Bu haftaki yazımda, dört senedir bir parçası olduğum KKTC Milli Eğitim ve Kültür Bakanlığının yükseköğretim gören kişiler için verdiği burslardan bahsedeceğim. Yazım tamamen benim ve arkadaşlarımın deneyimleri ve geri dönüşleri üzerine olduğu için, birebir sayılarda uyuşmazlıklar olabilir; anlayışınız için şimdiden teşekkür ederim. Burs sistemimizdeki sıkıntılar genel olarak iki başlık altında incelenmelidir: Bursların vaat edilen günde yatmaması ve burs koşullarının her okul ve bölüm için aynı olması.
Öncelikle burs konusunda KKTC’yi tebrik etmek gerekir, çünkü gerçekten kredilendirme olmadan belirli bir başarı gösteren öğrencilerine burs desteği olabiliyor. Burs miktarının yeterliliği ülkeden ülkeye değişse de Türkiye’de okuyan bir öğrenci olarak Türkiye’nin sağladığı KYK bursu ile kıyaslanınca neredeyse 5 katı kadar bir fark oluyor. KKTC’nin ödediği miktar, bir öğrenci için ev ve temel ihtiyaçlarını sağlayabileceği tatmin edici bir rakamdır, bu da aileleri bir nebze olsun rahatlatmaya yardımcı oluyor. Fakat benim burs aldığım geçtiğimiz 3 senede de (bu sene dördüncü senem) hep aynı sıkıntılar ile karşılaştık. Burslar, vaktinde ve günü gününe hiç yatırılmadı. Bu hem öğrencileri, hem aileleri zor duruma sokmakta. Öğrenci bursları sadece başarı bursu olarak değil aynı zamanda destek bursu olarak da veriliyor ve dar gelirli ailelerin öğrencileri de bu burstan yararlanıyor. Her ay çocuğuna devletin vaat ettiği ücreti gönderebilecek aileler de var, gönderemeyecek durumda olan aileler de var. Bursların üç dört ay arka arkaya yatırılmadığına şahit olduğumuz yıllar var ki şu anda onlardan birindeyiz. Bu burs tek gelir kaynağı olan öğrenci, yurdunu, evini nasıl ödeyecek? Bir anda aileye kalan bu miktarı aile nasıl karşılayacak? Bu özellikle yurt dışında yaşayan öğrencileri çıkmaz bir duruma sokmaktan öteye gitmiyor.
KKTC bursları “başarı” ve “destek” bursları olarak ikiye ayrılıyor. Başarı bursu üniversiteye giriş sırasında yüksek başarı yapan veya üniversite ortalamasında 3,75’in üzerinde alan öğrencilere veriliyor. Bizler de biliyoruz ki ortalamalar her okul için ve her bölüm için değişkenlik gösterebiliyor. Mesela, Türkiye için konuşacak olursak tıp, mühendislik okuyan öğrencilerin diğer bölümlere kıyas ile 3,75 üzeri ortalama yapabilmesini beklemek imkânsızı beklemek gibi. Bu öğrencilerin birçoğunun zaten okullara ekstra kontenjan ile gönderildiğini göz önünde bulundurursak, kontenjan ile sınıfının sonuncusu olarak bölüme girmiş öğrencilerin -hem de devletin ihtiyacı doğrultusunda bu bölümleri seçmiş öğrencilerin- sınıflarındaki en yüksek notları almalarını beklemek biraz imkânsız değil mi? Aynı kıyas Ingiltere’de veya dünyanın herhangi bir ülkesinde okuyan öğrenciler için de geçerli.
İkinci olarak, destek burslarımız ailelerindeki gelir belirli bir ücretin altında olan öğrencilerimize veriliyor. Burada da yine şöyle bir sıkıntı var; devlet memurlarının maaş bordroları bilindiği için memur çocukları destek bursuna başvuramazken, özel sektör çalışanlarının veya sahiplerinin gelirlerini olduğundan düşük göstererek çocuklarına destek bursu alabilmesi.
Burs sistemimizin artıları eksileri olsa da, mantık hatası seviyesinde birçok soru işareti de barındırıyor. Burs sisteminin düzeltilebilmesi için aklıma gelen birkaç öneriden bahsedeceğim:
1- Burslar, memur maaşları ile paralel olarak düzenli yatsın.
2- Başarı bursları ülkelere ve üniversitelerin sıralamalarına göre kategorilere ayrılsın. Türkiye için ODTÜ, Boğaziçi gibi üniversiteler ve tıp öğrencilerinden beklenen ortalama daha düşük sıralamalı üniversitelerden beklenmesin.
3- Ücretler gerekirse ülkelere göre yeniden belirlensin ve kategorilere ayrılsın. KKTC’de aile evinden üniversite okuyan öğrencinin masrafı ile Türkiye’de Türk lirası ile harcama yapan, İngiletere’de sterlin kuru ile harcama yapan öğrencinin masrafı aynı değil.
4- Destek burslarındaki elemeler, puanlama sistemi ile ve şeffaf şekilde ilerlesin.
Unutmayalım ki bu burslar, öğrencilerin büyük bir desteği ve motivasyonudur. Benim için, üç sene boyunca arkadaşlarım tarafından Türkiye’de “Vay be KKTC öğrencisine ne güzel sahip çıkıyor.” şeklinde geri dönüşler aldığım güzel de bir psikolojik destekti. Bunlar benim gözüme çarpan bazı maddeler, geliştirmek ve tartışmak isteyen olursa yorumlarınızı bekliyorum. Mutlu haftalar.
Fotoğraf: Micheile Henderson, Unsplash.
Milli Eğitim Bakanlığı tabiri caiz ise halkın arasına yani öğrencilerin arasına giremiyor, şu anki sistemleri anlayamıyor ve dolayısıyla eksik işler yapıyor. En basitinden son 2 senedir burs başvurlarımda sorunlar yaşıyorum ve bu sorunlar tamamen sistemin yanlışlığından kaynaklanıyor. Örneğin öncelikli alanlar diye öne sürülen -teorikte desteklediğim ama pratiğinin sıkıntılı olduğu yöntem- alanların özellikle yüksek lisans ve doktora alanında karşılığı olmayan alt dallar olması, neyi neye göre sınıflandıracağımızı zorlaştırıyor. Daha sonra muhatap bulamadığımız sistematik bir cevaplama olmayan geri dönüşler, çoook geç dönüşler işleri daha da zorlaştırıyor. Yobis sitesinin ne kadar amatör olduğunu bu işlerden zerre anlamayan kişiler bile tayin edebilir. Misal açılış sayfasında strechlenmiş logo ne Allah aşkına? Koskoca bir kurumun sitesinde bunun olması kabullenilebilir değil. Ülkenin neredeyse her kurumunda olan rahatlık maalesef MEB içerisinde de hayli yaygın. Tüm bunların yanı sıra samimiyetle öğrencileri desteklemeleri ve değerli görmeleri süreç adına olumlu bulduğum bazı noktalardan sadece birisi. Hep eleştirmiş gibi olmama karşın sizler de takdir edersiniz ki doğruları tartışmak değil yanlışları tartışmak bizi bir yerlere taşır, taşıyacaktır. Yorumumu noktalarken şunları demek isterim, içinde bulunduğumuz hal o dur ki İsmet Özel’in eşsiz sözlerinden biriyle özetlenebilir; ” Elbet bir hinlik vardır seni sevişimde, ey kanıma çakıllar karıştıran isyan” . Bu hinlik nedir bilinmez fakat kanımıza karışan çakıllar can sızlatıyor artık.