Kitaplar Bizim İçindir Onlara Ulaşın

“Ve siz kitap okumayanlar;
asla yeni bir kitap almanın sevincini yaşayamayacaksınız, üzülün.” -La Edri

 

Çağımızdaki insanların sorunları bence tek bir şeyden kaynaklanıyor: Hayatlarında sanat yok, özellikle de kitap yok; okumuyorlar. Şimdi tabii ki herkes sanat yapamaz sevemez, yaratıcı olanlar yapar bizlere de yorumlaması düşer. İşte bizde bu noktada, yorumlamada, eksiklik var. Bilgisayarda oyun oynamak, magazin izlemek/dinlemek, saçma sapan videolar izlemek nedense daha cazip geliyor sanat eserlerinden, sanattan.

 

Kitap okumanın yalnızlık, eziklik, ineklik, ya da gereksiz bir şey olduğunu düşünür bazıları; yani kimse kitabını alıp Gloria‘da kitap okumaya yeltenmiyor pek. Çünkü yalnızlık olurmuş o, insanlar ne dermiş. Hâlbuki öyle değil işte. Kitap okurken yalnız değiliz ki biz. Karakterler var, durumlar var, olaylar var: Biz aslında okuduğumuz yerde değiliz, kitabın içindeki dünyadayız. Bu yüzdendir ki kitap okuyanların hayal gücü, ufku ve bakış açıları daha bir geniş olur genellikle. Hayat siyah-beyaz değil renk cümbüşüdür bize! Ve bütün o gerçeklikten kaçışımızdır kitaplar.

 

Sabahattin Ali bir zaman şöyle demişti: “Etrafın seni sıktığı zaman kitap oku.”

 

Geçenlerde çok sevdiğim birinden aldığım bir yorum beni düşündürdü: “Çok güzel özetledin ve anladın, ama bunu yapabilmene çok şaşırdım.” Burada benim anlayışsız olduğumu düşündüğünü falan söylemiyor. Tam tersine aslında başımdan geçmemiş olsa da, yaşımın küçük oluşundan olan bir şaşkınlık diye düşünüyorum ben. Anlayabilmemin ve yakın bağ, empati kurabilmemin tek yardımcısı kitaplardır. Çünkü o kadar çok kitapta o kadar çok insan oldum o kadar çok şey yaşadım ki ben anlayabiliyorum. Ayrıca, hâlen daha yolun başındayım. Daha çok kitap, hayat, olay var yaşanacak ve hissedilecek! Yani kitaplar bize empatiyi de öğretiyor. Ayrıca ben “bibliotherapy”e, yani ruhsal sorunların kitapla tedavi edilmesi yöntemine inananlardanım.

 

“Eğer okuduğumuz bir kitap bizi kafamıza vurulan bir darbe gibi sarsmıyorsa, niye okumaya zahmet edelim ki?” -Franz Kafka

 

Sanat eksik dedim fakat sadece kitaplar değil bunlar. En son ne zaman bir sergiye gittik? En son ne zaman bize bir şeyler katacak ya da bizi sorgulatacak bir film izledik? Sanattan zevk almak önemli. Herkes bir şeyler karalar çizer. Bunu biraz ilerletip ruhumuzun derinlerine inmeyi hiç düşünmedik mi? “Yapamam, yeteneğim yok.” “Yazamam, çizemem.” demeyin. Unutmayın çoğu sanatçının değeri, eserleri onlar öldükten sonra değere bindi. En azından insanın başkalarıyla birilerini konuşmak, onlar hakkında tartışmak yerine; sanat hakkında, tecrübeleri hakkında, önerileri hakkında tartışması, bunları anlatması gerektiğine inanıyorum ben.

 

Küçük adımlarla hayatımıza sanat dokundurursak günlük hayattan hem bir kaçış hem de bir nefes olur bizlere. En önemlisi ise, empati kurarız. Kendimizi başkasının yerine, başka durumların içine koyarız. Yorumlamayı biliriz ve yorumlamaya açık oluruz.

 

Kitap okumadıkça ne olur mesela biliyor musunuz? Körelir insan karşısındakini anlamaz. Hoş, genelde de karşımızdakinin anladığı kadardır anlattıklarımız. Fakat kendimizi de anlamayız o zaman, anlatamayız da. Kelimelerle arası iyi olmalı insanın. Okudukça bunalmışlık hissimizden kaçarız. İyi oluruz. Düşünmeyiz belki ya da daha iyi düşünmeye başlarız.

 

“Geri kalan her şey size yarı yolda bıraktığında kütüphanenin yolunu tutun.” –Stephen King

 

Tek nefeste bitirmek isteyebileceğiniz kahve yanında güzel giden kitap önerileri:

  • Stefan Zweig – Satranç
  • Sabahattin Ali – Kürk Mantolu Madonna
  • José Mauro De Vasconcelos – Şeker Portakalı
  • Paulo Coelho – Veronika Ölmek İstiyor
  • Paulo Coelho – Zahir
  • Paulo Coelho – Simyacı
  • Selahattin Nehir – Kalemkâr
  • Khaled Hosseini – Uçurtma Avcısı
  • Franz Kafka – Dönüşüm

 

Bir kitap sizi başka şeyler araştırmaya itiyorsa hedefe varmışız demektir. İlginizi çektiyse, daha da ileriye götürüyorsa ve bir şeyler kazanmışsak tamamdır. Bu bir çark. Bitmeyen bir çark. Başka kitaplar okumaya, başka eserler görmeye, keşiflere çıkmaya, başkalarını anlamaya ve onları öğrenmeye, ufkumuzu genişletmeye götürüyor bizi kitaplar. Bu sonu gelmeyen döngü; yürünüyor, yürünüyor, ilerleniyor o yolda ama yorulmuyoruz hiç. Aksine mutluyuz o yolu yürürken.

 

Kitaplar hayatımızda hep olmalı ve ruhumuza dokunmalı. Kitaplara uzanın çok uzakta değiller.

 


 

Fotoğraf için tıklayınız.

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir