Geçen hafta sevgili Mehmet Göksu’nun Tabella’da kaleme almış olduğu “Günaydın Lefkoşalı, Surların Yıkılıyor!” yazısında, Lefkoşa surları için yaptığı çağrı beni çok umutlandırdı. Öncelikle bir Mağusalı olarak bu çağrıyı çok değerli buluyorum. Lefkoşalı bir arkadaşımın Lefkoşa’ya karşı, benim Mağusa’ya karşı sahip olduğuma benzer hassasiyetlere sahip olmasının gerçekten oldukça önemli olduğunu düşünüyorum. Notre Dame’da yaşanan yangın trajedisinin bize hatırlattığı en önemli nokta, kültürel miraslarımıza gözümüz gibi bakmamız gerektiğidir. Aslında yangın sonucunda yıkılmak ile kendi kendine yıkılmanın pek de farkı yoktur. Ve şu anda Lefkoşa surları kurtarılmayı beklerken, Mağusa’nın da aciliyeti söz konusu olan ve kaynağı da hazır olmasına rağmen kurtarılmayı bekleyen maalesef birçok kültürel mirası vardır.
Yerelliğe önem verdiğimden, Mağusa’yı bazen şaka ile bazen de gerçek olarak tarihî dokusundan ötürü diğer şehirlerden farklı olduğunu düşünürüm. Elbette herkes kendi şehrinin farklı olduğunu düşünmekte özgürdür. Hatta bunun iyi bir şey olduğuna da inanırım. Çünkü herkes önce kendi yaşadığı yeri düzeltir ve hassasiyet gösterirse, özellikle kültürel miraslarımızı daha etkili bir şekilde koruyabiliriz. Bu noktada Mağusa’nın sahip olduğu birçok sivil toplum örgütü, şehir için büyük bir şanstır (ya da olabilirdi). Örneğin 27 Ekim 2017 tarihinde, beş sivil toplum örgütü; Mağusa İnisiyatifi, Mağusa Gençlik Derneği (MAGEM), Mağusa Kültür Derneği (MKD), Mağusa Kadın Merkezi Derneği (MAKAMER) ve Çevre Dostları İnisiyatifi (ÇDİ), Mağusa surlarının hemen önünde yapılmaya çalışılan hendek projesine yönelik yaptığı açıklamada, Mağusa surlarına ve hendeğe karşı önemli uyarılarda bulunuyordu: “Çok geç olmadan sulama projelerinin ve çim örtünün tekrardan gözden geçirilerek, surların doğal yapısı, ada iklimi ve projenin sürdürülebilirlik yönleriyle çelişmeyecek bir yaklaşımla uygun bitki türlerinin seçilmesini ve projenin tekrardan değerlendirilmesini talep ediyoruz.”[1] Ayrıca Anıtlar Yüksek Kurulu, projede yer alan çimlerin çok fazla su almasının yaratacağı sorunlar konusunda belediyeyi uyarmıştı. Maalesef tüm uyarılara rağmen seçim yatırımı olarak hendek projesi 24 Haziran 2018 yerel seçimlerinden kısa bir süre önce açıldı. Sonuç olarak, 2018’in ekim ayında yağan yağmurların etkisiyle, yapılan projenin kötü mühendislik ve tasarımı ile hendeğin ve surların görüntüsü aşağıdaki gibi olmuştur. Ayrıca çimen ekilmesi için yapılan düzenlemede, tüm flora (yüzyıllar içinde oluşmuş bitki örtüsü) yok edildi. Tıpkı sevgili Mehmet Göksu’nün Lefkoşa Türk Belediyesine çağrıda bulunduğu gibi ben de, Gazimağusa Belediyesine çağrıda bulunmak isterdim. Ancak belediyenin kültürel miras konusunda vizyonu sınıfta kaldı ve kalmaya devam ediyor.
Kültürel Miras Teknik Komitesi, eş başkanları Takis Hadjidemetriou ve Ali Tuncay önderliğinde, adamızın her yerinde olduğu gibi Mağusa’da da birçok önemli proje ve restorasyon gerçekleştirdi. Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı’nın (UNDP) desteklediği projelerde, Shakespeare’ın en önemli oyununa konu olmuş Othello Kalesi ile başlayan restorasyon çalışmaları, Martinengo Burcu (Çifte Mazgallar), Canbulat Yolu Surları, Ravelin Burcu (Akkule), Ermeni Kilisesi, Karmelit Kilisesi, Tanners (Tabakhane Mescidi) ve St. Anne Kilisesi ile devam etti. Bu tarihî eserlerin restorasyon süreçlerinde UNDP ve Kültürel Miras Teknik Komitesinin çıkardıkları iş takdire şayandır. Onlar, belediyenin aksine Mağusa’daki sivil toplum örgütlerinin her daim görüşlerini alıyorlardı. Ayrıca restorasyon sürecinde restorasyon alanında çalışan kişilerin hepsinin çalışma güvenlikleri en üst seviyedeydi. Kıbrıs’ın kuzeyinde iş kazaları sürekli olarak yaşanırken; olabilecek en ufak kazalardan korunmaları için orayı ziyaret eden kişilerin bile yelek ve baret takma zorunluluğu olan bu restorasyon süreçlerinde, bugüne kadar hiçbir kaza ve yaralanma olmamıştır. Her restorasyon süreci için ayrı bir makale yazılabilir ama Othello Kalesi’nde kısa bir detaya dikkat çekmek isterim. Othello Kalesi bakımsızlıktan o kadar yıpranmış ve dökülür hâldeydi ki kalede Venedikliler tarafından yapılan su drenajları kapanmıştı. Bu, restorasyon sırasında ortaya çıkan bir olaydı. Yeni ve aslına uygun olarak yapılan bu su drenajları sayesinde, Gazimağusa Belediyesinin yürüttüğü hendek projesinin aksine Othello Kalesi’nde su birikimi olmayıp, kültürel mirasa da zarar gelmiyor.
Çalışmalar böyle etkili ve güzel giderken, üzülerek söylemek zorundayım ki projeler iptal olmaya başladı. Son ihaleye çıkılan ve şu anda “SOS” veren Canbulat/Arsenal Burcu projesi taş eksikliğinden dolayı iptal edildi. Kültürel Miras Teknik Komitesi Kıbrıslı Türk eş başkanı Ali Tuncay, 15 Haziran 2017 tarihinde Kıbrıs Postası gazetesine yaptığı açıklamada bizleri uyarıyordu. Ali Tuncay açıklamasında, surların güçlendirme ve konzervasyon projelerinin gelecekte devam edip etmeyeceğini belirleyecek olan en önemli sorunun uygun taş bulma sıkıntısı olduğunu belirtiyordu.[5] Bu zamana kadar olan tüm restorasyonlarda Mağusa halkının büyük bir seferberlik içinde Mağusa’dan topladığı kum taşları (sandstone) ile projeler yürütülmüştü. Burada Mağusa romantizmi yapıyormuşum gibi duyulabilir ama gerçek budur. Bunun sürdürülebilirliğinin uzun dönemde olmayacağı en başından belliydi. Ali Tuncay aynı açıklamada, projelendirmek için çalışma başlatılan Canbulat Burcu, Diamente Tabyası ve Mağusa Türk Gücü sahası yanındaki surların tamiri için büyük taş kaynağına ihtiyaç duyulacağını işaret ediyordu.
Ali Tuncay taş eksikliğinden dolayı bizleri 2017 yılından uyarıyordu. Hani toplumda herkes konuşur ama kimse iş yapmaz derler ya, Ali Tuncay ve Kültürel Miras Teknik Komitesini bu kategoride değerlendiremeyiz. Çünkü hem birçok iş başardılar hem de taş bulma sıkıntısının nasıl çözüleceğinin ve projelerin nasıl devam edeceğine dair çözüm de ortaya koydular. Ali Tuncay sıkıntının giderilmesi için röportajında, “Mağusa’nın ekonomik, sosyal ve kültürel gelişimine büyük katkı sağlayacak çalışmaların devamı için başta Mağusa Belediye Başkanı İsmail Arter olmak üzere kültürel mirasın korunmasına destek veren tüm kişilerden taş ocağının en ucuz şekilde işletilmesi amacıyla girişim yapmasını bekliyoruz” dedi.[7]
Aslında taş ocağı konusu yeni bir konu değildir. Maalesef Mağusa Limanı bölgesinde bulunan kültürel miraslarımızın da yapımında kullanılan kum taşı ocağı, 2016 yılında ihalesiz bir şekilde bir şirkete devredildi. Aynı kum taşının Kıbrıs’ın güneyindeki projelerde yaklaşık 8 euro’ya satılırken, Mağusa’daki şirketin birim fiyat olarak 30 euro gibi bir rakam vermesi hâliyle kabul edilmedi.[8] Kabul edilmemesinin yanı sıra Temiz Toplum Derneği ve Mağusa İnsiyatifi, Mağusa Limanı bölgesinde bulunan taş ocağı ile ilgili Ombudsman’a başvuruda bulundu. Ombudsmanın bu konu ile ilgili verdiği 2 Ağustos 2016 tarihli, OMB.0.00-01/00-16/188 sayılı raporuna buradan ulaşabilirsiniz. Raporun son paragrafı tüm raporu özetlemektedir. Buna göre üç hususu paylaşmakta yararlı buluyorum:
1 – Restorasyon projelerinde kullanılmak üzere söz konusu eski eser nitelikli taş ocağının kiralanmasının yeniden gündeme gelmesi hâlinde, ihaleye çıkılması ve basını kullanarak başvuru sürecine ilgililerin geniş katılımının sağlanması teşvik edilmelidir. [9]
2 – Bu amaç için makul birim fiyatına taş çıkarılması restorasyon projelerinin gerçekleşmesini olanaklı kılacaktır.[10]
3 – UNDP’nin eski eserlerin restorasyonu için ayırdığı finansal kaynakları zamanında kullanmamız bu alanlardaki bozulma süreçlerinin önüne geçecektir.[11]
Kısaca özetleyecek olursak; olabilecek en geniş katılımlı bir ihaleye nasıl gidileceğini, birim taş fiyatının astronomik diyebileceğimiz bir rakam yerine makul bir fiyat olması gerektiği ve bu taşların UNDP’nin kaynak ayırdığı restorasyon projelerinde kullanılması gerektiği Ombudsman’ın hazırladığı raporda açıklanmaktadır.
