Yürüdü Kız

Yürüdü kız.

Ayaklarına sarılan bağlarla,

takıla takıla.

Bir bağ çözüldü derken on bağ sarılsa da ayaklarına,

yürüdü kız,

güle ağlaya.

 

Yürüdü kız.

Üstüne binen yüklerle,

sızlaya sızlaya.

Bir yük indi derken on yük binse de omuzlarına,

yürüdü kız,

güle ağlaya.

 

Ve yürüdü kız.

ayağındaki bağlarla,

omzundaki yüklerle,

adım adım,

hayalindeki kadına.

 

Yürüdü kız. Durmadı. Durmayı istedi, ara sıra dinlendi. Zaman zaman bağlar da fazla geldi, yükler de fazla geldi. Yürüdükçe yürümek değil de, bağlar ve yükler yokken yürümek nasıldı onu hatırlamak zorlaştı. Yürüdü kız. İçindeki umutla. Belki bir gün bağlar ve yükler olmadan yeniden yürür diye. Bu uğurda ayaklarına daha da bağ sarıp, omuzlarına daha da yük bindirse bile.

 

“Keşke bağlar olmasa.”, “Keşke yükler olmasa.” dese bile şükretti onlara. Bu bağların ve yüklerin her biri bir şey öğretti kıza. En önemlisi, amacı öğretti. Bir amaca hizmet edebilmeyi. Ayaklarındaki bağlara rağmen her adımda ayakları daha da sağlam yere bastı. Omzundaki yüklere rağmen her adımda omzu daha da dikleşti. Yaşamayı öğrenmekti bu. Herkes farklı öğrenirdi yaşamayı ve bu da onun şansına çıkan yoldu.

 

Yürüdü, hayalindeki kadına doğru.

 


 

Fotoğraf: Timothy Tarasov, Unsplash.

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir