Toplum olarak COVID-19 pandemisi sebebiyle yaşadığımız günlerin zorluk açısından zirvesindeyiz. Sokağa çıkma yasağı sayesinde bulaşma hızının bir nebze olsun kısıtlanacağını tahmin etsek de önceki haftaların getirdiği yeni vakalar son haftalarda moralleri iyice bozmakta. En az bir hafta daha devam edeceği kesin, daha da uzaması olası olan sokağa çıkma yasağı ister istemez hepimizi darlasa da sağlığımız açısından bir zorunluluk olarak karşımızda duruyor.
Bir önceki salgın döneminde yine böyle sokağa çıkmanın yasak olduğu ve vakalar açısından o döneme göre yine en zor dönemleri yaşadığımız geçtiğimiz nisan ayında “Güzel Günler Gelecek.” başlıklı bir yazı yazmıştım. Orada dediklerim aynen geçerli:
“Öyle ya da böyle. Bugünler geçecek. Gitarlar çalacak. Maçlar oynanacak. Tiyatroya, sinemaya gidebileceğiz. Daha fazla üreteceğiz. Daha fazla öğreneceğiz. Mangalları yakacağız. Evet, güleceğiz. Hep birlikte omuz omuza direnip, günü geldiğinde hep birlikte kahkahalar atacağız.”
Gerçekten de o zor günlerin ardından bir süre gitarlar da çalabildi, maçlar da oynanabildi, tiyatro ve sinemalar da açılabildi… O güzel günler muhakkak tekrardan gelecek. Ben, tüm dezavantajlara karşın bu yazın güzel bir yaz olacağına inanıyorum. Festivaller düzenleyebileceğimiz, maçlar oynayabileceğimiz, toplantıları gönül rahatlığıyla yapabileceğimiz bir yaz olacak. Buna inanıyorum.
Gelin bu zor zamanlarda gelecek yaz için planlar yapalım. Kendi başımıza aklımızın bir köşesinde ya da sevdiklerimizle beraber bu yaz ne yapmak istediğimize karar verelim. Planlar kuralım, biraz umutlanalım. Hiç olmazsa hisarın üstünde buluşacağımız günleri hayal edelim. Biraz umut emin olun hepimize iyi gelecektir.
Gelecek yaz için ben programlarımı yapıyorum. Olmazsa 2022’ye kalsınlar ama olacaksa da olsunlar. Geçtiğimiz yaz ertelediğimiz her şeyi bir bir gözden geçirmenin zamanı geldi. Gelin hep beraber, sevdiklerimizle önümüzdeki yazı konuşalım. Planlarımız yapalım. Ben inanıyorum, güzel şeyler olacak.