Üzülerek görüyorum ki belediyenin vizyonu “garga heykeli” ve park yapmaktan öteye gidemiyor. İyi İdare Yasası olmasına rağmen yasanın iyi uygulanmaması yüzünden, göz göre göre yapılan yanlışlıklar yapanın yanına kalmaya devam ediyor. Tıpkı hendek projesinde olduğu gibi! Ayrıca Mağusa’ya gelen turistlerin, tarihî dokusu yüzünden geldiği konusunda Mağusalı Turizm ve Çevre Bakanı ile sanırım ters düşüyoruz. Çünkü ona bağlı Eski Eserler ve Müzeler Dairesi üç senedir adil bir şekilde taş ocağı ihalesine çıkamıyor. Üç milyon avro hazır kaynağı bulunan projeler için basit bir ihaleye çıkılmadığı için iptal olmasını bir Mağusalı olarak kabul edemiyorum.[12] Ön dört aydır gururla Güney’e geçmediğini söyleyen Başbakan Tufan Erhürman, sanırım on dört aydır Mağusa’ya da gelmedi. Restorasyon çalışmaları durdu ve yürütmenin başı olarak ortaya koyması gereken irade maalesef olmayınca, basit bir taş ocağı ihalesi yaklaşık bir buçuk seneyi bulan görev süresi boyunca sonuçsuz kalıyor. Başbakan Tufan Erhürman, hükûmetin bir bütün olacağını dörtlü koalisyonun en başında dile getirmişti. Kendi bakanlığına bağlı olmasa da yürütmenin başı olarak seçimlerden önce dile getirdiği “Mağusa kültür başkenti olacak” sözü, şehrin tarihî kültürel miraslarını koruyamadığı takdirde yakın bir zamanda “Mağusa sıradan bir şehir olacak”a dönüşecek.[13] Sayın Başbakan son açıklamasında “‘Bu memleketten bir şey olmaz’, ‘Kıbrıslı Türkler bir şey yapamaz’ imajını silmemiz gerektiğini ve sileceğimize inanıyoruz.” diyordu. Eğer bu konuda Sayın Başbakan samimi ise, sanırım kendisinden bir Mağusalı olarak taş ocağı ihalesine en erken zamanda çıkılmasını ve kültürel miraslarımızın en erken zamanda tekrardan korunmasını bekleyebilirim.[14]
Kaynakça
[1] http://www.kibrisgazetesi.com/gundem/magusa-hendek-projesiyle-ilgili-kaygiliyiz/29405
[2] http://www.yeniduzen.com/bir-hendek-masali-107730h.htm
[3] UNDP Photo. Ufuk Akengin, Eylül 2017.
[4] UNDP Photo. Flycam Aerial Photography and Filming, Haziran 2015.
[5] http://www.kibrispostasi.com/ali-tuncay-magusa-surlarina-bakilmazsa-3-milyon-euro-cope-gi
[6] Okan Dağlı, Nisan 2019.
[7] http://www.kibrispostasi.com/ali-tuncay-magusa-surlarina-bakilmazsa-3-milyon-euro-cope-gi
[8] https://www.gundemkibris.com/mansetler/magusadaki-tas-ocagi-ihalesiz-olarak-devredildi-h181585.html
[9] http://ombudsman.gov.ct.tr/anasayfa/haberler.aspx?ArticleIdPrm=9087
[10] http://ombudsman.gov.ct.tr/anasayfa/haberler.aspx?ArticleIdPrm=9087
[11] http://ombudsman.gov.ct.tr/anasayfa/haberler.aspx?ArticleIdPrm=9087
[12] http://www.kibrispostasi.com/ali-tuncay-magusa-surlarina-bakilmazsa-3-milyon-euro-cope-gi
[13] http://www.kibrispostasi.com/erhurman-magusa-kultur-baskenti-olacak-01122017
Kapak fotoğrafı Turizm Tanıtma ve Pazarlama Dairesi arşivinden alınmıştır.