmakla beraber, parlamentodaki temsilci sayısının tümüne oy verebilirler. Bu nedenle 2016 yılında getirilen bu yeni sistemle beraber, vatandaşlar ilk olarak 2018 yılında gerçekleşen genel seçimde Cumhuriyet Meclisinde yer alan 50 sandalyenin tümü için oy kullanmış oldular. Kuzey Kıbrıs’ın seçim sisteminde tek bölgeli oluşunun yanı sıra, bir önceki sistem olan geniş bölgeli seçim sisteminden kalan açık liste oy kullanım sistemi, yani karma sistemin de varlığını unutmamak gerekir. Açık liste oy kullanım sistemi, seçmenlere sadece partilerin sunduğu listeye oy vermenin yanı sıra, partiler arası oy kullanma hakkı da veren bir sistemdir. Bu durumda bu iki sistemin birleştiği bir seçim sistemini ele alırsak, Kuzey Kıbrıs’ta kullanılmakta olan seçim sistemini şöyle özetleyebiliriz; seçmenler ilçeler arası oy kullanmanın yanı sıra, siyasi partiler arası oy kullanabilme hakkına da sahiptirler.
Kuzey Kıbrıs’ta var olan seçim sistemi yasa değişikliğinden sonra da, ilk kullanıldığı 2018 genel seçiminden sonra da epeyi eleştiri almıştı.[3] Bunun yanı sıra, erken seçim çanlarının çaldığı bu dönemde seçim sistemi sorunu yeniden gündem olmuş, sistemin değişmemesi durumunda seçimin bir hayli zor geçeceği belirtilmiştir.[4]
Bu çerçeveden bakıldığında, Kuzey Kıbrıs’ta uygulanmakta olan seçim sistemi iki ana yönden eleştirebilir. Bunlardan ilki daha teorik ve siyasi anlam taşıyan olası bir temsil sorunudur. Tek bölgeli sistem, seçmenlerin ülkede var olan tüm bölgelerde oy kullanmasına hak tanıdığından ötürü olası bir siyasal temsil sorunu doğurabilir. Daha da açmak gerekirse, Lefkoşalı bir seçmen İskele vekili seçerken, Güzelyurt kayıtlı bir seçmen ise Girne vekili seçebilir. Burada tüm vatandaşların bu hakka sahip olması bir sorun teşkil etmiyor gibi görünse de, ortalama 95.000 nüfuslu Lefkoşa ilçesinin seçmenleri ile yaklaşık 20.000 nüfuslu İskele ilçesinin seçmenleri birbirinin vekil seçimini eşit derecede etkilememektedir. Buradan doğacak olan olası bir temsil eşitsizliği, ilçe seçmenlerinin iradesinden ziyade nüfus olarak ağırlıklı olan başka bölge seçmenlerinin iradesinin sandığa yansımasına yol açabilmektedir. Siyasi temsil sorununu yaratan temel durum, ülke tek bölgeli sisteme sahip olsa dahi, vekillerin hâlen daha bölge adları altında seçime girmesi ve temsilde tüm ülkeyi değil kendi bölgelerini temsil etmeleridir. Ayrıca, bu durum siyasi parti temsil oranına da negatif şekilde etki yaratabilir. Örneğin, nüfusu fazla olan bir ilçede güçlü olan X partisi seçmenleri, nüfusu nispeten az olan ve Y partisinin güçlü olduğu bir ilçedeki seçimi fazlasıyla etkileyebilir. Bu durumların kombinasyonu ise Kuzey Kıbrıs’ta var olan tek bölgeli seçim sisteminin yarattığı olası temsil sorunlarına örnek olarak kabul edilebilir.
İkinci olarak diğer bir sorun ise tamamen pratik olarak ele alınabilir. Uygulanan sistemin işlevselliği ve kolaylığı 2018 genel seçimi ardından oldukça tartışılan konular arasında yer aldı. Yüksek Seçim Kurulu Başkanı Narin Ferdi Şefik yaptığı bir açıklamada geçen seçimlerde sayımın dört günde sonuçlandığını ve yaklaşık yüzde 11 oranında oyun yandığını belirtmişti.[5] Bunun altında yatan esas nedenler olarak sistemin kendi başına fazlasıyla karmaşık olmasının yanı sıra, seçmenlerin yeni sistemde oy verebilmek adına yeteri kadar bilgilendirilmemesinin de olduğunu söyleyebiliriz. Çünkü sistem seçmenleri bir partiye mühür vurmaları takdirde dilerlerse parti içi farklı ilçeler odağında tercih yapmaya, vurmamaları hâlinde ise her ilçede en az iki siyasi parti arasında ve belirli sayıda vekile oy vermeye mecbur bırakıyor. Bu durum ise 2018 genel seçiminde birçok seçmenin hatalı oy kullanmasına ve olağandan fazla oyun yanmasına sebebiyet vermiştir ki, seçim barajının yüzde 5 olduğu bir ülkede yüzde 11 oyun yanması oldukça fazla bir oran olarak kabul edilebilir.
Sonuç olarak, seçim sistemimiz ilgili yasanın yapıldığı 1976 yılından itibaren farklı değişikliklere maruz kalsa da, sistem bu denli büyük bir değişimle gerek seçmenler arasında, gerekse seçim kurullarında farklı tepkilere neden oldu. Ufukta bir erken seçimin belirmesiyle de toplumda ve siyasette yürürlükteki Seçim ve Halkoylaması Yasası’nda değişikliğe gidilerek mevcut seçim sisteminin eskiye dönmesi veya tamamen yeni bir seçim sistemi uygulamaya konması konuları gündeme geldi. Ancak görülen o ki bu kadar kısıtlı zamanda bunun gerçekleşmesi hem olası değil, hem de bu konu hiçbir siyasi partinin gündeminde değil. Her ne kadar farklı seçim sistemleri teorik olarak ve siyasi açıdan karşılaştırmaya açık olsa da, bir siyaset bilimci ve seçmen olarak ise benim görüşüm tek bölgeli seçim sisteminden hem siyasi hem de pratik açıdan yarattığı sorunlardan ötürü vazgeçilmesi ve geniş bölgeli, ilçe odaklı eski seçim sistemine geri dönülmesi yönündedir.
Kaynakça
[1] Alan, D. (2017). Seçim sistemi belli değil. Havadis.
[2] Dikici Bilgin, H. (2018). Seçimler ve Seçim Sistemleri. Sayarı, S. ve Dikici Bilgin, H.(Der.). Karşılaştırmalı Siyaset Temel Konular ve Yaklaşımlar, 145-168.
[3] Kişi, F. A. (2018). ‘Aynı sistemle yeniden seçim kolay değil’. Yenidüzen.
[4] Site editörleri (2021). Şefik: Mevcut yasayla seçime gidilirse çok oy yanar. Havadis.
Fotoğraf: Element5 Digital, Unsplash.